• Siyaset

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Emiroğlu'ndan Gazzeye destek çağrısı

Gazze’ye destek verilmesi gerektiğini söyleyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emiroğlu: “Biz niye Gazze için bu kadar endişeleniyoruz, niçin bu kadar feryat ediyoruz? Çünkü Gazze düşerse İstanbul düşer. Gazze düşerse İslam ümmeti düşer. Orası 75 yıldır canları pahası direnen kardeşlerimiz sayesinde ayaktadır, bilelim ve destek olalım” dedi.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Emiroğlu'ndan Gazzeye destek çağrısı
Gazze’ye destek verilmesi gerektiğini söyleyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emiroğlu: “Biz niye Gazze için bu kadar endişeleniyoruz, niçin bu kadar feryat ediyoruz? Çünkü Gazze düşerse İstanbul düşer. Gazze düşerse İslam ümmeti düşer. Orası 75 yıldır canları pahası direnen kardeşlerimiz sayesinde ayaktadır, bilelim ve destek olalım.”

HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı, “Aksa Tufanı”na destek ve siyonist çetelerin Gazze’ye yönelik soykırımını protesto etmek amacıyla bir yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi.

İkindi namazına müteakiben Fatih Camii'nde başlayıp Saraçhane Park’ına kadar devam eden yürüyüşte, partililer ve vatandaşlar HAMAS’a ve Gazze’ye destek sloganları attı.

Saraçhane Parkında bir konuşma gerçekleştiren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yunus Emiroğlu, Mescidi Aksa ve Kudüs davasının sıradan bir toprak davası olmadığını söyledi.

Siyonist işgal çetelerinin zulümlerine karşı ciddi adımların atılması gerektiğini belirten Emiroğlu, Gazze halkına insani yardımın gönderilmesi konularına değindi.

“Bir kulağımız Gazze’de, bir kulağımız İslam ümmetini idare edenlerde”
Mescid-i Aksa ve Kudüs davasının kutsal bir dava olduğunu, sıradan bir toprak parçası olmadığını belirten Emiroğlu, “Biz çok zor bir süreçten geçiyoruz. Omuzlarımızda çok ağır bir mesuliyet taşıyoruz. İşte günlerdir 7 Ekim sabahından itibaren dünyanın dört bir tarafında bu sorumluluk için ayaktayız. Gözlerimizi uyku girmiyor. Gözlerimizden yaş eksilmiyor. Bir kulağımız Gazze’de, bir kulağımız İslam ümmetini idare edenlerin söyleyeceği sözde, atacağı adımda. Ama biz kendi vazifemizi bakacağız. Herkes vazifesini yapmakla yükümlü. Ben bir vatandaş olarak, bir siyasi partinin yetkilisi olarak elimdeki imkanlarla sahip olduğum memurum ve yapmaya çalışıyorum. Aziz kardeşler nedir bu kudüs davası. Mescidi aksa davası? Niçin imkanlarla elimden ne geliyorsa onu yapmaya hepimizi ayağa kaldırıyor? Neden bu kadar önemli? Birincisi Mescid-i Aksa Rabbimizin ifadesiyle etrafı mübarek kılınmış bir beldedir. Mescid-i Aksa bizim ilk kıblemizdir. Onun için değerlidir ve kıymetlidir. Mescid-i Aksa peygamberler diyarıdır. Tevhidin şehridir ve tevhidin yükseldiği bir coğrafyadır, onun için kıymetlidir. Mescid-i Aksa efendimiz aleyhissalatu vesselamın hüzün yılını hatırlarsınız en büyük tesellisi Hazreti Hatice Validemiz ebedi âleme irtihal etmiş, ona destek veren amcası vefat etmiş, bir medet, bir imdat sığındığı Taif’te dayısının çocukları tarafından taşlanmış, bir müşriğin himayesinde Mekke’ye geri dönmüş, bu haleti ruhiyeyi düşünebiliyor musunuz? İşte göklerden Allah imdada yetişti, bir gece vakti Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan sidretül müntehaya yüceltti. Mescid-i Aksa deyip geçmeyelim aziz kardeşler. Yeryüzü daraldığında gökyüzünden açılan penceredir Mescid-i Aksa. Onun için kıymetlidir, değerlidir. Peygamberin ayağının dediği yerdir orası. Çiğnetmeyiz, ezdirmeyiz, vazgeçmeyiz! Mescid-i Aksa adalet ve maruf İslam’ın ikinci halifesi Hazreti Ömer’in emanetidir. Mescid-i Aksa Selahaddin Eyyubi’nin, Kılıçarslan’ın emanetidir. Mescid-i Aksa; Sultan Abdülhamit Han’ın emanetidir. Şimdi payitahttan, Türkiye’nin kalbinden o yüzden sesleniyoruz.” ifadelerini kullandı.  

