Esma Etirli -
Annesinin piyano çalması ve müzikle ilgilenmesi üzerine çocuk yaşlarda piyanoya ilgi duyan dünyaca ünlü piyanist İdil Biret'in yurt içinde ve dışında verdiği konserleri, büyük ilgi görüyor.
1
2
TBMM tarafından 1948 yılında çıkarılan özel kanunla sekiz yaşında Fransa'ya giden Biret, 15 yaşında Paris Konservatuarı'nda birincilikle mezun oldu.
İdil Biret, hiçbir piyano yarışmasına katılmamasına rağmen Boston Senfoni, Leningrad Filarmoni, Londra Senfoni, ve Dresden Flarmoni gibi dünyanın büyük orkestraları ile birlikte iki bine yakın konser verdi.
Van Cliburn, Kraliçe Elisabeth, Busoni ve Franz Liszt gibi ünlü piyano yarışmalarında jüri üyeliği yapan Türk piyanist Biret, Fransa, Polonya, İngiltere, İtalya, ABD ve Türkiye'de de ödül ve nişanlar aldı.
Süleymanpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen "Bisanthe 4. Oda Müziği Festivali" kapsamında Tekirdağ'a gelen dünyaca ünlü piyanist Biret, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzikle tanışma hikayesini ve piyano tutkusunu anlattı.
2
2
Müziğe annesinin piyanoya olan ilgisiyle başladığını aktaran Biret, "Annem de piyano çalıyordu. Çocukluğumda hep onu dinledim. Anneannem piyano çalıyor, akrabalarımız oda müziği yapıyorlardı. Çevremdeki herkes müzikle ilgiliydi. Hep müzik vardı etrafımda." ifadelerini kullandı.
Sahneye çıkarken sadece çalacağı eserleri düşündüğünü anlatan Biret, "Konsantremi, çalacağım parçaya göre sağlıyorum. Sanat benim için bir yaşam tarzı. Gençlerin müzikte başarılı olabilmeleri için daha fazla dinlemeleri ve çok çalışmaları lazım." diye konuştu.
"Oda müziği müzik formlarından en güzel en asil olanıdır"
Biret, sahneye çıktığı zaman seyircilere en hisli duyguları vermeye çalıştığını, bunun için de çalacağı parçadan başka hiçbir şey düşünmediğini vurguladı.
"Benim temennim her tarafta kaliteli müziğin insanlara gösterilmesi." diyen Biret, şunları söyledi:
"Mesela oda müziği sanat formlarından müzik formlarından en güzel, en asil olanıdır. Onun için bunu duyurmak ve tanıtmak çok önemli. Bir sanatçı için müziğin doğru yapılması, tınının istediğimiz gibi gelmesi önemlidir. Her eserin kendi şekli vardır. Sahneye çıkınca bunları düşünüyorum. Dinliyorsunuz ve kafanızda bir form oluşuyor. Bunu da seyirciye en iyi şekilde aksettirmek istiyorsunuz. Eğer aklınızda iki şey varsa sahneye çıktığınız bu iyi bir etkileme yapmaz."