AA -
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Yeni yüzyıla girerken ki yeni anayasa milletimizin layık olduğu durum. Herkesin düşüncesi, eleştirisi olur, onu söyler ama ortada yeni anayasaya ihtiyaç olarak durmaktadır” dedi.
2022 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2020 Kesin Hesap görüşmeleri Adalet Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri ile devam etti. Gül, milletvekillerinin soruların cevapladı. Gül, Covid-19 süresince cezaevinde hükümlülerin, personelin sağlığı düşünülerek Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tavsiyeleriyle düzenlemeler, uygulamalar yaptıklarını belirterek, “Tüm çalışmalarımızı bu çerçevede yaptık. Sağlık Bakanlığı Bilim Kuruluyla koordineli olarak pandemi döneminde kapatılan açık görüşleri yapabilir miyiz diye çalışmalarımızı yaptık. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun tavsiye kararıyla açık görüşler uzun bir aranın ardından 1 Aralık Çarşamba günü başlayacak” ifadelerini kullandı.
Gül, yargının bağımsızlığı vurgusu yaparak, “Yürütme mensubu olarak Bakandan dosyalarla ilgili savcının, mahkemenin vermesi gereken kararlara ‘Neden dava açmıyorsunuz’ sorularıyla muhatap olduk. Biz yürütmenin parçasıyız ve yürütme içinde kalmaya devam edeceğiz. Burada kimse Adalet Bakanı’na cübbe giydiremez. Hakimler, savcılar kendi kararlarını kendileri verecektir. Ben hiçbir davayla ilgili yorum yapamam” şeklinde konuştu.
Yeni Anayasa yapmanın önemine işaret eden Gül, “Yeni yüzyıla girerken ki yeni anayasa milletimizin layık olduğu durum. Herkesin düşüncesi, eleştirisi olur, onu söyler ama ortada yeni anayasaya ihtiyaç olarak durmaktadır. Bu anayasayı yapabilecek güce sahiptir bu Meclis“ dedi.
İstanbul Sözleşmesi feshedildikten sonra tedbir kararlarının azaldığı iddiasına yönelik olarak Gül, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshinden önce geçen 10 aylık dönemde 236 bin 882 dosyada 658 bin 232 tedbir kararı verilmiştir. Bu tedbir kararları 216 bin 763 kişiye yönelik tesis edilmiştir. Sözleşmenin feshinden sonra ise 4 ay gibi kısa süre içerisinde 141 bin 360 dosya açılmış, 430 bin 745 tedbir kararı verilmiştir. Bu tedbir kararları 140 bin 244 kişiye yöneliktir. Bu veriler dikkate alındığında bir önceki döneme göre yüzde 43 daha yüksek tedbir kararlarının verildiği, dolayısıyla sözleşme fes oldu tedbir kararları azaldı iddiasının da doğru olmadığı açıktır” diye konuştu.
