AA -
Bingöl'deki temaslarını sürdüren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bingöl Üniversitesi 2021-2022 Akademik Yıl Açılış Töreni'ne katıldı.
Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi'nde düzenlenen törende konuşan Erbaş, bugün 33. il buluşmasını Bingöl'de gerçekleştirdiklerini belirterek, akademisyenler ve öğrencilerle buluşmuş olmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
İslam medeniyetinin bir ilim, irfan, bilgi ve hikmet medeniyeti olduğuna işaret eden Erbaş, Kur'an-ı Kerim'de,
tabiatı araştırmaya, evreni tefekküre yönelten ve yaradılışa dikkat çeken pek çok ayeti kerime bulunduğunu aktardı.
Erbaş, tefekküre, akletmeye düşünmeye bu medeniyetin çocuklarının çok önem vermesi gerektiğine dikkati çekerek, Kur'an-ı Kerim'in bunu özellikle istediğini bildirdi.
"Bu medeniyetin mensuplarının elinden kitap ve kalem düşmeyecek"
"Vahyin ilk asrından itibaren büyük bir ilmi inkişaf gerçekleştiren İslam toplumu, 7. yüzyıldan Rönesans'a kadar yaklaşık 7 asırlık bir zaman zarfında, bilimin bütün alanlarında insanlığın ufkunu aydınlatmış; teorik ve pratik boyutta ilmin öncüsü olmuştur. İnsanlık tarihinin ilim ve hikmet açısından en görkemli dönemi olan İslam medeniyetini anlamak oldukça önemli bir husustur. 7 kıtada İslam medeniyetinin çok güçlü izleri vardır." ifadelerini kullanan Erbaş, beşikten mezara kadar bütün Müslümanlara ilmin farz olduğunu vurguladı.
İlk inen ayetlerde okumaktan, yazmaktan, kalemden, öğrenmekten, öğretmekten bahsedildiğini, ikinci indirilen sureye de "Kalem Suresi" isminin verildiğini belirten Erbaş, "Buradan alacağımız mesaj bu medeniyetin mensuplarının elinden kitap ve kalem düşmeyecek. Gençlerimizde kitap, kalem, okumak, öğrenmek olduğu müddetçe biz hep yükseleceğiz." diye konuştu.
Son iki asırdır dünyada her alanda köklü değişikliklerin yaşandığının herkesin malumu olduğunu anlatan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün küresel olarak yaşanan birçok sorun ve krizin temelinde, Batı merkezli gelişen bilim anlayışının insana, evrene ve hayata bakıştaki bencillik ve insanın Allah ile ilişkisi bağlamında oluşturduğu marazi ve paradoksal yaklaşım vardır. Özellikle, Allah, varlık, alem ve bilgi arasındaki vazgeçilemez bağ kopartılınca insanlık derin bir anlam ve vahim bir ahlak krizine düçar olmuştur. Söz konusu bütünlük dağılınca akıl-vahiy, din-bilim arasındaki denge de bozulmuştur. Din adına aklı öteleyenler de akılcılık adına inancı öteleyenler de hakikate aynı şekilde zarar vermişlerdir. İslam ilim geleneğinde vahiy ve akıl, hüküm ve hikmet, ahlak ve irfan birbirinden ayrılmamıştır. Hikmet, ortak aklın ve insanlık birikiminin neticesi ve özüdür. Kim isterse bilgiyi, hikmeti, irfanı Allah ona verir buyuruyor Rabb'imiz. Son iki asra yakından baktığımızda, bilim, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen bireysel ve toplumsal anlamda tarihin en büyük krizlerinin yaşandığını görmekteyiz. Bilimsel, teknik ve sosyal alanda yaşanan gelişmelerin insanlığı neden daha güzel bir hayata taşımadığı sorusu oldukça önemli ve üzerinde düşünmeye değer bir mevzudur. İçinde yaşadığımız bilgi çağında bilgiye ulaşmak oldukça kolaylaşmakla beraber, doğru bilgiye ulaşmak alabildiğine zorlaşmaktadır. Enformasyon çağında bilginin ve hakikatin alabildiğine manipülasyona maruz kaldığına şahit oluyoruz."
