"Finanse ettiğimiz 2.500 MW’lık projelerin tamamı kredilerini sorunsuz ödüyor" şeklinde konuşan Emre Hatem, "Demek ki finanse ettiğimiz rüzgar sektöründe işler iyi gidiyor. Bu durum bankaların bundan sonra da sektöre olumlu bakmaya devam edecekleri anlamına geliyor" dedi.
“YEKDEM Sonrası Döneme Genel Bakış” adıyla düzenlenen oturum, TÜREB Yönetim Kurulu Üyesi Tuna Güven’in moderatörlüğünde yapıldı. Garanti BBVA’dan Emre Hatem’in yanı sıra Elektrik Üreticileri Derneği EÜD Başkanı Cem Aşık, RES Group Kıdemli Finansal ve Ticaret Analisti Enes Tatbak ve DNV-GL Enerji Danışmanı Juan José Díaz Gonzalez’in konuşmacı olarak katıldığı oturum, rüzgar ağırlıklı olmak üzere önümüzdeki 5 yıl içerisinde YEKDEM uygulamasından peyderpey çıkacak olan santrallerin durumunu gündeme taşıdı.
"Finansmanda en sorunsuz sektör rüzgar sektörü"
YEKDEM uygulamasına giren yenilenebilir enerji projeleri sayesinde bugün enerjide ithalat maliyetimizin daha az, elektrik faturamızın da daha düşük olduğunu söyleyen Garanti BBVA Kurumsal Krediler ve Proje Finansmanı Yapılandırma Direktörü Emre Hatem, enerji sektöründe yaşanan yeniden yapılandırma sorunlarının arkasında arz-talep dengesine bağlı düşük fiyatların önemli bir faktör olduğunu, bunun temel nedeninin de petrol fiyatlarında özellikle 2015-2018 arasındaki beklenmedik ve çok hızlı düşüşler olduğunu vurguladı. Arz fazlası konusuna da değinen Hatem, “Biz bankalar olarak arz fazlasının olacağını öngördük ve temkinli davrandık çünkü bir dönem bize yağmur gibi proje yağıyordu. Bu nedenle seçici olduk. Bugün bazı projelerin yapılandırılması gerekiyorsa buradaki en büyük sorun bence arz talep dengesinden ziyade petrol fiyatlarındaki düşüştür” şeklinde konuştu. Hala sorunlu krediler olsa da büyük kısmının çözülüyor olduğunu belirten Hatem, “Yine de enerjide bir başarı hikayesi yarattık, burada şampiyon sektör de rüzgar sektörü. Finansmanda en sorunsuz sektör rüzgar sektörü. Demek ki finanse ettiğimiz rüzgar projelerinde işler iyi gidiyor. Bu durum bankaların bundan sonra da sektöre olumlu bakmaya devam edecekleri anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu. Bundan sonra büyük ölçekli ve sıfırdan bir doğal gaz ya da termik santral yatırımı olacağına çok ihtimal vermediklerini belirten Emre Hatem, önümüzdeki 6 yıl boyunca toplamda 15 bin MW’lık yenilenebilir enerji yatırımının devreye girmesini beklediklerini söyledi. Hatem, “Oranları tartışabiliriz ama biz ekonominin büyüyeceğine inanıyoruz. Bu yatırımlar yapılsa bile artan tüketimle birlikte en geç 2025 yılına kadar mevcut arz fazlası durumu ortadan kalkabilir” dedi.
Türkiye’nin 90 bin MW’a ulaşan kurulu gücü olduğuna dikkat çeken Elektrik Üreticileri Derneği EÜD Başkanı Cem Aşık, geçen yıla oranla elektrik tüketiminde yüzde 1,4’lük düşüş olduğuna dikkat çekti. Buna rağmen 2023’ten sonra bu arz fazlası marjın hızlı bir şekilde eriyeceğini ve beklemeyip şimdiden harekete geçmenin gerekli olduğunu söyleyen Aşık, sözlerine şöyle devam etti: “Özel sektörde 2020 sonuna kadar yetişecek santraller dışında çok ciddi bir proje yok ama sırf rüzgar tarafında bile küçümsenmeyecek ciddi rakamlar var, sadece 2 ila 3 bin MW rüzgarda devreye girecek görünüyor. Bunun dışında birkaç devlet projesi var, ayrıca bir nükleer projesi var toplam 4.800 MW olmak üzere. İkincisi yerli linyit sahalarını geliştirerek ihale etme düşüncesi var.”
"Rüzgarda önümüzdeki 10 yılda 10 bin MW’ı aşacak ciddi artış bekliyoruz"
Türkiye’de yenilenebilir enerjinin payının şu an toplam 44 bin MW seviyesinde olduğunu hatırlatan Cem Aşık, “Biz de rüzgarda ciddi bir artış olacağını bekliyoruz. Rüzgarda önümüzdeki 10 yılda en az 10 bin MW’ın, umarız 15 bin MW’ın girmesi söz konusu olabilir. YEKDEM’den çıkan rüzgar santrallerinin ne olacağına dair birkaç senaryomuz var” diyerek bu senaryolar hakkında da bilgi verdi. “Öncelikle rüzgar santrallerinin geliri bir anda 73 dolardan 45-47 dolar seviyelerine inecek” diyen Aşık, devletin, elektrik fiyatlarının oluşumundaki dinamiklerde taraflardan birisi olması ve sanayiyi enerji üzerinden sübvanse etme politikasından vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. “Sanayi tabi desteklenmeli ama bu destek doğrudan olmalı. Bu fiyatlar üzerindeki destek yakın zamanda elektrik üreticilerinin çok daha büyük bir kısmını ilgilendiriyor olacak. Ayrıca öngörülebilirlik eksikliği, döviz belirsizliği ve regülasyon belirsizliği gibi diğer ana başlıklarımız da var” şeklinde konuşan Aşık, YEKDEM sonrası dönem için de şunları söyledi: “YEKDEM ’den çıkacak santraller ve yeni yatırımcılar ne yapabilirler hakkında çeşitli senaryolar var. Birincisi kendi boyutuna göre kendi optimizasyonunu yapacak şirketler olacaktır ama gördüğümüz piyasada bu şirketlere hizmet vermek için kurulan ve gelişen şirketler var. Sabit fiyatla alım veya çıkan fiyat üzerinden bir anlaşmayla çalışmak mümkün olabilecek görünüyor. Yeni yatırım için de iki model var, bir YEKA modeli, örneğin açıklanan mini ya da maksi YEKA’lar, diğeri de YEKDEM .”