İHA -
Diyarbakır’da, aralarında Memur-Sen, Mustazaf-Der, Peygamber Sevdalıları Platformu ve Özgür-Der’in de bulunduğu sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri tarafından, Halep’te 41 kişinin hayatını kaybettiği hava bombardımanına ilişkin basın açıklaması yapıldı.
Cuma namazı çıkışında, tarihi Ulucami önünde bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarının üye ve temsilcileri, sık sık ABD, Rusya ve AB aleyhine slogan attı.
Sivil toplum temsilcileri adına açıklama yapan Cemil Cahit Ünsal, Suriye’de devam eden insanlık trajedisinin daha da ileri taşınmak istendiğini ifade ederek, “Sivil halkı muhasara altına alarak Halep’in geçiş koridorlarını kapatan bu insanlık düşmanı zalimler, uluslararası savaş hukukunu hiçe sayarak insani yardımların ulaşmasını engelleyecek kadar acımasız olduklarını bir kez daha gösterdiler. Bugün bütün dünyanın gözü önünde yardım konvoyunu bombalayan ve 41 sivili katleden bu zalimlere hiç kimse dur diyememektedir. Bu utanç verici durumu şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz” dedi.
“Yüzbinlerce insan katledildi”
Altı yıldır Suriye halkının üzerine bomba yağdırıldığını ve yüzbinlerce insanın katledildiğini anlatan Ünsal, “Bütün bu olup bitenler karşısında Birleşmiş Milletler (BM) denen kukla kuruluşun büründüğü sessizliği ve zalimlerden yana takındığı tavrı bütün dünya görmüştür. Keza Müslümanlar da artık bilmelidir ki demokrasi ve insan hakları söylemleri, söz konusu İslam coğrafyasıysa tam tersine işgal, zulüm ve katliamların bahanesi haline gelerek sömürgecilerin politik müdahale aracı olmaktadır. Bundan dolayı ABD, Rusya ve Avrupa Birliği’nin derdinin demokrasi ya da insan hakları olmadığını herkesin bilmesi lazımdır” diye konuştu.
“Hakikat ortaya çıkmaktadır”
Suriye’yi yakan ateşin yarın bütün İslam alemini yakmaya başlayacağını ve yine sessiz kalınacağını ifade eden Ünsal, şunları kaydetti:
“Bundan dolayı bugün Halep için sesimizi yükseltme zamanı ve kardeşlerimize sahip çıkma günüdür diyoruz. ABD, Rusya ve AB İslam toplumlarının kendi iradeleriyle kendilerini yönetmesini hazmetmediğini her seferinde uyguladıkları politikalarla teyit etmektedirler. Bu ikiyüzlü tavırlarını 15 Temmuz darbe girişiminde de net olarak görmekteyiz. Hain darbeye öncülük eden yerli işbirlikçileri için ‘müttefiklerimiz tutuklanıyor ve bu endişeli bir durumdur’ diyecek kadar pişkin olan bu ahlaksız müstebitler insanlık adına utanç verici olan bu tutumlarını artık gizleme gereği bile duymuyorlar. Ve görmekteyiz ki maskeler bir bir düşmekte ve hakikat ortaya çıkmaktadır. Artık Batının tutunacak hiçbir dalı yoktur. Sömürge politikaları her geçen gün iflasa doğru gitmekte ve bu durum emperyalist güçleri paniğe sevk etmektedir. Sahih ve politik hesaplardan arınmış siyasal bir birlikteliğin oluşması için samimiyetle çalışmak hepimizin üzerine vazifedir.”