“Mescid-i aksa bizim kırmızı çizgimizdir, er ya da geç geri alacağız”
Gazze’de Siyonist çetelere karşı direnişin kazanacağını belirten Emiroğlu, “Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir. Er ya da geç geri alacağız. Şimdi aziz kardeşler, kervan yola dizildi. Buradan diyoruz ki müjdeler olsun. Gidin Siyonistlere söyleyin biz Muhammed’in ordusuyuz ve geri dönüyoruz. Bu öylesine söylenmiş, hamaset içeren bir söz değil aziz kardeşler. Biz bunun işaretlerini 7 Ekim sabahı Filistin’de işgal altındaki topraklara hareket başladığında söyledik. Hamdolsun fişek atılmıştır, ok yaydan çıkmıştır. Aziz kardeşler. Bu mesele bir toprak davası değildir. Mescidi aksa ve Kudüs davası sıradan bir hükümdarlık ve egemenlik davası değildir. Bu mesele bir iman davasıdır. Bu mesele akide meselesidir. O yüzden rengimiz, ırkımız, aidiyetimiz ne olursa olsun, biz üst kimliğimizle, Müslüman olmamızın bize yüklediği sorumlulukla; bir imaniye mesele olarak görüyoruz. Aziz kardeşlerim 75 yıldır devam eden bir işgal var. Her gün Filistinli kardeşlerimiz katlediliyor. Kundaktaki bebekler katlediliyor. Beli bükülmüş yaşlılarımız Şeyh Ahmet Yasin gibi füzelerin hedefi oluyorlar. Kadın demiyorlar, çocuk demiyorlar, yaşlı demiyorlar; herkesi imha etmek istiyorlar. 75 yıldır bu plan böyle işliyor. Şimdi Allah razı olsun Filistinli kardeşlerimiz bütün zorluklara rağmen bu sorumluluğu yüklendiler. Aç kalmaya razı oldular ama hürriyetsiz yaşamaya razı olmayız dediler. 17 senedir abluka altında Gazze. Karadan giriş yok, denizden giriş yok, havadan giriş yok ama bu aslan parçaları ne yaptılar biliyor musunuz? Kıt imkanlarla İsrail’in kalbini sarstılar, Amerika’nın bağrına saplandılar.” şeklinde konuştu.
 
