Amerika'dan Türkiye'ye gelen yüze yakın akademisyen ve finans dünyası temsilcisini de izlediği panelde, finansın uzmanları Türkiye ve dünya ekonomisini masaya yatırdı; İstanbul'un bir finans merkezi olma projesi konuşuldu.
Panel, Tufts Üniversitesi öğretim üyesi ve Ekonomist Prof. Amar Bhidé; Garanti Bankası CEO'su Ergun Özen, ING Bank CEO'su Pınar Abay, Bank Asya CEO'su Abdullah Çelik ve İMKB Başkanı İbrahim Turhan'ın katılımları ile; ING Bank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı John McCarthy moderatörlüğünde gerçekleşti.
Tufts Üniversitesi Fletcher School Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Amar Bhide, Türkiye'nin son yıllarda yaptığı büyümeye vurgu yaparak, özellikler son yıllarda küresel mali krizden etkilenmemesinin çok önemli olduğunu belirtti. İstanbul'un coğrafik, nüfus, potansiyel iş gücü ve sosyal bakımdan çok önemli bir kent olduğunu ifade eden Bhide; İstanbul gibi bir şehrin uluslararası alanda önemli bir finans merkezi olacağına inancının tam olduğunu belirtti. Prof. Bhide, "İstanbul, Türkiye'nin göstermiş olduğusiyasi istikrar ve güven veren Türkiye ekonomisi sayesinde dünyada önemli bir yere sahip finans merkezlerinden birisi olacaktır" dedi.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı İbrahim Turhan, İstanbul Finans Merkezi Projesi hakkında düşüncelerini aktardı. Turhan, "İstanbul finans merkezi projesi çok önemli bir proje olduğuna inanıyorum. Ben Borsa İstanbul'un projenin itici gücü olması gerektiğine inanıyorum. İstanbul'un bir finans merkezi olacağına inanıyorum. Kat edilmesi gereken bir yol var. Öncelikle genel olarak Türkiye'deki bankacılık varlıklarının yüzde 95'ini finans oluşturuyor. 2001'de sistemin yarısını kaybettik. Daha sonda2010 yılında Kuzey Atlantik krizi oldu. Bu kriz dünyayı çok etkiledi. Krizde Türkiye'deki bankalardan hiçbiri zarar görmedi. Türkiye'deki bazı bankalar ana ve yan kuruluşlar olarak ayrılıyor. Bazı durumlarda Türkiye'deki yan kuruluşun değeri ana kuruluştan değerli olabiliyor. Hala çok şirket değeri olan bankalar var" şeklinde konuştu.
"Bankacılığın iyi gidiyor olması finansal sektörün iyi durumda olduğu anlamına gelmez" diye Turhan, "Bir dengesizlik var. Biz bu sektörün daha dengeli olmasını tercih ederdik. Burada kıta Avrupa'sı geleneğini takip ediyor olmamız kötü. Ama ben Anglosakson geleneğini tercih ederdim. Makro ekonomik bir ortam 2000'li yılların ortalarına doğru pekiyi değildi. Ekonomik oyuncular bankacılığa ağırlık vermeyi tercih etti. 2002'deki kriz sonrasında bir karar verdik. İşlerin böyle devam etmeyeceğini anladık.Neredeyse her şeyi değiştirdik. Merkez bankası bağımsız hale geldi. BDDK kuruldu. En önemlisi siyasi partilerin davranışları da değişti" ifadelerini kullandı.
İlerleyen yıllarda İstanbul'un bir finans merkezi haline geleceğini inancını vurgulayan İMKB Başkanı şöyle konuştu: "İstanbul uluslar arası bir finans merkezi olacak. Piyasa değerinin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı yüzde 25. Benzer ülkelere kıyasla ortalamadan düşük. Bizim amacımı yüzde 80'e çıkartmak. Bunu yapabiliriz. Piyasa değerinin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranının 80 olmasının zorluğu yok. Likidite olarak ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla olarak bunu kaldırabilecek düzeydeyiz. Türkiye'deki IDhizmetleri çok gelişmiş durumda. İnsan kaynakları olarak Avrupa'ya öğrenci göndermede 2. Sıradayız. Bu öğrenciler artık geri dönüyor."
Kısa bir süre içerisinde Kore ile bir pazar bağlantı sistemi oluşturmaya karar verdiklerini dile getiren Turhan, "Makedonya, Dubai, Azerbaycan, Bosna hersek, mısır, Kırgızistan gibi ülkeler ile adımlar atılmış durumda. Piyasalar arası bağlantılar olmasa bile ortak endeksler oluşturulmasına çalışacağız. İstanbul İslami bankalar için bir merkez olmak için çok müsait durumda" açıklamasında bulundu.