"Her millet ancak kendi medeniyet değerleri ile yükselebilir"
Yanlış bilginin doğru bilginin önüne geçtiğini, yanlış bilginin adeta doğru bilginin üzerini kapattığını dile getiren Erbaş, bilgiye ulaşma vasıtaları araştırılmadan, incelenmeden kullanılırsa yanlış bilginin gençleri, insanları adeta doğru bilgiden uzaklaştırdığını bildirdi.
Erbaş, herkesin doğru bilgiyi mutlaka başkalarıyla paylaşıp, yanlış bilginin yayılmasına engel olması gerektiğini aktardı.
Her millet ancak kendi medeniyet değerleri ile yükselebilir. Elbette insanlığın evrensel değerlerini sahiplenme ve insanlığın ortak birikiminden istifade etme önemlidir. Başkalarının ulaştığı sonuç ve bu sonuca götüren metottan istifade etme ve öğrenme ameliyesi de önemlidir. Ancak salt taklitçi bir anlayışla ilerlemek asla mümkün değildir." diyen Erbaş, her bireyin veya toplumun kendisine özgün ve kendi kimliğini yansıtan bir yol izlemesi gerektiği vurgusunu yaptı.
Erbaş, "Bu göz ardı edildiğinde insanı bekleyen en büyük tuzak kendisine yabancılaşmasıdır.
Yabancılaşma neslimizi, milletimizi tehdit eden en büyük tehlikelerden birisi. Buna karşı mutlaka teyakkuz halinde ve uyanık olmamız gerekiyor. Kendi köklerinden ve özgün değerlerinden uzak kalan insan, çevresinin onu tanımlamasının esiri olacak ve o çevrenin bir nesnesi haline gelecektir." şeklinde konuştu.
"İlmi insanlığın huzuru için kullanmak lazım"
Bilginin ahlakla irtibatı yok sayılamayacağı gibi sorumluluk ile ilişkisinin de görmezden gelinemeyeceğini anlatan Erbaş, şunları kaydetti: "Eğer silahları masum insanları öldürmek için üretiyorsanız bu faydasız ilimdir. Terör örgütlerini desteklemek için eğer silah üretiyorsanız insanlığı yok etmek peşinde sayılırsınız, o faydasız ilimdir. İlmi insanlığın ortadan kaldırılması için değil insanlığın huzuru için kullanmak lazım. Yaşadığımız çağı doğru anlayabilmek için doğru okumalar yapmamız gerekiyor. Özellikle eleştirel düşünce, bilimsel ilerlemenin ve kalkınmanın önemli bir motivasyonudur. Ayrıca günümüzün en büyük sorunlarından olan radikalizmin de tahammül edemediği hususlardan biri sorgulayan insan modelidir. Düşünen, sorgulayan, eleştiren insan modeli. Eleştirel düşünmeden kaçan birey ve toplumlar kendilerini tekrar etme sürecine girerek bir kısır döngüye hapsolurlar."
Erbaş, İslam'ın kişinin kendisiyle, Rabb'iyle, toplumla, çevreyle ve bütün varlık alemiyle ilişkisini en ideal düzeyde belirleyen ilkeleri açıklayarak onun dünya ve ahiret huzurunu temin eden ilahi bir nizam olduğunu bildirerek, İslam dininin bütün insanlar için can, mal, akıl, nesil ve din özgürlüğünü temin eden barış ve merhamet dini olduğunu söyledi.
"Kur'an-ı Kerim çevre ve toplumla ilişkilerde şefkat ve merhameti emretmekte"
"Allah'ın son ve evrensel mesajı Kur'an-ı Kerim; dünyada huzur ve barışın en büyük teminatı olarak adaleti, temel hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığını, çevre ve toplumla ilişkilerde şefkat ve merhameti emretmektedir. Bu ilkeleri rehber edinen Müslümanlar, dünyadaki herkesin onurlu, özgür ve insanca bir hayat yaşama hakkını savunmayı ve bu uğurda çalışmayı, inançlarının bir gereği ve sorumluluk olarak görmektedirler. Dolayısıyla bizlere düşen öncelikli görev ve sorumluluk, İslam'ın hak ve adalet anlayışını, Hz. Peygamber'in çağlar üstü örnekliğini ve üstün ahlaki vasıflarını insanlık ailesinin her bir ferdine güzel bir dille, hikmetli bir üslupla sunmak için var gücümüzle çalışmaktır." ifadelerini kullanan Erbaş, aynı zamanda insanlığa düşen görevin bilişim çağının araçlarını doğru şekilde kullanarak hakikate kasteden küresel projelerle mücadele etmek olduğunu aktardı.
