Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, ’Camilerin kapısına kilit vurmak, sizin laiklikten anladığınız bu’’ söyleminin ardından CHP, Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu. Tekin, ’’Sizin anladığınız laiklik şu, 1940’lı yılları hatırlayın. Camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak’’ açıklamasında bulunmuştu.
’’İslamiyet’te vakıf malı almak haramdır’’
Elazığ’da açılan 5’inci Kitap Fuarında söyleyişe katılmak üzere kente gelen gazeteci, tarihçi, yazar Dr. Ahmet Anapalı, tek parti döneminde camilerin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anapalı, ’’1927 yılında Tuğra ve Kitabeleri Kazıma Kanunu çıktı. Yani tuğralar ve kitabeler 500 yıllık bir tarihi eserin kapısında olsa bile tarihi eser olup olmadığına bakmaksızın kazınma, yani tarihi esere zarar verme kanunu çıktı. Ardından dediler ki 500 metrekare alan içerisinde 2 cami olamaz. Bunların arasındaki en eski cami sabit kalır, yeni cami ise ihale usulü ile satılır denildi. Bu bir kanundur. Ardından en eski camiler çıktı ortaya. 21 adet Roma İmparatorluğundan kalma, kilise varken etrafındaki Osmanlı camilerinin şansı var mıydı, tabii ki yoktu. 21 caminin etrafında ne kadar cami varsa tarihi Yarım Ada ve Sur içinde hepsi ihaleyle satıldı. Bunlar bazen Mişon efendiye bazen Simon efendiye bazen ise Ermeni ve Rumlara verildi. Neden müslümanlar almadı çünkü İslam’da vakıf malı almak haramdır’’ diye konuştu.
Camiler meyhane olarak kullanılmış
Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı ve İstanbul’daki çarşıların satıldığına değinen Anapalı, ’’Bunlar Ayasofya’nın vakıflarıydı. Müslümanlar bunları almadı çünkü İslam’a göre vakıf malı almak haramdır. Vakıf malını vakıf kültürünün dışında kullanmak yoktur. Alanların hepsi gayrimüslimlerdi. Peki ne olarak kullanacaklardı, bunun karşılığı yok. Canın ne istiyorsa, örnek olarak kullanabilirlerdi. Vefa’da vefa bozacısının yanında Tahir Ağa Cami var, Menderes dönemine kadar nalbant dükkanı, Şehzade Paşa Caminin yanında 3 tane yılanın birbirini sarması ile oluşan bir burmalı minare cami var, orası ise marangozhanedir. Nalbant dükkanları ve marangozhaneler genel anlamda insaflıydı zira ahır olarak kullanılan camiler vardı. Örnek olarak Şereflikoçhisar bölgesinde 1936 tarihinde cami hiç ahır olur mu, başlığında bir gazete bunu haber yapmıştı. Bu noktada tek parti döneminde camiler, cami olmanın dışında pek çok şeyde kullanıldı. Mesela Marmara’nın çıkışında Sirkeci’de sol tarafta Merzifonlu Paşa Camisi meyhane oldu Turgut Özal dönemine kadar. Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nin arka tarafında Merzifonlu Paşa Camisi de Zarifi meyhanesi oldu. Bugün halen meyhane olarak hizmet vermektedir" şeklinde konuştu.
Gazeteci, tarihçi, yazar Dr. Anapalı: ’’Camiler, nalbant dükkanı, marangozhane, ahır, meyhane olarak kullanıldı’’
Tarihçi, yazar Dr. Ahmet Anapalı, ’’Tek parti döneminde camiler nalbant dükkanı, marangozhane, ahır, meyhane olarak kullanıldı’’ dedi.