Örtülü Sermayeye Dikkat
2007 Yılına ait son durumlarının düzenlenerek Beyannamelerini verecekleri bir aylık süreç başladı.
Kurumlar 2007 yılında işletmeleri için yaptıkları tüm işlemlerini yasal tablolarında düzenleyerek bağlı bulundukları Vergi Dairelerine verecekler.
Beyanname verme süreleri Nisan ayı nın 1.gününden 25.günü mesai saati sonuna kadar verecekler.
Şirketlerde öteden beri bilinen ancak son günlerde yeni düzenlemelerle özellikle üzerinde durulan bir konu ÖRTÜLÜ SERMAYE konusudur.
Genelde dikkatlerden kaçan veya pek önemsenmeyen bu durum şimdi mali idare tarafından yakın markaja alınacak konularda biri olacak.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile yeniden düzenlenmiş ve Kanunun 12. maddesinde yer almıştır.
Bu yasa maddesine göre Kurumların ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin edilerek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.
Şirketler dönem içinde yaptıkları işlemlerde genelde kasalarında bulunan miktarlar yeterli olmadığı durumlarda geçici olarak ortaklarından nakdi ihtiyaçlarını karşılayacak borç alırlar.
Bu ve benzeri borçlanmalar farkına varmadan şirket öz sermayesini 3 katını geçebiliyor.
İşte bu durumda tehlike ortaya çıkıyor. Şirket örtülü sermaye mevzuatı ile karşı karşıya kalıyor.
Şirketler birer tüzel kişilik kavramı ile anılır.
Sermayeleri ile hareket ederler.
Yani şirket sahip olduğu sermaye gücü ile hareket etmelidir.
Eğer sermayesi yeterli olmazsa ortaklar konu ile ilgili karlar alıp sermaye sorunlarını çözmelidirler.
Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır.
Bu da sirket ortağının şirketin sermayesi üzerinden gelir elde ettiği anlamını taşır ve doğal olarak gelirlerin vergiye tabi olması kaçınılmazdır.
Şirketlerin Öz kaynaklarını Şirketin aktif Yani Varlıklarının toplamından şirket borçlarının indirilmesi sonucunda bulunan bedel şirketin öz kaynağının 3/2 sini aşması halinde halen yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu açısında münfesih şirket olarak kabul edilir.
Bu durumla karşılaşmamak için şirket ortaklarının şirketlerinin sermaye durumlarını kontrol etmeleri zorunludur.
Şirket ortaklarının ayrıca şirketten aldıkları borçlarda problem arz etmektedir.
Eğer ortak sermaye şirketine borçlu ise bu ifade ortağın şirketin kaynaklarını kullanmış anlamındadır.
Genel olarak şirketlerin kullandıkları krediler şirket ortaklarının kullandıkları miktarlarla karşılaştırılır.
Bu gibi durumlarda şirket ortağı ihtiyacı olduğu bedelleri şirketin kaynaklarını kullanması anlamını taşır.
Böyle durumda şirket kendi için temin ettiği kredilerin faizlerini gider olarak telakki etmesi mümkün değildir.
Gerek Vergi Kanunları Gerekse Türk Ticaret Kanunu sermaye şirketlerinin öz kaynak veya sermaye yapılarını belirli düzenleme altına almıştır.
Şirketlerin bu durumu özellikle dikkatli takip etmeleri gerekir.
Şirketlerin sermaye durumlarını iyileştirmeleri hem şirketin hem de şirket ortaklarının açısından yararlı olacaktır.
asmokukcu@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/20-26.Nisan.2008/Sayı:69/Sayfa:10
Kurumlar 2007 yılında işletmeleri için yaptıkları tüm işlemlerini yasal tablolarında düzenleyerek bağlı bulundukları Vergi Dairelerine verecekler.
Beyanname verme süreleri Nisan ayı nın 1.gününden 25.günü mesai saati sonuna kadar verecekler.
Şirketlerde öteden beri bilinen ancak son günlerde yeni düzenlemelerle özellikle üzerinde durulan bir konu ÖRTÜLÜ SERMAYE konusudur.
Genelde dikkatlerden kaçan veya pek önemsenmeyen bu durum şimdi mali idare tarafından yakın markaja alınacak konularda biri olacak.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile yeniden düzenlenmiş ve Kanunun 12. maddesinde yer almıştır.
Bu yasa maddesine göre Kurumların ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin edilerek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.
Şirketler dönem içinde yaptıkları işlemlerde genelde kasalarında bulunan miktarlar yeterli olmadığı durumlarda geçici olarak ortaklarından nakdi ihtiyaçlarını karşılayacak borç alırlar.
Bu ve benzeri borçlanmalar farkına varmadan şirket öz sermayesini 3 katını geçebiliyor.
İşte bu durumda tehlike ortaya çıkıyor. Şirket örtülü sermaye mevzuatı ile karşı karşıya kalıyor.
Şirketler birer tüzel kişilik kavramı ile anılır.
Sermayeleri ile hareket ederler.
Yani şirket sahip olduğu sermaye gücü ile hareket etmelidir.
Eğer sermayesi yeterli olmazsa ortaklar konu ile ilgili karlar alıp sermaye sorunlarını çözmelidirler.
Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır.
Bu da sirket ortağının şirketin sermayesi üzerinden gelir elde ettiği anlamını taşır ve doğal olarak gelirlerin vergiye tabi olması kaçınılmazdır.
Şirketlerin Öz kaynaklarını Şirketin aktif Yani Varlıklarının toplamından şirket borçlarının indirilmesi sonucunda bulunan bedel şirketin öz kaynağının 3/2 sini aşması halinde halen yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu açısında münfesih şirket olarak kabul edilir.
Bu durumla karşılaşmamak için şirket ortaklarının şirketlerinin sermaye durumlarını kontrol etmeleri zorunludur.
Şirket ortaklarının ayrıca şirketten aldıkları borçlarda problem arz etmektedir.
Eğer ortak sermaye şirketine borçlu ise bu ifade ortağın şirketin kaynaklarını kullanmış anlamındadır.
Genel olarak şirketlerin kullandıkları krediler şirket ortaklarının kullandıkları miktarlarla karşılaştırılır.
Bu gibi durumlarda şirket ortağı ihtiyacı olduğu bedelleri şirketin kaynaklarını kullanması anlamını taşır.
Böyle durumda şirket kendi için temin ettiği kredilerin faizlerini gider olarak telakki etmesi mümkün değildir.
Gerek Vergi Kanunları Gerekse Türk Ticaret Kanunu sermaye şirketlerinin öz kaynak veya sermaye yapılarını belirli düzenleme altına almıştır.
Şirketlerin bu durumu özellikle dikkatli takip etmeleri gerekir.
Şirketlerin sermaye durumlarını iyileştirmeleri hem şirketin hem de şirket ortaklarının açısından yararlı olacaktır.
asmokukcu@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/20-26.Nisan.2008/Sayı:69/Sayfa:10
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.