Allah’tan korkun be! bu savaş İsrail HAMAS savaşı mı? Öyle mi? Bu zalimle mazlumun, hak ile batılın savaşıdır!
Gazze’de yaşanan savaşın hak ile batılın savaşı olduğunu belirten Emiroğlu, “Aziz kardeşler. Şimdi diyorlar ki ne işimiz var bizim HAMAS’la. Bırakın çatışsın, çarpışsın. 75 sene önce, 1948’de bu zehirli hançer bizim kalbimize saplandığında o zamanki Müslümanlar, bazı İslam ülkeleri itiraz ettiler, savaş ilan ettiler. O gün dediler ki egemen güçler, bu İsrail Arap savaşıdır. Müslümanlar karışmasın. Sonra dediler ki bu İsrail Filistin savaşıdır Araplar karışmasın, Ümmet karışmasın, Türk karışmasın, Kürt karışmasın, Acem karışmasın. Neymiş, bu İsrail-Filistin savaşı. Biz bunları yuttuk. Bunları yuttuğumuz için bugün bir şey daha söylüyorlar. Bakın bizim medyamızda burada ulusal yayın yapan medya organları da var. Allah’tan korkun be! Bu savaş İsrail-Hamas savaşı mı? Öyle mi? Bu zalimle mazlumun savaşıdır. Bu hak ile batılın savaşıdır. Kendinize gelin. Neymiş, haber bülteninde bakıyorsunuz. Orada kajeden geçiyor; İsrail’in Kudüs şehri. Hadi oradan be! İsrail diye bir devlet yok ki başkenti Kudüs olsun. Filistin bizimdir, Kudüs bizimdir. Aziz kardeşler. Uyanık olun. Bu tezgaha gelmeyelim. Bakın nereden nereye geldi. Şimdi diyorlar ki bu İsrail ile Hamas savaşıdır. Biz bunu yemeyiz bu saatten sonra. Eğer yersek yuh olsun bize. Aziz kardeşler. Bu dava hak-batıl davasıdır. Bu mücadele zulme karşı direniş mücadelesidir. Onun için mutlak surette bizim buna destek olmamız lazım. Eğer destek olmazsak, oradaki kardeşlerimizi sahipsiz bırakırsak, vallahi dünyada da ahirette de iflah olmayız. Bakınız hedef sadece Gazze değildir. Bu mel’un şebeke, Yahudiler arasındaki, Yahudi toplumundaki ehli insafı bunun dışında tutuyorum, ama bu Siyonist ideolojinin Yahudilikle de alakası yoktur, bunların Hristiyanlıkla da alakası yoktur. Sadece menfaatleri ve çıkarları vardır. Şimdi siz bakmayın Amerika’nın, İngilizlerin buna arka çıktığına. Bunların sadece menfaatleri uyuştuğu için bir aradalar. Bu Siyonist şebeke yarın Amerika ve İngilizlerle arası açıldığında onları da def edecektir. Aziz kardeşler, biz niye Gazze için bu kadar endişeleniyoruz, niçin bu kadar feryat ediyoruz? Çünkü Gazze düşerse İstanbul düşer. Gazze düşerse İslam ümmeti düşer. Orası 75 yıldır canları pahası direnen kardeşlerimiz sayesinde ayaktadır, bilelim ve destek olalım. Şimdi batı dünyası, kaç gündür izliyoruz televizyonlardan, sözde medeni dünya, sözde hak ve özgürlüklerden, sözümona demokrasiden bahseden o medeni dünya. İki yüzlüsünüz, alçaksınızi şerefsizsiniz. Neden? Çünkü sarı saçlı mavi gözlü çocuklar için ağlayıp bağırıyorsunuz ama Filistinli çocuklara bomba yağdırılması için para veriyorsunuz. Sizden medeniyet çıkmaz. Sizden çıksa çıksa ancak vahşet çıkar, barbarlık çıkar. Onun için batıdan bir şey beklemiyorum. Aziz kardeşler yalnız bir noktaya dikkatlerinizi çekeceğim. İki haftadır Gazze kan ağlıyor değil mi? 4000 üzerinde şehidimiz var, 1500’ü çocuk, 1000’den fazla kadın, hunharca fosfor bombalarıyla katledildi. Hani kimyasal silah kullanmak, sivilleri katletmek savaş suçuydu. Hani ne yaptı Amerika başkanı? İngiltere’nin Almanya’nın bütün yetkilileri atladılar, Tel Aviv’e geldiler, Siyonist şebekenin yetkilileriyle yan yana fotoğraflar verdiler. Bu bir ziyaret değil sadece. Bunun anlamı şudur ‘ey dünya biliniz ve görünüz ,ey Netanyahu ve Siyonist işgal rejimi, bizim buraya gelişimizin anlamı şudur. Biz senin arkandayız, biz senin yanındayız, uluslararası hukukmuş, ceza Mahkemesiymiş, şuymuş, buymuş geç bunları.’” ifadelerin kullandı.