Merkez Bankası'nda görev yaptığı yılarda Türkiye'deki bankacılık sektörünün 4 kat büyüyeceğini öngördüğünü vurgulayan Turhan, "2004 yılında Merkez Bankası'nda iken çeşitli konferanslarda ve panellerde Türkiye'deki bankacılık sektörü 10 yılda 4 kat büyüyecek diyordum. 2004 yılından buyana söylediğim 4 kat büyüme şuanda gerçekleşti. Türk bankalarına yatırım yapanlar çok para kazandı. Şuanda sermaye piyasaları için aynı şeyi söylüyorum. Önümüz açık. Bu yönde ilerlemeye kararlıyız. Desteğimiz ve olumlu birortam var. Bu fırsatı kaçırırsak yazık olur. Biz bu fırsatı kaçırmayacağız" dedi.
Garanti Bankası Genel Müdürlük binasında gerçekleşen panelde, Garanti Bankası CEO'su Ergun Özen, ekonomik refahın siyasi istikrar sayesinde çok önemli bir konuma geldiğini ifade ederek, şunları söyledi; "İstanbul'un finans merkezi olması için kalifiye çalışanları ve gelir yaratma potansiyeli var. Türkiye nüfusu en önemli güçlerimizden birisi. Vatandaşlarımızın yarısı 30 yaşın altında. Şu anda üniversite mezunu olan 2 milyon insan var. Türkiye dünyanın en büyük 16. Ekonomisi ve birkaç yıl içinde en büyük10 ülke arasında yer alması hedefleniyor. Finans sektöründeki tüm bu gelişmeler Türkiye'nin finans merkezi olması için ne kadar önemli konumda olduğunu göstermektedir. Türkiye'de iş yapmak mevcut finans merkezlerine göre daha avantajlı durumda. İstanbul diğer merkezleriyle karşılaştırıldığında personel, iş oramı, piyasaya ulaşmak açısında 61. sırada. Son 2 yılda 13 sıra yükseldi. İstanbul finans merkezi oluşturmak için devletin yapması gereken ödevleri var. İstanbul finans merkezi projesi 2007-2013ajandasında resmi olarak yer aldı. Bu konuda şimdiye kadar çeşitli adımlar atıldı. Bu proje sayesinde 2025 yılına kadar 2 milyar dolar katkı gelmesi bekleniyor. Finans sektörü 2 kat büyüyecek. Türkiye'nin genç nüfusu sayesinde İstanbul'un önde gelen bir finans merkezi haline gelmesi için önemli işler yapacağımızı düşünüyorum."
ING BANK CEO'su Pınar Abay ise Türkiye'de son 10 yılda yaşanan ekonomik gelişmelerden bahsetti. Abay, Türkiye'nin makro ekonomik kriterlerinde çok önemli gelişmeler kaydedildiğini vurgulayarak, "Türkiye, Hindistan ve Çin'den sonra en hızlı büyüyen ülkelerden birisi. Bütün ekonomik göstergeler çok güzel gelişmeler olduğunu görüyoruz. İstikrarlı siyası ortam çok önemli" şeklinde konuştu.
Türkiye'deki ekonomik göstergelerin olumlu yönde seyrettiğinin altını çizen Abay, "Türkiye'de durum çok iyi gibi görünüyor. Tabii riskler de var. Türkiye'de cari açık var. Şimdiye kadar yurt için tüketim büyümeyi tetikledi. Çok düşük tasarruf oranımız var. Bundan dolayı cari açık yurtiçi tüketimden kaynaklanıyor. Türkiye büyüyor ama orta gelir seviyesinde olanların büyümesi cari açığı etkiliyor. Çok çeşitli faktörler yapısal reformların yapılmasını gerektiriyor. Bütün bunlar için uzun vadeli yapısaladımlar atılması gerekli. Hükümet de başarılı adımlar attılar. 1 ay önce teşvik sistemi duyuruldu. Uzun vadede bunun olumlu sonuçları alınacaktır" ifadelerini kullandı. ING BANK olarak Türkiye'yi büyümenin yaşanacağı ekonomilerden birisi olarak gördüklerini açıklayan Pınar Abay, "Ekonomistlerimize göre Türkiye, Avrupa'nın en büyük 5 ekonomisinden birisi olacak. Biz ING olarak yatırımcıya destek vermeyi düşünüyoruz" dedi.
Konuşmacılardan Bank Asya CEO'su Abdullah Çelik ise, İslami finansmanın bölgedeki önemi hakkında konuştu. Geleneksel bankalar ile İslami katılımcı bankaları arasındaki farkları anlatan Çelik, "İslami finansman her yıl yüzde 10 ile 20 arasında büyüyor. Dünya genelinde 250 İslami banka var. Giderek genişleyen bir müşteri tabanı var. Görece yeni bir bankacılık sistemi. 2000 yılından sonra İslami bankacılık sisteminde gelişme görüldü. Müslüman ülkelerde potansiyelin daha yüksek olduğunu görüyoruz" diyekonuştu.
