Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik İHA’ya yaptığı açıklamada, vaka sayılarının düşük seviyede olduğunu ve bunun ümit verici olduğunu kaydetti. Bunda da en önemli etkenin sokağa çıkma kısıtlamasının olduğunu belirten Çelik; "Her gün takip ediyoruz diğer ülkelerin rakamlarını. Amerika şuanda en fazla hasta sayısına ve ölüm oranına sahip ülke olarak gözüküyor. Tüm vakaların yüzde 31’i civarında amerika’ya ait. Bu ciddi bir rakam. Türkiye 7’nci sırada şu an da. Türkiye’nin hem milyondaki vaka sayısı hem de milyondaki ölüm sayısı açısından bu ilk 7 ülke arasında en iyi olduğunu görüyoruz. Beklenen artış normal, zaten yedi günde iki katına çıkmasını bekliyorduk rakamların. Böyle giderse haftada bir iki katına çıkması normal gözüküyor. Ama bizim vaka sayımızın bu hafta biz ikiye katlamasından daha düşük seviyede olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla ümit verici, yapılan bu sokağa çıkma kısıtlaması önlemlerinin oldukça işe yaradığını görmekteyiz" dedi.
Enfeksiyon zincirini kırmanın en etkili yolunun sokağa çıkma kısıtlaması olduğunu ancak insanların da psikolojilerinin de düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Çelik; "Bu virüs insandan insana bulaşıyor. Bir kişide varsa diğerine geçiyor. Sıtmada gördüğümüz gibi sivrisinek aracılığı ile bulaşmıyor. Dolayısıyla yapmamız gereken en basit şey, enfeksiyon zincirini kırabilmek için iki insanın bir araya gelmesini önlemeye çalışmak. Başka insanların sokakta, kapalı alanlarda veya herhangi bir yerde bir araya gelmesini engellememiz gerekiyor bulaşı engellemeniz için. Dolayısıyla yapılacak en iyi şey, insanların evlerinde kalması. Enfeksiyon zinciri vektör dediğimiz başka bir taşıyıcıya sahip değil. Direk bir insandan diğer insana bulaşıyor. Bunu engellemenin en iyi yolu sokağa çıkmayı kısıtlamaktır. En güzeli insanların sokağa tamamen çıkmamasıdır. Ama bu insanların yaşamı ile bağdaşmayacak kadar zor bir durumdur. Şimdi kendimizi düşünecek olursak evde hapis hayatı yaşıyorsunuz. Tüm insanları buna mahkum ettiğimiz zaman, size su getirecek kimse olmayacak, ekmeğinizi kim alacak, yemeğinizi kim alacak ve nasıl çalışıp nasıl geçineceksiniz? Bunların hepsinin göz önünde bulunması lazım. Bu insanların hepsini bir yere kapatalım, ama bunların sadece bir vücuttan oluşmadığını bir ruhunun, bir psikolojisinin olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Ve şuanda bizimde gördüğümüz en önemli şey, psikolojilerinin çok bozulmaya başladığı. Bununda nedeni sürekli bu korku pompalanmasıdır zaten. İnsanlarda benim koronafobi dediğim bu korku sendromunun oluşmuş olması. Dolayısıyla yasaklamak mümkün ama öbür taraftan insanların psikolojisini düşünmek gerekiyor. Çünkü bu salgın bittiğinde geriye ne kalacak bize onu hesaplamak lazım" ifadelerini kullandı.
"1-2 haftaya pik, Haziran’da da bitmesini bekliyoruz"
Hastalığın ne zaman pik yapacağını sorulması üzerine Prof. Dr. Çelik, "Daha öncede belirttiğim üzere Haziran gibi düşünüyoruz. Bunun bilimsel kanıtı yok, öngörümüz bu şekilde. Haziran gibi bitmesini ön görüyorum. Pik yaptık mı Türkiye’de? Henüz yapmadık. Pik yapmak için henüz 1-2 hafta olduğu kanısındayım. Umarım insanlarımız önlemlere uyarlar. Bu süreci yayvan bir şekilde geçirmiş oluruz. Hem hastalık iş gücümüz artmamış olur" şeklinde konuştu.
"Takıntılı hale getirmeyin, giysilerden, ayakkabılardan bulaştığına dair kanıt yok"
Bilim Kurulu Üyesi Çelik, giysilerden ve ayakkabılardan virüsün bulaştığına dair bir kanıtın bulunmadığını, dolayısıyla tedirgin olunmasına gerek olmadığını söyleyerek, "Bakın bununla alakalı yapılmış çalışmalar var. Çelik yüzeylerde, ahşap yüzeylerde 5 güne kadar yaşayacağını öngörülen şeyler var. Burada önemli olan şudur, virüs bulaşıcı ve hastalık yapıcı bir etkiye sahip midir? Öyle değildir, bu virüs yüzeylere bulaştıkça bunun miktarı azalır. Hastalık yapıcı mikrobun miktarı azalmış olur. Eğer 100 tane mikrop insanda hastalık oluşturacaksa bu 5 günlük süre içerisinde bu giderek azalır 5’e 2’ye, 1’e düşer belki. Siz onu saptayabilirsiniz çok moleküler yöntemler ile ancak, bu hastalık oluşturmaz. Dolayısıyla yiyeceklerden içeceklerden tabi ki normal temizliğimizi her zaman yapacağız. Ancak öbür türlü takıntılı bir şekle getirmenin bir anlamı yok, oradan bulaşmaz. Giysilerden bulaştığına dair bir kanıt yok, ayakkabılardan bulaştığına dair bir kanıt yok. Virüsün burada bulunması ayrı bir şey bulaşıp hastalık yapması ayrı bir şeydir. İnsanlarımızın bu konuda tedirgin olmasına hiç bir sebep yok" dedi.
