İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, koronavirüs salgını sonrası test kitlerine aşırı düzeyde ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Test kitleri geliştirmeyle ilgili olarak yaklaşık 25 yıllık tecrübesinin bulunduğunu anlatan Yıldız, buradan yola çıkarak başka hastalıkların tespitinde kullanılan ELISA testlerini koronavirüse uyarlamak üzere çalışmalara başladığını ifade etti.
Daha önce çok sayıda "ELISA" test kiti geliştirdiklerini aktaran Yıldız, "Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Kızılay'ın da desteğiyle çalışmalarımıza başladık. Fakültemiz öğretim üyelerinden Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Otlu'dan inaktif virüs örneği alarak çalışmalarımızı yürüttük. ELISA test kiti geliştirmek önemliydi çünkü halihazırda büyük bir başarıyla kullanılan PCR kitleri, PCR cihazlarına çok bağımlı ve bu makinelerin kapasiteleri de sınırlı. Bu nedenle, çok sayıda analizi kısa sürede yapmak pek mümkün olmuyor. Amacımız ELISA kiti geliştirip bu sürece yardımcı olmaktı." diye konuştu.
"Hem virüsü hem de antikorlar tespit edilebiliyor"
Laboratuvarlarında Dr. Öğretim Üyesi Cihat Uçar ve Araştırma Görevlisi Faruk Dişli ile yaklaşık 45 günlük çalışma yürüttüklerini dile getiren Yıldız, şu bilgileri verdi: "Testlerde çok güzel başarı yakaladık. Elde ettiğimiz bulgular, bize hem virüsü hem de virüse karşı kanda gelişmiş antikorları tespit edebileceğimizi gösterdi. Hastalık daha yayılma aşamasındayken test kitimiz, boğazdan alınan sürüntüde virüsü tespit etmemizi sağlayabilecek. Kişi hastalığı atlattıktan sonra da bunların antikorlarının kanda tespit edilmesi çok önemli. Bunun için de iki test tipi modeli geliştirdik, prototiplerimiz hazır. PCR kitleri genel olarak altın standart olarak kabul edilir. Az sayıda virüsü bir sürüntüden tespit edebilirler fakat antikor tespit edemezler. Ayrıca PCR testleri makine ve yetişmiş insan gücüne bağımlı olduğu için çok yerleşik üniversitelerde ve birimlerde profesyonel ekiplerle çalışılabilir, az sayıda numune analiz edilebilir."
Diğer testlerin virüsü veya antikorları 'var ya da yok' şeklinde analiz etttiğini, geliştirdikleri ELISA testlerinin ise aynı zamanda 'varsa ne kadar var' sorusuna da yanıt verdiğini ifade eden Yıldız, ELISA testlerinin diğer yöntemlere göre çok sayıda test yapma olanağı sağladığını, PCR gibi cihazlara bağlı olmadığını, küçük laboratuvarlarda bile yapılabildiğini vurguladı.
"Plazma tedavisine de önemli katkıda bulunacak"
Prof. Dr. Sedat Yıldız, test kitlerinin salgınla mücadeleye büyük güç katacağını ifade ederek, "Geliştirdiğimiz test kiti plazma tedavisine de önemli katkıda bulunacaktır. Plazma verecek donörlerde antikor düzeyini bilirsek bunun hastaya ne kadar nakledileceği konusunda da fikrimiz olur. Kişi hastalığı atlatmış olabilir ama kandaki antikor düzeyi yüksek mi düşük mü ona göre hastaya ne kadar verilmesi gerektiği hususunda kritik bir bilgiye ulaşmış olacağız." dedi.
"Çok sayıda kişiye hızlı bir şekilde yapılabilir"
Geliştirdikleri test kitinin PCR testlerine göre farklı avantajlarının da bulunduğunu belirten Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu testler bize daha rahat analiz imkanı veriyor. PCR testlerinde bugün 40 bin test yapılabiliyorsa ELISA testi formatına dönüştürdüğümüzde bu belki milyonlara çıkacak. Yeter ki bu testleri yapacak biyokimya laboratuvarları olsun. Test kitleri çok sayıda kişiye hızlı bir şekilde yapılabilir, çalışmalarımız onu gösteriyor. Çok sayıda analizi çok hızlı bir şekilde yapabiliriz. Sadece bizim yapmamıza da gerek yok bunu ileride dünyaya dağıttığımızda onlar da çok hızlı bir şekilde virüsü tespit etme, bağışıklığı tespit etme gibi çalışmaları yapabileceklerdir. Bu da hastalığın kontrolünde çok önemlidir. Bunlar aynı zamanda tarama testleridir. Çok sayıda kişiden numune alınarak gerek kan numunesi gerek sürüntü numunesi hastalığın kontrol altına alınmasıyla ilgili çok önemli stratejik gelişmeler olabilecektir."
Prof. Dr. Sedat Yıldız, test kitlerine ilişkin çalışmalarını tamamladıklarını, çok sayıda test kitinin üretilmesi ve bunların standardizasyonuyla ilgili çalışmaların devam ettiğini, elde ettikleri bulguların Sağlık Bakanlığı ile paylaşılacağını sözlerine ekledi.