Bu gaye ile Diyanet İşleri Başkanlığının pek çok faaliyet yaptığını, başta din hizmetleri ve eğitim faaliyetleri olmak üzere yurt içinde 150 bine yakın, yurt dışında 2 bin 500 civarında hoca ile doğru dini bilgi ile toplumları aydınlatma konusunda ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini anlattı.
Erbaş, İslam'ın ilke ve değerlerinin gençlere ve tüm insanlığa en güzel şekilde, doğru bir yöntem ve uygun bir üslup ile ulaştırılması için çalıştıklarını söyledi.
Gençlere seslenen Prof. Dr. Erbaş, şöyle konuştu: "Bilginin, insanlığın huzuruna vesile olması için ahlak, hikmet ve hukuk ile ilişkisi hayati öneme sahip. Değer olarak görülmeyen, hikmetle yoğrulmayan, uygulanarak güzel ahlaka dönüşmeyen bilgi, hayata huzur getirmeyecektir. Dolayısıyla, karşımızdaki en zorlu düşmanımız cehalettir. Bu düşmanı alt etmenin biricik yolu da hayatımızın her alanına bilgiyi ikame etmekten geçmektedir. Zira bilgiyle yüceldikçe; imanımız sahih bilgiyle beslendikçe yüreklerimiz de birleşecek, özgüvenimiz ve imkanlarımız da artacaktır. İnanıyorum ki, siz kardeşlerimizin gayretleri ilim, adalet, hikmet ve marifet ile daha iyi bir geleceğin inşasına önemli katkılar sunacaktır. İnancı olmayanın geleceği yoktur. İnancınızı sahih bilgiler üzerine bina etmelisiniz. Bunun için doğru kaynaklardan ve devamlı okumalıyız. İdealiniz sadece kendinizle ilgili olmasın. Milletinize ve insanlığa hizmet etmeyi de idealinize dahil ediniz. Bütün imkanlarınızla bildiğiniz ve yaşadığınız güzelliklerin hayata taşınması için gayret edin. İyiliklerin çoğalması ve kötülüklerin azalması için elinizden geleni ve üzerinize düşeni en iyi şekilde yapın.
Erbaş, tüm gençlere başarı dileyerek, yeni akademik yılın hayırlar getirmesini temenni etti.
Bingöl Valisi Kadir Ekinci de üniversitelerin, akıl ve bilim rehberliğinde bilgi üreten merkezler olduğunu belirterek, "Üniversiteler, eşyanın tabiatını kavramada zihnimize boyut kazandıran, toplumun önünde yürüyen, yenilikçi yaklaşımlarla toplumsal sorunlara çözümler üreten, yolumuzu aydınlatan bilgi santralleridir." ifadesini kullandı.
Bilim evreninde her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığını ve teknolojinin hızla ilerlediğini dile getiren Ekinci, şunları kaydetti: "Bingöl üniversitemiz de kurulduğu 2007 yılından bu yana ilin farklı alanlarda gelişimi, değişimi ve ilerlemesi açısından önemli görevler üstlenen, büyük katkılar sağlayan bir değerimizdir. Kısa süre içindeki üstün performansı, başarıyla uyguladığı projeleri ve ilimizdeki kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile uyum içinde yürüttüğü kaliteli çalışmaları ile şehrimizin sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ilerleyişine katkı sağladığını memnuniyetle ifade etmek isterim."
Rektör Prof. Dr. İbrahim Çapak da yüz yüze eğitimin başlamasıyla üniversitelerde canlanma olduğunu ifade ederek, öğrenci ve akademisyen sayısıyla üniversitelerinin devasa yapıya kavuştuğunu belirtti.
Prof. Dr. Erbaş, törenin ardından Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak ile görüştü.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: İlmi, insanlığın huzuru için kullanmak lazım
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 'İlmi insanlığın ortadan kaldırılması için değil insanlığın huzuru için kullanmak lazım.' dedi.
Yorum Yazın