“Bunlar haktan, hukuktan anlamıyor, güçten anlıyorlar”
Siyonist işgalcilerin anladığı tek dilin güç olduğunu belirten Emiroğlu, “Birleşmiş milletler 200 tane karar aldı. Daha İsrail’in kuruluşu -sözde- ilan edilmeden, 1947’de iki devletli çözüm için imza atıldı. O gün bugündür bir tek birleşmiş milletler kararı dinlenmedi. Dinletilmez, dinlemezler bunlar. Çünkü bunlar insanlıktan anlamıyor. Bunlar haktan hukuktan anlamıyor. Tek bir şeyden anlıyorlar, güç. Güçten anlıyorlar. Şimdi ben küresel Emperyal güçleri uzun uzun anlatmayayım, siz biliyorsunuz, orada dursun. Gelelim kendimize. Biz, benim hatırladığım kadarıyla, yaşım 44-45 oldu, son 30 yılı iyi hatırlıyorum siyasi tarih açısından, 2005’deki ikinci intifadan bu yana neredeyse iki yılda bir böyle toplu katliamlarla karşılaşıyoruz. Hatırlayınız, 2008’de Furkan Savaşı, ardından Mavi Marmara, ardından 2012,2014,2017,2018; devam etti her yıl. Gazze’ye her saldırı yapıldığında biz meydanlara iniyoruz, tamam güzel. İnelim. Ama Allah için, biz hep meydanları inmekle mi yetineceğiz. Bunu küçümsemiyorum yanlış anlamayın. Sesimiz Tel Aviv’den yankılanıyor, hiç merak etmeyin ama bu iş böyle yürümez. Biz mutlaka daha sistemli bir şey yapmalıyız. Elimizden ne geliyorsa, halk olarak yapacaklarımızı yapalım, devletlerin yapacaklarını da idarecilerimizi buna zorlayalım. Bu iş böyle yılda bir tepki vermekle, üç-beş ay sonra Gazze’de hayat, sözüm ona hani normali yok ya, biraz normale dönecek, biz de unutup keyfimize mi bakacağız? Bu Kudüs davasına sahiplenmek değildir aziz kardeşlerim. Şimdi kuyrukları sıkıştı. Barıştan söz ediyorlar. Batılı devletler, küresel güçler bir an önce barış olsun… öyle mi? Evimize gireceksin, kapımızı kırıp gireceksin, ev halkını teslim alacaksın, öldürdüğünü öldüreceksin, öldüremediğini bir odaya hapsedeceksin, elektriği suyu ısınmayı keseceksin, dışarıdan bir şey girmesine de izin vermeyeceksin, sonra da barış öyle mi? Ne diyorlar şimdi; verelim Gazze’yi  fit olalım. Aziz kardeşler biz Gazze ile fit olmayız, biz batı Şeria’yla fit olamayız. Biz Kudüs’ün tamamını almadan fit olmayız. Şimdi Filistin topraklarında diyorlar ki efendim orada sadece Müslümanların hakkı yok. Kimin hakkı varmış; Yahudilerin, Hristiyanların hakkı var. Evet tarihte orada Yahudiler de Hristiyanlar da yaşadılar. Bizim kimsenin dinine itirazımız yok ama bir şeyi kaçırmayalım. Kudüs peygamberler şehridir ve tevhit diyarıdır. Kudüs Allah’ı birleyenlerin yurdudur, müşriklerin değil. Dinlerini tahrif edenlerin değil. Ne diyor Siyonistler; ‘burası bizim’. Siz kimsiniz? Ben söyleyeyim kim olduklarını, Musa aleyhisselam tur dağına çıkarken, 40 gün 40 gece gitti ya, geri döndüğünde bu Samiri’nin evlatları yeniden şirke bulaştılar ya, bunlar onların torunları olabilir. Bunlar Samiri’nin çocukları, bunlar Kudüs’ün sahibi değil. Bunlar Hazreti İsa’ya ihanet edenler. Peygamberlerimize ihanet edenler, inancımızla savaşanlar, bizim yurdumuzda oturamaz. Evet, ama biz kimsenin inancına karışmıyoruz, inancını yaşasın. Hazreti Ömer, Kudüs’ü fethettiğinde ki hiçbir din mensubuna karışmadı. Selahaddin Eyyubi Kudüs’e girdiğinde daha önceden haçlıların, kendilerinin, Romalıların tahrip ettiği Hıristiyan ve Yahudi tapınaklarını, ibadethanelerini onardı, ‘buyurun gelin ibadetlerinizi yapın’ dedi. Bunu söylüyoruz ama işgale yeltenirsiniz, topraklarımızı alırsanız, katliam yaparsanız, sizin olmayana bu bizim derseniz, orada durun. Mesele budur aziz kardeşler, Kudüs davası bunun için önemlidir. Onlar kendi işlerini yapıyorlar ama şöyle biraz daha somutlaştırayım, Allah aşkına 15-20 gündür İslam ümmeti ne yaptı. İslam işbirliği Teşkilatı toplandı, bir şey çıkmadı gitti. Bir Türkiye’den ses çıkıyor, başka yok ama biz şunu istiyoruz. Avrupalılar, Amerika, İngiltere, Fransa, bütün batılı devletler ellerini kollarını sallayarak Filistin topraklarına gelip orada çocuklarımızı, hunharca hastaneleri bombalayarak katleden Netenyahu ve avanesi ile yan yana fotoğraf veriyorken biz İslam ümmetinin evlatları olarak bırakın Gazze’ye gidip fotoğraf vermeyi, abluka altındaki Gazze’ye bir insani yardım götürürken bile bu mel’un şebekenin iznini alıyoruz. Bu utanç değil de nedir Allah aşkına. Bu utanç yeter artık.” şeklinde konuştu.

