Geçgel, 28 Şubat'ta halkın iradesine karşı post-modern darbecilerin eteğine yapışan gazetecileri kast ederek, "Türk basın tarihi, kapatılan ve sansürlenen gazetelerin yanında, üçüne beşine bakmadan kendisini peşkeş çeken koca medya devlerinin unutulan adıyla doludur." ifadelerini kullandığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı;
"Türkiye'de gazeteci, bilinç endüstrisi dâhilindeki bir işkolunun ücretli emeği olmaktan çok, bir "misyon insanı" olarak görülmüş, kurtuluşu müjdeleyen münevver rolüne kendisi de pek itiraz etmemiştir.
Türk basın tarihi, kapatılan ve sansürlenen gazetelerin yanında, üçüne beşine bakmadan kendisini peşkeş çeken koca medya devlerinin unutulan adıyla doludur.
Bu adı unutulanlar mezarlığının otopsi odası "darbelerin poh pohlayıcısı" gazetecilerle doludur..
Gazeteci dediğin "Ulusal çıkar", "kamuoyu", "halk iradesi"nin mutlak tezahürünü
yansıtmalıdır.
Kitle iletişim araçlarının objektiflik olması bu tezahurun ilk gereksinimidir..
Merhum Erbakan'ın partisinin 27 Mart 1994 Yerel ve 24 Aralık 1995 Genel seçimlerinden birinci parti olarak çıkması halkın iradesidir ve hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir..
28 Şubat millet iradesine vurulmak istenen prangadır..
Bu dönemde darbelere destek veren yazılar ve yayınlar asla gazetecilik örneği olarak gösterilemez...
Tarihler yeni bir 28 Şubat'ı gösterdiğinde hain darbe girişimlerini kınıyor ve vefatının 10. Yılında büyük Devlet adamı Necmettin Erbakan'ı rahmetle yad ediyorum.."
