• Siyaset

28. Reform izleme grubu toplantısı kararları

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, eleştiri sınırlarını aşan, Türkiye’ye hakaret boyutuna ulaşan hiçbir tavrı kabul etmediklerini belirterek...

“Hükümet ve Reform İzleme Grubu olarak Avrupa Parlamentosu’nun söz konusu raporunu tanımıyor ve yok hükmünde kabul ediyoruz” dedi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipliğinde AB Bakanlığı’nda gerçekleştirilen 28. Reform İzleme Grubu Toplantısı sona erdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantının sona ermesinin ardından AB Bakanı Bağış, 28. Reform İzleme Grubu Toplantısı’nda alınan kararları açıkladı. Türkiye’nin bölgenin ve Avrupa Birliği’nin içinden geçmekte olduğu kritik süreçte Reform İzleme Grubu Toplantısı’nın gerçekleştirildiğini dile getiren Bağış, “Milli iradeye saygı vurgusunun Başkentimizin, yurdumuzun ve dünyanın birçok noktasında hissedildiği bir günde ileri demokrasi kararlılığımızın olmazsa olmaz unsurlarından reform sürecini değerlendirmek inanıyoruz ki anlamlı ve tamamlayıcı bir çaba olmuştur” dedi.

“16 FASIL SADECE SİYASİ NİTELİKLİ ENGELLEMELER NEDENİYLE AÇILAMAMAKTADIR”
Son günlerde Türkiye’nin ana gündem maddesini oluşturan olaylar ve bu olayların yansımalarının birlikte ele alındığında hükümetin demokrasi ve özgürlükler noktasındaki samimiyeti ve kararlılığının bir kez daha görüldüğünü ifade eden Bağış, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hiç şüphesiz, bundan evvelki 27. Reform İzleme Grubu Toplantısı’nda olduğu gibi 28. RİG toplantımızın da ana gündem maddesini Avrupa Birliği uyum sürecindeki reformlar oluşturmuştur. Bundan sonra da Reform İzleme Grubu toplantılarımız Türkiye’nin ileri demokrasi kararlılığını, çağdaş hukuk standartlarını yakalama iradesini ve reform sürecini güçlendiren bir platform olarak çalışmalarına aynı ivmeyle devam edecektir. Her ne kadar son dönemde olumlu bazı gelişmeler yaşansa da Türkiye’nin AB müzakere sürecinde halen 16 fasıl sadece siyasi nitelikli engellemeler nedeniyle açılamamaktadır. Şu hususu özellikle ve altını çizerek ifade etmekte fayda görüyorum. Halihazırda Türkiye-AB ilişkilerindeki en önemli ve öncelikli mesele Türkiye’yle ve Türkiye’nin reform süreciyle hiçbir ilgisi olmayan siyasi engellerdir.”

“AP KARARLARINI TANIMIYOR VE YOK HÜKMÜNDE KABUL EDİYORUZ”
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yarım asrı aşkın devam eden ilişkilerin stratejik, tarihi, kültürel, coğrafi ve insani birçok kazanımı da beraberinde getiren ortak çıkarlar temelinde devam ettiğini vurgulayan Bağış, bundan sonra da aynı anlayışla devam edebileceğini söyledi. Bağış, “Ülkemiz içerisinde yaşanan bazı günlük tartışmalar Avrupa Parlamentosu’na ve Avrupa kamuoylarına abartılı bir fotoğrafla sunularak, gerçek fotoğrafın üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Maalesef Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen son Türkiye Raporu da bu gözlemlerimizdeki haklılığı teyit etmiş, parlamento kürsüsü Türkiye’yi haksız ve mesnetsiz tezlerle karalama platformuna dönüşmüştür. Türkiye’nin reform sürecinde aldığı mesafenin üzerine perde çekilmesi asla kabul edilemez. Daha önce de belirttiğimiz gibi hükümet ve Reform İzleme Grubu olarak Avrupa Parlamentosu’nun söz konusu raporunu tanımıyor ve yok hükmünde kabul ediyoruz” diye konuştu.

“ELEŞTİRİ SINIRLARINI AŞAN, ÜLKEMİZE HAKARET BOYUTUNA ULAŞAN HİÇBİR TAVRI KABUL ETMİYORUZ”
Hükümet olarak her türlü yapıcı eleştiriye sonuna kadar açık olduklarını ancak eleştiri sınırlarını aşan, Türkiye’ye hakaret boyutuna ulaşan hiçbir tavrı kabul etmeyeceklerinin altını çizen Bağış, “Bugün bu toplantıyla da gösterdiğimiz üzere hükümetimizin gerek AB müktesebatına uyum, gerek ileri demokrasi standartları ve özgürlükler konusunda hiçbir çekincesi, hiçbir tereddüdü yoktur. Aksine şu anda Türkiye’de tarihinin en reformist, en şeffaf, en özgürlükçü, en kararlı ve en güçlü hükümeti işbaşındadır. Hükümet olarak son 10.5 yılda gerçekleştirdiğimiz reformların Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi, hiçbir ayrımcılığa maruz kalmaksızın vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik olduğu görülecektir. Türkiye Cumhuriyeti gerek farklı inanç gruplarına, gerek bireysel özgürlüklerin genişletilmesine yönelik reform adımlarını atma kararlılığını sürdürmektedir. Bununla ilgili yasa taslakları üzerinde teknik heyetlerimiz çalışmalarına devam etmektedir. Türkiye’de artık tabu olan, üzerinde tartışılamayan, konuşulamayan, rahatlıkla ifade edilemeyen hiçbir konu yoktur” dedi.