“Ne yapıp Edip burayı işgalden kurtarmamız lazım”
İşgal edilen Filistin topraklarının Siyonist işgalcilerden kurtarılması gerektiğini belirten Emiroğlu, “Aziz Müslümanlar, bu bir utançtır. Kendimize gelmemiz lazım. Artık uyanmamız lazım. Ne yapıp edip burayı işgalden kurtarmamız lazım çünkü az önce de söyledim orası düşerse bu iş biter. İmkânımız neyse, gücümüz neyse, bugün gücümüz yetmiyor mu yarına hazırlık yapalım. Maddi manevi elimizden ne geliyorsa yapalım. Bireysel olarak dualarımızı eksik etmeyelim. Aile efradımıza, çoluk çocuğumuza Kudüs davasına anlatalım. Sivil toplum kuruluşları, vakıflar, sivil inisiyatiflere sesleniyorum; lütfen plansız çalışmayın, lütfen dağınık çalışmayalım, bir araya gelelim. Aidiyetlerimiz orada dursun. Siyasi düşünceleriniz orada dursun. Bir ortak hedefe kilitlenelim. Siyasi partiler, Türkiye’deki tüm siyasi hareketler, İslam ümmetinin dört bir tarafındaki bütün İslami hareketler, bütün siyasi partiler, bütün sivil inisiyatiflere sesleniyorum; bu iş hepimizin omuzunda olan bir iştir, kimse kendisini bundan kurtaramaz. Ya bu yükün altında kalacağız ya da hakkı tutup ayağa kaldıracağız. Başka yolu yok. İslam ülkelerini idare eden devlet yöneticileri, hükümet başkanları; cesur olun cesur. Korkmayın. Korkaklar tarih yazamaz. Gazze bugün ateş çemberi. Dört bir tarafta yangın var. Kardeşlerimiz yanıyor. Dışarı çıkamıyorlar, biz de içeri giremiyoruz. Bu ateş çemberini kaldırmak için mutlaka bedel ödemek gerekiyorsa o bedeli ödememiz lazım. Nedir o bedel? O kardeşlerimizi o ateş çemberinden çıkaracaksak oraya daldığımızda bir miktar o ateş bize de bulaşacak. Bu işin yolu bu. Bedelsiz bir şey yok. Bedavaya kimseye bir şey vermiyorlar. Bakınız dünya öyle böyle biter. Allah mahşer gününde bu mazlum kardeşlerimizin hakkını bizden sorduğunda verecek cevabımız olsun. Onun için mutlak surette bunu sürdürülebilir bir harekete dönüştürmemiz lazım. İdarecilerimizi zorlayacağız. Biz kaos istemiyoruz, savaş istemiyoruz, kimse huzursuz olsun istemiyoruz ama gelmiş kapımıza dayanmış. Yanı başımızda 11 senedir devam eden Suriye Savaşının arkasında İsrail şebekesi var, itiraf ediyorlar. Niçin? Bölge karıştığında onlar emellerine daha çabuk ulaşacaklar. Binlerce Suriyeli kardeşimiz mülteci durumuna düştü. 11-12 yıldır bunun ıstırabını çekiyoruz. Bir ülke yerle bir oldu. 100 yıllık tarihi bitti. Orası düştü, yarın sıra bize gelecek. Devlet büyüklerimiz öyle anlaşılıyor ki bu işi anlamaya başladılar. Umarım arkası gelir. Elimizde güç var. Siyasi ilişkilerimizi, iktisadi ilişkilerimizi, askeri ilişkilerimizi gözden geçirelim. Bunlar başka türlü adam olmaz. Laftan anlamıyorlar.” ifadelerini kullandı.
 
