İHA -
Adana Sanayi Odasında “Avrupa Birliği ile Türkiye Arasındaki Son Gelişmeler ve Bunun Türk Ekonomisine Yansımaları” konulu toplantı düzenlendi. Toplantıya Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ile Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann da katıldı. Toplantıda konuşan ADASO Başkanı Zeki Kıvanç, Türkiye olarak toplumun tüm kesimleriyle Avrupa Birliğine tam üye olmak istediklerini belirterek, “Adana Sanayi Odası, Adana ve Türk iş dünyası olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecini destekliyoruz. AB üyelik sürecinin tekrar canlandırılmasını talep ediyoruz. Maalesef Türkiye-AB müzakereleri, 2016’dan beri istenen seviyede ilerlememektedir. Bu anlamda son dönemde gerçekleştirilen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomi Diyaloğu ve uzun bir aradan sonra gerçekleştirilebilen Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantılarını oldukça olumlu buluyoruz. İş dünyası temsilcilerinden biri olarak net bir şekilde belirtmek isterim ki Türk ve AB iş dünyası arasında en ufak bir sorun bulunmamaktadır. AB ve Türk ekonomisi açık şekilde ifade etmek gerekirse birbirinden ayrılamayacak kadar içi içe girmiştir” diye konuştu.
"Türkiye ekonomik boyutuyla tam bir AB ülkesidir"
Türkiye’nin AB’nin 5. büyük, AB’nin ise ülkemizin en büyük ticaret ortağı olduğunu belirten Kıvanç, ”2018 yılı itibariyle ülkemiz ihracatının yüzde 50’si, yani yaklaşık 84 milyar doları, ülkemiz ithalatının da yüzde 36’sı, yani 80 milyar dolarlık kısmı AB ile gerçekleşmektedir. Doğrudan yabancı yatırımların yüzde 70’i AB kökenlidir. Türkiye özellikle ekonomik boyutuyla tam bir AB ülkesidir. Ülkemiz, 1963 tarihli Ankara Anlaşması’ndan bu yana AB topluluğunun etkin bir parçası olmak adına önemli girişimlerde bulunmuştur. Gerçekleştirdiği reformlar ve ekonomik performansla Gümrük Birliği anlaşmasıyla tam üyeliği fazlasıyla hak etmiştir” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerle yürüttüğü müzakerelere de değinen Kıvanç, “Bu müzakereler Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. AB ile serbest ticaret anlaşması uygulayan ülkeler maalesef Türkiye ile benzer bir anlaşma yapmaktan imtina etmekte, kaçınmaktadır. Bu durum da Türkiye ekonomisine, makroekonomik çıkarlarına çok büyük zarar vermektedir. AB ülkeleri tarafından yürütülen STA görüşmelerine, Türkiye’nin de dahil olmasını sağlayacak zorunlu bir mekanizma geliştirilmesini çok önemsiyoruz. Bu bağlamda desteklerinizi bekliyoruz” dedi.
2019 yılının Avrupa Birliği için zorlu bir sınav niteliğinde olduğunu belirten Kıvanç, ”Brexit süreci tüm AB için önemli bir belirsizlik halini almış durumda. 29 Mart itibariyle nasıl bir çözüm bulunacağı henüz netleşmiş değil. Mayıs 2019 ayında AB parlamento seçimleri ve ardından konsey, komisyon başkanı ve komisyon üye seçimleri var. AB’de giderek güçlenen Türkiye ve İslam karşıtı gruplar, artan popülist ve yabancı düşmanı akımlar hepimiz için büyük bir tehdit. AB, dünyanın en büyük barış projesi olarak, kutuplaşmanın değil, birlikteliğin merkezi olmalıdır. AB’nin siyasi, güvenlik ve ekonomik anlamda dünya politikalarında daha etkin ve belirleyici bir rol oynaması gerekmektedir. Türkiye bu açıdan AB’ye güç katacaktır” diye konuştu.
“Terör örgütlerine karşı geniş bir işbirliği, ortak geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır”
Kıvanç, Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu, Batı dünyası ve AB’nin ekonomik, askeri ve siyasi çıkarlarının korunmasına yönelik birçok görevde bulunduğunu belirterek, ”Bugün gelinen noktada ülkemizde terör örgütü destekçisi olarak aranan kişilerin AB’nin çeşitli Ülkelerinde ve ABD’de rahat bir şekilde ülkemiz aleyhine çalışmalar yapmakta olduklarını görmekteyiz. DEAŞ, PKK, FETÖ/PYD gibi terör örgütlerine karşı geniş bir işbirliği, ortak geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bizler, Avrupa Birliği’ni barışın, demokrasinin, ekonomik birlikteliğin ve istikrarlı büyümenin odağı olarak görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ise, "Türkiye’deki yapılan bu çalışmalar ve ticaret ve sanayi kuruluşlarına baktığımız zaman AB ile Türkiye arasında ekonominin omurgasını oluşturduğunu görüyorum. Bütün bu çözmeye çalıştığımız siyasi sorunlara rağmen gerçekten çok iyi bir iş çıkarıldığını söylemem gerekiyor” dedi.
Türkiye ve AB arasında 1963 yılında yapılan Ankara Anlaşması’nın hala yürürlükte olduğunu belirten Büyükelçi Berger, "Bununla ilgili birkaç gün önce Brüksel de AB konseyimiz toplandı. Sizlerin de bahsettiğiniz tüm bu sorunlar o konseyde konuşuldu. AB ye katılım süreci faydalarından da bahsetmek gerekirse sizin yapmış olduğunuz ticaretler belirli bir kurallara uyması gerekiyor. Türkiye’yi gezerken şunu çok net bir şekilde gördüm. Türkiye zaten şimdiden birçok kurala uymuş vaziyette. Birçok gittiğim ve yapmış olduğum görüşmelerde, Türkiye ticaretinin ve sanayisinin rekabet gücü sadece Türkiye- AB perspektifinde değil dünya çapında da geliştiğini ve arttığını görüyoruz. AB yönetmeliklerine daha katılım sürecinde hemen ayak uydurmuş olmanız sadece AB ve katılım süreci anlamında değil dünya çapındaki ticaretteki rekabetçiliğiniz anlamında da katkısı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu çok net bir başarı hikayesidir” ifadelerini kullandı.
AB-Türkiye arasında kapsamlı bir havacılık anlaşması imzalanacağını söyleyen Büyükelçi Berger, ”Havacılıkla yapılan ticaret konusunda da yeni İstanbul Havaalanı’nı düşünecek olursak çok ciddi bir gelişim olacaktır. Şuanda bu anlaşmanın çalışmaları yapılıyor. Bu konuda AB-Türkiye arasında hem ekonomik hem de işbirliği konusunda fayda sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
Adana’da AB ile Türkiye arasındaki gelişmelerin ekonomiye yansımaları ele alındı
Adana’da düzenlenen toplantıda AB ile Türkiye arasındaki son gelişmelerin ekonomiye yansımaları ele alındı. Adana Sanayi Odası (ADASO) Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, "Ülkemiz, 1963 tarihli Ankara Anlaşması’ndan bu yana AB topluluğunun etkin bir parçası olmak adına önemli girişimlerde bulunmuştur. Gerçekleştirdiği reformlar ve ekonomik performansla, Gümrük Birliği anlaşmasıyla tam üyeliği fazlasıyla hak etmiştir” dedi.
Yorum Yazın