Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Azerbaycan ziyaretinin 3. gününde Azerbaycan ve Türk şehitliklerini ziyaret etti. Erbaş, Azerbaycan Şehitler Hıyabanı ve Türk Şehitliği’ne karanfil bıraktı.
Türk şehitliği hatıra defterini imzaladıktan sonra konuşma yapan Ali Erbaş, “Azerbaycan’ın kurtuluşu için savaşırken şehit olan dedelerimizin manevi huzurlarında dua etmek için buradayız. Onların diri olduğuna ve bizim kendilerini ziyaretimizin farkında olduklarına inanarak dualarımızı yapıyoruz. Cenab-ı Hak, milletimizi ve Azerbaycan’ı her türlü düşman işgalinden ve hainlerin hıyanetinden muhafaza eylesin. Dedelerimizin, buradaki şehitlerimizin ruhları şad olsun. Biz torunlarına da şehitlik ve gazilik gibi yüce rütbelerin anlamını idrak ederek yaşamayı nasip eylesin. Rabbim dualarınızı makbul eylesin” diye konuştu.
Konuşmadan sonra Bakü Türk Şehitliği’nde şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavirliğini de ziyaret eden Erbaş, Din Hizmetleri Müşaviri Zeki Yavuzyılmaz’ı göreve başlamasından dolayı tebrik etti.
Erbaş, Azerbaycan’da Mevlid-i Nebi Programı’na katıldı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ejderbey Camisi’nde öğle namazını kıldıktan sonra camide düzenlenen Mevlid-i Nebi Programı’na katıldı. Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, Azerbaycan Dini Kurumlardan Sorumlu Devlet Komitesi Başkan Yardımcısı Gündüz İsmayılov ve çok sayıda kişinin katıldığı programda, Türkiye’den davet edilen hafızlar Yunus Balcıoğlu, Metin Çakar ve Ferruh Muştuer, Kur’an-ı Kerim, ilahi ve kasideler okudu.
Programın hayırlı ve bereketli olmasını dileyen Erbaş, “Tarih boyunca Müslümanlar, Peygamberimizin dünyayı teşriflerini çeşitli etkinliklerle ihya etmişlerdir. Bu vesileyle aranızda bulunmaktan dolayı Cenab-ı Allah’a ayrıca hamd ediyorum. Programımızın hayırlı ve bereketli olmasını umuyorum. Allah’ın Resûlü en güzel örnektir. Gençlerimizi, çocuklarımızı onun ahlakını onlara öğreterek yetiştirmemiz gerekiyor. Onlara bırakacağımız en büyük miras ahlaklı bir nesil. Yüce dinimiz İslam; ailede adaletin, ihsanın, fedakarlığın, sorumluluk bilincinin, istişarenin, karşılıklı yardımlaşma ve anlayışın hakim kılınmasını, eşlerin birbirine güven duymasını ve bağlılık göstermesini, sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntıların paylaşılmasını istemektedir. Güçlü toplum, güçlü aile bağları ile kurulur. Huzurlu toplum, ancak aile huzuruyla başlar. Peygamber Efendimiz tüm aile fertlerine daima merhametle, adaletle, iyilikle, güzellikle davranmış bütün ilişkilerinde insan onuruna saygıyı esas almıştır. Peygamber Efendimiz, sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızdır buyuruyor” dedi.
Müminlerin kardeş olduklarını vurgulayan Erbaş, “Peygamber Efendimiz, Müslümanları bir bedenin organlarına benzeterek bir müminin acısını ve derdini bütün müminlerin hissetmesi gerektiğini hatırlatıyor. Bakü’de bir mümin kardeşimizin başına bir acı geldiği zaman benim yüreğimin sızlaması gerekiyor. Benim başıma bir şey geldiği zaman Bakü’de yaşayan sizlerin yüreğinin sızlaması gerekiyor. İşte kardeşlik bu. Müslümanların, Endülüs’ten Orta Asya’ya kurdukları ve insanlığa asırlarca adalet, merhamet ve iyilik götürdükleri medeniyetler hepimizin ortak tarihidir. Bizler bu topraklarda bütün etnik, mezhebi ve meşrebi farklılıklarımızla birlikte Müslümanlar olarak bir bedenin azaları gibiyiz. İslam ümmeti olarak aynı tarihin, aynı hüznün ve sevincin mensuplarıyız. Mezhebimiz ne olursa olsun, hepimiz Müslümanız, esas odur. Diğerleri bizim zenginliklerimiz. Hepsi bizim için önemli, hepsi bizim için değerli. Önemli olan vahdeti sağlayabilmemiz. İslam ümmeti olarak aynı tarihin, aynı hüznün ve sevincin mensuplarıyız. Bütün insanlığın huzuru ortak hedefimizdir. Sadece Müslümanlar değil, dünyada herkes huzurlu olsun. İslam’ın ana amacı budur zaten. İslam barış demektir. Bütün dünya barış içerisinde yaşasın. Kimse mazlum olmasın, kimse zulme uğramasın” diye konuştu.
Müslümanların asıl düşmanının cehalet, nefret dili ve şiddet olduğuna dikkati çeken Erbaş, “Kerbela ortak acımızdır. Halep, Şam, Gazze, Yemen ortak acımızdır. Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın ciğerparelerinden biri olan Hz. Hüseyin siyasi ihtiraslar uğruna hunharca, insafsızca şehit edilmesi bütün müminleri derinden yaralamış, kalplerimizi incitmiştir. O günden bugüne bölgesi, kültürü, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun bütün Müslümanları derin acılara gark etmiş, gözlerimizi yaşartmış, ciğerlerimizi dağlamış ve gönüllerimizi kanatmıştır" ifadelerini kullandı.
Erbaş sözlerini, “Son yüzyılda yaşanan acılar hepimizin acısıdır. Bundan 75 yıl önce 14 Kasım 1944 yılında bu topraklarda Ahıska Türklerinin yaşadığı dram da bizim ortak acımızdır. 20 Ocak 1990 yılında bu şehirde kadın, çocuk, ihtiyar demeden katledilen yüzlerce insan, yüzlerce kardeşimiz bizim ortak acımızdır. Karabağ’da yaşanan acılar bizim ortak acımızdır. Nitekim bundan bir asır önce ortak geleceğimiz için Çanakkale’de ecdadımız omuz omuza mücadele etmiş ve yan yana şehit olmuştur. Aynı şekilde bu toprakları müdafaa etmek için Kafkas İslam Ordusu’nda kardeşlerimiz aynı safta savaşmış ve şehit olmuştur. Daha pek çok örnek verebileceğimiz tarih de gösteriyor ki, biz kopmaz bağlarla, sarsılmaz duygularla birbirimize bağlıyız. Şimdi daha iyi bir geleceği beraber inşa edeceğiz. Yeniden bütün insanlığa huzur getirecek bir medeniyeti beraber kuracağız. Bunun için en büyük imkanımız imanımızdır. En büyük rehberimiz Peygamber Efendimizdir. En büyük gücümüz kardeşliğimizdir” diye tamamladı.
Erbaş programdan sonra vatandaşlarla görüşerek Mevlid-i Nebi haftasını tebrik etti.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Bakü’de Azerbaycan ve Türk şehitliklerini ziyaret etti
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de şehitlikleri ziyaret etti, Mevlid-i Nebi Programı’na katıldı