“Sadece duygusal tepkilerle yetinmeyelim, sözlü, fiili, kavli dualarımızı yapalım”
HÜDA PAR olarak Gazze başta olmak üzere direniş hareketlerini desteklediklerini belirten Emiroğlu, son olarak şunları kaydetti:

“Değerli Müslümanlar. Lütfen sadece duygusal tepkilerle yetinmeyelim. Sözlü fiili kavli dualarımızı yapalım. Hazırlanalım. İdarecilerimizi, hükümetlerimizi bu mazlum insanların özgürlük savaşı için hazırlayalım. Filistin’den bize ne diyemeyiz. Gazze‘den bize ne diyemeyiz. Son sözüm şu olsun şimdi diyorlar ki efendim HAMAS’a kardeşim senin çapın ne? Çapın ne senin kalktın gittin girdin oraya bomba patlattın? Bilmiyor muydun başına bunlar gelecek diye? HAMAS’ı suçluyorlar. Niye? HAMAS durup dururken bir şey yapmış ya. 75 yıldır işgal altında değilmiş, çoluk çocuğu abluka altında değilmiş gibi, bir yol buldu ilerleyecek tabi. Bugün HAMAS‘ı suçlayan zihniyetle, gitmeseydiler öldürmeyeceklerdi diyen Medineli münafıklar farksızdır. Uhud meydanında peygamber Ashâbıyla gittiğinde 70 şehit verdi. Ne dedi Medine’deki münafıklar. Gitmeselerdi öldürülmeyeceklerdi. Bizi dinleselerdi başlarda bu gelmeyecekti. Şimdi ne diyorlar efendim. HAMAS’ın eti butu ne, gitmeseydi, girdi onun için ölüyor. Mesele bu değil, bu bir kurtuluş mücadelesidir. Biz aynı şeyi söyleseydik tarih de insanlık da bizi affetmezdi. İngilizler, Yunanlar, Fransızlar buraya üşüştüğünde, Şahinbey, Sütçü İmam, Hasan Tahsin ‘bana ne canım, ben silah çekersem başıma başka bir şey yağar. O yüzden oturup şurada bekleyeyim’ mi dedi? Aynen budur mesele. Bu bir özgürlük mücadelesidir. Bu bir kurtuluş mücadelesidir. Hamas’ın, Filistinli direniş gruplarının tamamının mücadelesi meşrudur, makbuldür, haktır, helaldir. Bu kadar net.”
Cem Sultan
Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat