İSTANBUL (AA) - ENES TAHA ERSEN - Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun (TİHEK) hazırladığı "Filistin'de İnsan Hakları İhlalleri ve Gazze Soykırımı" raporu, İsrail'in Filistin halkına yönelik eylemlerini dini, iktisadi ve ideolojik boyutlarıyla ele alarak uluslararası alanda farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Raporun koordinatörü, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan, AA muhabirine, çalışmanın detaylarını ve hedeflerini değerlendirdi.
Mercan, raporda olayların yalnızca kronolojik bir anlatımla ele alınmadığını, işgalin dini, tarihi ve ekonomik boyutlarının da kapsamlı bir şekilde incelendiğini belirterek, çalışmanın Filistin mücadelesinde yeni bir dil oluşturma çabasıyla hazırlandığını ifade etti.
Mercan, raporun hazırlanmasında alanlarında uzman 11 akademisyenin katkıda bulunduğunu kaydederek, "Bu rapor, diğer uluslararası raporlardan farklı bir perspektifle İsrail'in işlediği suçları ve Gazze'de yaşanan soykırımı ele alıyor. TİHEK, Gazze'de İsrail saldırıları sonucu yaşanan soykırımı vurgulamak ve bu trajediyi tarihe not düşmek amacıyla bu çalışmayı hazırladı." dedi.
Raporda, İsrail'in Filistin halkına yönelik işlediği suçların yalnızca bir saldırı değil, sistematik bir insanlık suçu olduğuna dair dikkat çekici bulguların yer aldığına işaret eden Mercan, "Filistin mücadelesinin uluslararası alanda daha etkili bir şekilde savunulabilmesi için yeni bir söylem geliştirme ihtiyacı her zamankinden daha önemli. Bu rapor bu yönde önemli bir adım niteliği taşıyor." diye konuştu.
Mercan ayrıca raporun uluslararası arenada farkındalık yaratmayı ve Filistin aktivizmi bağlamında güçlü bir araç olmayı hedeflediğini vurguladı.
- "İsrail'in Gazze'de işlediği suçlar yalnızca hukuki bağlamda değil, tarihsel ve sosyolojik boyutlarıyla da ele alındı"
Doç. Dr. Mercan, raporu İsrail'in insanlığa karşı işlediği suçları tek bir çerçeveye sıkıştırmadan, dini temeller, tarihsel süreç ve iktisadi soykırım başlıkları altında detaylı bir şekilde ele aldıklarını aktararak, raporun yalnızca İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliamları merkezine almadığını, bu olguları farklı boyutlarıyla derinlemesine inceleyen kapsamlı bir çalışma olarak tasarlandığını dile getirdi.
Raporda İsrail'in Filistinlilere uyguladığı soykırımın tarihsel arka planını ve bu süreçte hayata geçirilen sistematik politikaları detaylandırdıklarından bahseden Mercan, "Bu rapor hazırlanırken, İsrail'in Gazze'de işlediği suçlar yalnızca hukuki bağlamda değil, tarihsel ve sosyolojik boyutlarıyla da ele alındı. İsrail'in kuruluşundan önce terör örgütleri ve güvenlik organları aracılığıyla başlattığı saldırılarla Filistinlilerin mülksüzleştirilmesi, topraklarından uzaklaştırılması gibi adımlarla soykırım sürecinin 7 Ekim'de başlamadığı, çok daha derin bir tarihsel geçmişe sahip olduğu anlatıldı." diye konuştu.
Mercan, raporda İsrailli siyasilerin kutsal metinlere yaptığı atıfların ilk kez uluslararası bir araştırma kapsamında analiz edildiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"İsrail yöneticilerinin özellikle Yahudi teopolitiğine ve kutsal metinlere atıf yaparak, gerçekleştirdikleri soykırımı meşrulaştırmaya çalıştığını görüyoruz. Tevrat ve diğer kutsal metinlere yapılan bu vurgular, işgal devletinin, dini referanslarla katliamlarını nasıl maskelediğini ve gerekçelendirdiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu, ilk kez uluslararası bir raporla tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi."
Raporda, İsrail'in Filistinlilerin ekonomik kaynaklarını yok etmeye yönelik politikalarının da soykırımın önemli bir boyutu olarak ele alındığına değinen Mercan, İsrail'in işgal politikalarının yalnızca toprak gasbı ile sınırlı kalmadığını, ekonomik altyapıyı da hedef alarak soykırımın iktisadi boyutlarını derinleştirdiğini vurguladı.
Mercan, ele alınan önemli konulardan birinin de Filistin ekonomisine uygulanan ambargo ve sistematik baskılar olduğunu belirterek, bu durumu, Filistin halkına yönelik bir tür "iktisadi soykırım" olarak nitelendirdi. Mercan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rapor kapsamında sıklıkla göz ardı edilen ancak bizce çok önemli bir boyut olan ekonomik baskılar açıkça ortaya konuldu. İsrail, yıllardır Filistinlilere yönelik politikalarıyla 'sahip olma' hakkını gasbediyor, halkı yoksulluğa mahkum ediyor. Filistinlilerin ekonomik özgürlüklerini, keyfi müdahalelerle ellerinden alıyor. Yalnızca kendisine akredite iş insanları ve tüccarlarla çalışarak diğerlerinin ticaret yapma ve geçim sağlama haklarını tamamen sınırlıyor. İsrail'in bu sistematik uygulamaları, iddialı bir tanım olsa da 'iktisadi soykırım' olarak adlandırılmayı hak ediyor."
- Filistin mücadelesinde stratejik öneriler
Raporun son bölümünde, İsrail'e karşı mücadelede yeni bir dil ve aktif bir yol haritası oluşturmanın gerekliliğine dair önerilerin ele alındığını kaydeden Mercan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son kısım, hem Müslüman dünyasına hem de küresel aktörlere yönelik somut mesajlar içeriyor. Filistinlilerin haklarının teslim edilmesi ve işgalin sonlandırılması için yapılması gerekenler net bir şekilde ortaya konuldu. Rapor, İsrail'e karşı eski paradigmalar yerine, yeni bir dil, araç ve kavramlarla mücadele edilmesi gerektiğini savunarak oldukça değerli bir çerçeve sundu."
Mercan, Batılı devletler ve uluslararası örgütlerin Filistin meselesinde sessiz kalmasının, Filistin aktivizmini daha da güçlendirmesi gerektiğini vurgulayarak, ayrıca raporda sunulan uluslararası öneriler ve stratejik yol haritalarının, bu sessizliği kırmaya yönelik önemli bir katkı sunduğunun altını çizdi.
Uluslararası dengelerde yakın gelecekte değişimler yaşanabileceğine dikkati çeken Mercan, sözlerini şöyle tamamladı:
"7 Ekim'i ezberleri bozan bir dönüm noktası olarak görüyorum. Aksa Tufanı Operasyonu, kısa vadede statükoyu değiştirmeyebilir ancak orta ve uzun vadede yeni parametreler inşa ederek kalıcı bir gerçeklik oluşturma potansiyeline sahip. İsrail belki uluslararası mahkemelerce cezalandırılamayacak, ancak dünyanın ona bakışı, yaklaşımı ve algısı köklü şekilde değişebilir. Geçmişin paradigmalarıyla bugünün sorunlarını çözmek mümkün değil, Filistin mücadelesi için artık daha yenilikçi bir yaklaşım gerekiyor."