“ULUSLARARASI BASIN VE BAZI ÇEVRELER TÜRKİYE’DE OLAĞANÜSTÜ BİR DURUM VARMIŞ GİBİ YANSITTI”
Taksim Gezi Parkı’yla ilgili başlayan, daha sonra marjinal ve illegal grupların istismarıyla başka bir boyut kazanan gösterilerin Türkiye’nin demokratik atmosferinin güçlenmesinin bir tezahürü olarak algılanması gerektiğini vurgulayan Bağış, müdahale sınırlarını zorlayan güvenlik güçlerinin hakkında açılan soruşturma ve bu soruşturma kapsamındaki bazı neticeler kamuoyunun bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. Bağış, “Ancak, buna rağmen uluslar arası basın ve bazı çevrelerce Türkiye’de olağanüstü bir durum varmış gibi yansıtılan manzara tamamen gerçek dışıdır. Diğer taraftan, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başından itibaren meselenin diyalog yoluyla çözülmesi için önemli bir hassasiyet göstermiş, farklı kesimlerle diyalog içerisinde bulunmuştur. Aynı şekilde hükümet üyelerimiz ve yerel yöneticilerimiz de konuya aynı hassasiyetle yaklaşmışlar ve diyalog sürecini hiçbir zaman kesmemişlerdir” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR HUKUK DEVLETİDİR”
Avrupa ülkeleri ve AB yetkilileri tarafından halen süreci istismar eden çevrelere cesaret veren açıklamaların yapılmasının anlaşılabilir bir durum olmadığını söyleyen Bağış, konuşmasına şöyle devam etti:

“AB üyesi bazı ülkelerde ifade, basın ve toplanma özgürlüğü konusundaki kötü uygulamalar hala hafızlarda ve göz önündeyken, bunlara karşı herhangi bir tepki göstermeyen Avrupa Birliği’nin Türkiye’de bunlardan çok daha düşük ölçekli gösterilere haddinden fazla hassasiyet göstermesini manidar buluyoruz. Türkiye’nin Kopenhag Siyasi Kriterleri’ni karşıladığı Avrupa Birliği tarafından da teyit edildiği cihetle Türkiye-AB katılım müzakereleri artık teknik bir süreç olarak kabul edilmelidir. Buna rağmen Türkiye sözkonusu olduğunda teknik süreç yerine sürekli siyasi meselelerin konuşuluyor olması da Avrupa Birliği tarafından üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, kendi iç meselelerini de hangi mekanizmalarla, hangi yollarla çözeceğine karar vermeye muktedirdir. Türkiye türlü bahanelerle oyalanacak, daha fazla kapıda bekletilebilecek ve kendisine yapılan tehditlere boyun eğecek bir ülke değildir.

AB ile ilişkilerimizde vatandaşlarımız açısından en sıkıntılı husus olarak gündeme gelen vize konusunda da önemli bir dönemecin eşiğindeyiz. Vatandaşlarımızın AB'ye yönelik giderek azalan güvenini yeniden tesis etmek için vize alanında yaşanabilecek gelişmeler en somut ilerleme olacaktır. Bu konuda en azından diğer aday ülkelere uygulanmış olan koşul ve yöntemlerin, AB ile ilişkileri yarım asrı aşkın süredir devam eden ve üyelik müzakereleri yürüten aday ülke sıfatıyla ülkemize de uygulanmasını bekliyoruz. Türkiye elbette kendi stratejik tercihleri ve tepkileri gereği her zaman değerlendirmesini yapacaktır. Milletimizin ve hükümetimizin Avrupa Birliği’nden beklentisi ve samimi arzusu artık bu sürecin hak ettiği zeminde ilerlemesidir.”

“AVRUPA BİRLİĞİ’Nİ FASILLARI AÇMAYA DAVET EDİYORUZ”
AK Parti hükümetinin reformlar konusunda gösterdiği samimiyet ve kararlılığa artık AB tarafının da sahip çıkması, bu kararlılığa karşılık vermesi gerektiğini dile getiren Bağış, “22. Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu Faslı’nın kararlaştırıldığı üzere 26 Haziran 2013 tarihinde açılmasıyla sürecin yeni bir ivme kazanacağına inanıyoruz. Buna ilaveten, Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Sayın Füle’nin 23. Yargı ve Temel Haklar ile 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Fasıllarının açılması gerektiği konusundaki düşüncesini paylaşıyor, Avrupa Birliği’ni bu fasılları açmaya davet ediyoruz. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Bayan Ashton’ın Türkiye ile daha sıkı işbirliği konusundaki çağrılarını da önemsiyoruz. Temennimiz Avrupa içerisinde Türkiye konusunda aklıselim ve sağduyunun galip gelmesidir” diye konuştu.

Cem Sultan
Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı