Yeşiller/Birlik 90 Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, Türkiye’nin şartları oluşturduğu takdirde AB’ye kabul edilmesi gerektiğini ifade etti. Özdemir, Türkiye’nin tek hedefinin AB olabileceğini, Ankara’nın medeniyet noktasında Rusya ve Çin’den alabileceği bir şey olmadığını kaydetti.
Almanya’nın başkenti Berlin’de Türk basınına özel açıklamalarda bulunan Yeşiller/Birlik 90 Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, Türkiye’ye tavsiye edilen imtiyazlı ortaklık teklifinin yoldan şaşma olduğunu belirterek, “Bizim Türkiye’ye bakış açımız, Şansölye Merkel’in bakış açısından oldukça farklı. Biz Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesine inanıyoruz, öyle olması gerektiğini düşünüyoruz, şartlar yerine getirildiği takdirde. Sayın Merkel uzun bir süre imtiyazlı ortaklıktan söz ediyordu. Partisi bunu defalarca söyledi. Bize göre, bu yoldan şaşmadır.
İmtiyazlı ortaklığın içini bu zamana kadar bir türlü dolduramadılar. Dolayısıyla bunu artık ortadan kaldırma zamanı gelmiştir. İnşallah Ankara’ya gittiğinde bunu tekrarlamaz, bunun yerine daha önceki hükümetin başlattığı yolda devam ettiğini söyler ve daha fazla bir şey söylemesine gerek kalmayacağını düşünüyorum. Eylül ayından itibaren yeni bir hükümet, daha önceki Fischer- Schröder’in gittiği yoldan devam edecek” dedi. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı Balkanlar’a yönelik vizeyi kaldırıyorsa, Türkiye’ye yönelik çoktan kalkmalıydı. Almanya Hıristiyan Demokratlar’da bir özellik var. Türkiye’yi tartıştıklarında, Türkiye taraftarları ve karşı çıkanlar da biraz abartmayı seviyorlar. Bir taraf imtiyazlı ortaklık derken, diğeri de Almanya ve Fransız başbakanlarının Paris’ten dizlerinin üstünde sürünerek Ankara'ya gideceklerini söylüyor. Ben buna ihtiyaç kalmayacağını düşünüyorum. Çünkü Eylül ayında iktidar değiştiğinde bu tür algılamalara ihtiyaç kalmayacak. İki ülke de, gerek Almanya gerek Türkiye, gerek Avrupa Birliği, dostane ilişkileri çerçevesinde bu ilişkileri çözecekler. Ankara’ya düşen görevler var. Kopenhag Kriterleri’ni sadece kağıt üzerinde değil, pratikte de yerine getirmeli.
Yargının bağımsız olması, din ve devlet ayrımı, kişisel hak ve özgürlükler, bütün bunlar, basın özgürlüğü yerine getirilmeli. Bizim de görevlerimiz var. Bize düşen ne? Ev ödevlerimizi yapmamız. Örneğin bir iyi niyet mesajı olarak vize mecburiyetini kaldırabiliriz. Artık vize mecburiyetinin kalkmadığı ülke kalmadı dünyada. Sadece Türkiye’ye karşı vize var. Bu bir soru işareti yapıyor, neden Türkiye? Batı, Balkanlar’a yönelik vizeyi kaldırıyorsa Türkiye’ye yönelik çoktan kalkabilir. Diğer bir iyi niyet mesajı, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri için önemli ama tabi Almanya’nın iç politikası açısından da önemli. Vatandaşlık yasasının tekrar gündeme gelmesi. Bu Eylül ayından önce olması gerçek dışı. Çünkü federal meclisteki çoğunluk ortada. Ama eğer hükümet değişirse, biz bunu en önemli proje olarak ele almak istiyoruz.
Option modeli dediğimiz çocukların 18 ile 23 yaş arasında iki vatandaşlıktan biri seçmek zorunda olmasını ortadan kaldırmak istiyoruz. Dünyaya gelen çocuk doğum ile birlikte vatandaş oldu ise vatandaş kalmalı, anne ve baba seçim yapmak zorunda kalmamalı diyoruz. Genel olarak çifte vatandaşlık uygulaması kolaylaştırılmalı. Avrupa Birliği vatandaşlarının aldığı haklar aynı şekilde Türkiye kökenli vatandaşlar için de uygulanmalı. Atılması gereken diğer adım ise, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri. Avrupa bu konuda açık olmalı. Bizim çizgimiz burada belli. Türkiye şartlarını yerine getirirse kapı açık.”
RUSYA VE ÇİN, TÜRKİYE’YE, REFERANS OLAMAZ
Avrupa’nın da yapması gereken ev ödevleri olduğunu söyleyen Özdemir, “Euro krizi ortada, bir takım sorunlar yaşadık son dönemlerde, onları adım adım gideriyoruz. Tabi biraz sancılı dönemler yaşandı. Bunların hepsinin çözüldüğünü söylemek biraz yanlış olur. Şu anda halen daha kriz ışıkları görünmekte ama gidişat iyiye doğru gidiyor. Bankalar birliği kuruluyor, Avrupa’nın derinleşmesinin önü açılıyor, euroya karşı spekülasyonlar azaldı. Dolayısıyla gidişat ana hatlarıyla iyi. Türkiye’den Avrupa’ya bakıldığında, Avrupa çöküme gidiyor, dağılmaya doğru gidiyor diye biz başka alternatifler arayalım yaklaşımı bence yanlış olur.
Rusya ve Çin, Türkiye’ye referans olamaz, olmamalı. Rusya’nın basın özgürlüğü mü Türkiye için referans olacak? Çin’in azınlık politikası mı Türkiye’ye referans olacak? Eğer Türkiye medeniyetler arasında yer almak istiyor ise, Türkiye çağdaş demokrasiler arasında yer almak istiyorsa, hukuk devleti olmak istiyor ise, bunun sadece bir referansı var dünyada, bu da Avrupa Birliği. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Türkiye’nin hedeflediği bir birlik, dolayısıyla bu yönde iki taraf da polemikleri bırakarak bir an önce gerekenleri yapmalı. Bu demek değildir ki Türkiye, coğrafyası nedeniyle komşuları ile iyi ilişkiler içerisinde olmamalı.
Gerek Kafkas ülkeleri olsun, gerek Arap yarımadası olsun, gerek Kuzey Afrika ülkeleri olsun, gerek Orta Asya ülkeleri olsun, bütün bunlarla Türkiye’nin iyi ilişkiler içinde olması son derece doğal, hatta Avrupa için bir avantaj kazandırıyor. Karamsar olmamak gerekiyor, önümüzde güzel fırsatlar var. Gerek Fransa’daki Hollande hükümetinin bir fasıl açma niyetinde olduğunu, gerek Kıbrıs’taki birinci tur seçimlerde Sayın Anastasiyades’in seçimleri önde götürmesi. Öyle görünüyor ki, büyük bir olasılıkla Güney Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı seçilmesi, hatırlarsanız Kofi Annan referandumu döneminde kendisi evet oyu taraftarıydı, cesaret göstermişti.
Kıbrıs meselesi tekrar gündeme geliyor. Oradan bir fırsat doğuyor. Şu anda sekiz fasıl sadece Kıbrıs meselesinden dolayı kapatılmış durumda. Bunların birden açılmasını düşünün, bambaşka Türkiye-Avrupa Birliği ilişkiler haritası karşımıza çıkacak” dedi.