Türkiye'de 4 katılım bankası olduğunu söyleyen Abdullah Çelik, "Türkiye'de 4 katılım bankasında toplam 13 bin çalışan var. Aktif olarak Pazar payı yüzde 4.6 ile 32 milyar dolar düzeyindeyiz. Yani hala emekleme seviyesindeyiz. Son 5 yılda yüzde 30-35lik bir büyüme görüldü. Genel olarak katılım bankacılığı sektörü hızla büyümekte. Özellikle Türkiye'de ürünler, altyapı ve düzenlemeler hakkında yapılması gereken çok şey var" dedi.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı İbrahim Turhan, İstanbul Finans Merkezi Projesi hakkında düşüncelerini aktardı. Turhan, "İstanbul finans merkezi projesi çok önemli bir proje olduğuna inanıyorum. Ben Borsa İstanbul'un projenin itici gücü olması gerektiğine inanıyorum. İstanbul'un bir finans merkezi olacağına inanıyorum. Kat edilmesi gereken bir yol var. Öncelikle genel olarak Türkiye'deki bankacılık varlıklarının yüzde 95'ini finans oluşturuyor. 2001'de sistemin yarısını kaybettik. Daha sonda2010 yılında Kuzey Atlantik krizi oldu. Bu kriz dünyayı çok etkiledi. Krizde Türkiye'deki bankalardan hiçbiri zarar g'fcörmedi. Türkiye'deki bazı bankalar ana ve yan kuruluşlar olarak ayrılıyor. Bazı durumlarda Türkiye'deki yan kuruluşun değeri ana kuruluştan değerli olabiliyor. Hala çok şirket değeri olan bankalar var" şeklinde konuştu.
"Bankacılığın iyi gidiyor olması finansal sektörün iyi durumda olduğu anlamına gelmez" diye Turhan, "Bir dengesizlik var. Biz bu sektörün daha dengeli olmasını tercih ederdik. Burada kıta Avrupa'sı geleneğini takip ediyor olmamız kötü. Ama ben Anglosakson geleneğini tercih ederdim. Makro ekonomik bir ortam 2000'li yılların ortalarına doğru pekiyi değildi. Ekonomik oyuncular bankacılığa ağırlık vermeyi tercih etti. 2002'deki kriz sonras'e7ında bir karar verdik. İşlerin böyle devam etmeyeceğini anladık.Neredeyse her şeyi değiştirdik. Merkez bankası bağımsız hale geldi. BDDK kuruldu. En önemlisi siyasi partilerin davranışları da değişti" ifadelerini kullandı.
İlerleyen yıllarda İstanbul'un bir finans merkezi haline geleceğini inancını vurgulayan İMKB Başkanı, şöyle konuştu: "İstanbul uluslar arası bir finans merkezi olacak. Piyasa değerinin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı yüzde 25. Benzer ülkelere kıyasla ortalamadan düşük. Bizim amacımı yüzde 80'e çıkartmak. Bunu yapabiliriz. Piyasa değerinin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranının 80 olmasının zorluğu yok. Likidite olarak ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla olarak bunu kaldırabilecek düzeydeyiz. Türkiye'deki IDhizmetleri çok gelişmiş durumda. İnsan kaynakları olarak Avrupa'ya öğrenci göndermede 2. Sıradayız. Bu öğrenciler artık geri dönüyor."
Kısa bir süre içerisinde Kore ile bir pazar bağlantı sistemi oluşturmaya karar verdiklerini dile getiren Turhan, "Makedonya, Dubai, Azerbaycan, Bosna hersek, mısır, Kırgızistan gibi ülkeler ile adımlar atılmış durumda. Piyasalar arası bağlantılar olmasa bile ortak endeksler oluşturulmasına çalışacağız. İstanbul İslami bankalar için bir merkez olmak için çok müsait durumda" açıklamasında bulundu.
Merkez Bankası'nda görev yaptığı yılarda Türkiye'deki bankacılık sektörünün 4 kat büyüyeceğini öngördüğünü vurgulayan Turhan, "2004 yılında Merkez Bankası'nda iken çeşitli konferanslarda ve panellerde Türkiye'deki bankacılık sektörü 10 yılda 4 kat büyüyecek diyordum. 2004 yılından buyana söylediğim 4 kat büyüme şuanda gerçekleşti. Türk bankalarına yatırım yapanlar çok para kazandı. Şuanda sermaye piyasaları için aynı şeyi söylüyorum. Önümüz açık. Bu yönde ilerlemeye kararlıyız. Desteğimiz ve olumlu birortam var. Bu fırsatı kaçırırsak yazık olur. Biz bu fırsatı kaçırmayacağız" dedi.