"Tedavi görüp iyileşen hasta ’tekrar hasta olmayacağım’ diyebilir"
Korona virüs tedavisi görerek hastalığı atlatan insanların tekrar hasta olmasının olası gözükmediğini aktaran Prof. Dr. Çelik; "Ben bu durumda olan hastaların ilerde daha çok viral yükün arttığın gördüğümüz tam iyileşmeyen dediğimiz hastalar var. İyileşen kişi, hekimce karar verilmiş, kişisel negatifliği iki kere göstermiş hastaların tekrardan alma şansı yok gibi gözüküyor. Ama bununla alakalı daha ileri gözlemlere ihtiyacımız var. İyileştiyse o kişide artık meydana gelmiştir, o kişinin tekrar hasta olması olası gözükmemektedir. Ancak bu kişilerin antikor düzeyinin ne olduğu konusunda kesin bir fikrimiz yok. Ama pratik olarak hastalar şunu düşünsünler ’ben bu hastalığı atlattım bir daha hasta olmayacağım’ demeleri çok çok mantıklı ve doğru geliyor" diye konuştu.
Kullanılan maskelerin açık alan yerine tıbbi atıklara atılmasını da ifade eden Çelik, "Ortamdaki maskeden bulaşma riski var mı? Bunu demek çok zor ama bu ahlaki olarak ve çevre temizliği açısından doğru değil. Onların dışarı atılmaması gerekiyor. Bunların yoğun virüs temasını maruz kaldığını görürsek tıbbi atıklara atılmasında fayda var. Bulaştan çok bunu çevreyi kirletmemek adına gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"Ramazan Bayramı’nda çok dikkatli davranın"
Şu anda olduğu gibi Ramazan Bayramı’nda da gerekli tedbirlere uyulması, bayramlaşma programlarında dikkatli olunması gerektiğini belirten Çelik; "Salgının bitmeyeceğini öngörürsek bunu yapmamak lazımdır. Şimdi ne yapıyorsak o zamanda aynısını yapmak gerekiyor. Bu tür bir bayram tebliğinde bulunmak akıllıca gözükmüyor. Çok dikkatli ve temkinli davranmak gerekiyor. Sosyal mesafe kuralına uymak gerekiyor. Şu aşamada bayramda bu virüs biter mi? Zor bir tarih, 23 Mayıs gibi denk gelecek. Bulaşıcılık açısından risk taşır. Temkinli olmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Kayseri’de iyileşen vakaların çok fazla olduğunu Şehir Hastanesi olarak kaldırmayacakları bir yükün bulunmadığını da sözlerine ekleyen Bilim Kurulu Üyesi ve Hastane Başhekimi Prof. Dr. İlhami Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Sayı vermem doğru olmaz. İyileşen vakalarımız çok çok fazla. Vefat eden hastalarımız da var maalesef. Kıyasladığımız zaman iyileşen hastalarımız çok çok fazla. Bizim amacımız tüm hastalarımızı kurtarmak. Çok yüksek rakamlarımız yok Allah’a şükür. Elimizden geleni yapıyoruz. Kaldırmayacağımız bir yük yok ortada. Umarız böyle devam eder. Eğer insanlarımız sosyal izolasyona devam ederlerse, evlerinde kalmaya devam ederlerse çok daha rahat ve kolay atlatmış oluruz. Bu durum tamamen vatandaşlarımıza bağlı. Önlemlere uyarlarsa çok rahat bir süreç yürütebiliriz. Ancak uyulmazsa daha sıkıntılı süreçler yaşanması mümkün olabilir."
(Özel) Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik: "Rakamlar ümit verici"
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. İlhami Çelik; vaka sayılarının düşük seviyede olduğunu ve bunun ümit verdiğini söyledi. Bunda en büyük etkeninin sokağa çıkma kısıtlaması olarak gördüklerini belirten Çelik, 1-2 haftada hastalığın pik yapmasını Haziran’da ise normal hayata dönülebileceğini düşündüklerini kaydetti. Çelik ayrıca insanların psikolojilerinin bozulmaya başladığını da dile getirerek; "Takıntılı bir şekle getirmenin anlamı yok. Giysilerden, ayakkabılardan bulaştığına dair bir kanıt yok" dedi.