“Bu, İslam âleminde büyük endişelere yol açan Stockholm’deki tatsız ve saygısızlık dolu olayların ardından yaşandı. Aynı zamanda ilginçtir ki, Stockholm'de Tevrat'ı yakmayı teklif ettiklerinde İsveç makamları bunu reddetti. Peki o zaman Kuran'ı yakanları neden korudular? Demek ki demokrasileri herkes için değilmiş. Bu demokrasi anlayışı kesinlikle çarpık. İsveç’teki olaylardan sonra başka gelişme olamaz. Türkiye vatandaşlarının büyük çoğunluğunun Erdoğan'ın İsveç politikasına destek verdiğini düşünüyorum. Ankara'nın talepleri oldukça makul ve yasal. Aslında Türk halkının sürdüğü bu taleplere NATO içinde saygı duyulmalı. Bu nedenle Stavridis’in açıklamasının tarafsızlıktan uzak olduğunu düşünüyorum. Bu sözler, Batı’nın demokrasiyle ilgili oldukça çarpık ve ayrımcı anlayışını yansıtıyor.”
NATO’nun ana gücünün ve çekirdeğinin ABD olduğunu anımsatan Koşkin, günümüzde ittifakın ABD’nin elindeki askeri ve siyasi araç olduğunu kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tam da emekli ABD’li amiral olan James Stavridis gibi insanlar sayesinde sağlanıyor. Bu tür insanlar için Türkiye gibi artan dış politika bağımsızlığına sahip ülkeler sorun teşkil ediyor. İşte bu insanlar, tüm var gücüyle Türkiye üzerinde baskı kurmaya ve ABD’nin çıkarlarının hizmetine sunmaya çalışıyorlar. Ancak bu süreçleri tersine çeviremeyecekler. Ankara asksine Washington ve Brüksel'den uzaklaşmaya devam edecek çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarları bunu gerektiriyor.”