Konuşmasında İran’ın yaptırımlar öncesi uygulaması gereken 12 koşulu açıklayan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İran’ın devrimci muhafızlara olan desteğini kalıcı olarak deşmesini ve nükleer çalışmaları durdurmasını söyledi.
Kendisini Ulusal Siyasete ve Dış Politikaya odaklanmış köşe yazısı olarak tanıtan The Washington Post gazetesinin önde gelen ödüllü yazarlarından Anne Applebaum, Dışişleri Bakanı M.Pompeo’nun bu konuşması sonrası ‘İran rejimi yerle bir olabilir, sonrasında ne olur?’ isimli köşe yazısı yayınladı.
Yazısında çok ilgi çekici noktalara değinen Applebaum, ‘Eğer bizim İran’da ki ilgimiz sadece onların kaybetmesine olanak sağlama temelli olursa biz de onun arkasından gelecek bir kaosu hak etmiş oluruz.’ diyor.
Anne Applebaum’un The Washington Post gazetesinde yayınlanan köşe yazısının ilgi çekici noktalarını sizin için derledik;
İran rejimi yerle bir olabilir, sonrasında ne olur?
İran’a yaptırımlar için son iki haftanın içine doğru ilerliyoruz ve bu süre bitmeden önce uzun zaman alacak.
Dışişleri bakanı M. Pompeo İran’ın yaptırımlar öncesi uygulaması gereken 12 koşulu açıkladı. Koşullardan bazıları İran’ın yurtdışı ve yurtiçinde desteklediği devrimci muhafızlara olan desteğini kalıcı olarak kesmesini ve nükleer programının da kalıcı olarak durdurulmasını dahil ediyor.
Kendi tanımıyla, İran İslam Cumhuriyeti radikal İslam formunu dışarıya göndermekte kararlı devrimci bir rejim ve de arkasında milliyetçi duygulara dayanan ve kendini destekleyen teokratik bir sistem.
İran Cumhuriyeti kabullenmek yerine zaten ekonomisi yeterince zayıfken sıkı çalışıp kendini diğer bir ekonomik vurguna hazırladı.
Şirketler zaten iflas etmekte, işsizlik artıyor. Bazıları devletin bu zor durumdan kurtulacak güçte olduğuna inanıyor özellikle de Çin, Rusya ve Hindistan ile olan anlaşmaların devam edeceğinden dolayı.
Fakat Trump yönetimindeki bazıları da rejimin yerle bir olacağı umudunu gerçekten de gizlemiyor. Doğru olabilirler. Geçen altı aylık dönemde anarşik-lidersiz protestolarda kadınların baş örtülerini çıkarması, isyana gidilmesi gibi olaylar daha fazla yayılabilir.
Yaklaşık bir yıl önce yüksek fiyatlara ve rüşvetçiliğe karşı laiklik yanlısı protestolar onlarca şehirde patlak verdi. İran daha önce bir devrim yaşamıştı ve bu tekrarlanabilir. Fakat ne zaman?
Hiç kimse sormuyor, söyleyebildiğim kadarıyla, hiç kimse bu konu hakkında hiç düşünmüyor.
ABD, İran rejiminin çökmesini destekleyen bir siyasete sahip, en azından bu hükümetin İran İslam Cumhuriyeti’nin çökmesini istediği açıktır.
Bu hükümet İran hakkında çok düşünceli bir şekilde görünmek istemiyor, sürpriz bir şey değil Amerikalılar hiçbir zaman böyle olmadı.
2009’da Obama hükümeti kendi İran siyasetinin kalbine bir insan hakları kampanyası koyabilirdi, insanları, eğitimi, düşünceleri ve medyayı destekleyerek İran’ı kendi içinde değiştirebilirdi.
2019’da Trump yönetimi de aynısını yapabilir. Ama eskisi yapmadığı gibi sonraki de yapmayacak. Sovyet hükümetinin benzer yıkım sürecinde ABD Batı Avrupa ile “esir milletler”e istinaden bir politika yarattı. Biz, merkeziyetçi Avrupalı ekonomistleri eğittik sonrasında onlar ülkelerini merkezi planlamadan uzaklaştırmada ülkelerine liderlik ettiler.
Bizler başarılı ve popüler radyo programlarıyla S.S.C.B’nin en ücra köşelerine ulaşabildik. Biz Sovyet agresifliğini dağıtma konusunda iyi kafa yorduk fakat ayrıca sıradan Ruslara ulaşma konusunda da iyi düşündük. O zamanlar bu yaptıklarımız pekte önemli gözükmüyordu ama sonunda rejim çöktüğü vakit önemini gösterdiler.
İran’ın durumuna gelince; rejimin düşmesine benzer herhangi birşey gerçekleşirse bu durum yıkıcı sonuçları beraberinde getirir. İran ekonomisi açık şekilde sahipli şirketlerle yönetilir diğer bir yandan da devrimci muhafız birlikleriyle. Neredeyse bankaların tamamı direkt olarak devlete aittir.
Yargı sistemi hacı hoca takımlarıyla yönetilir. Eğitim sistemi ayrıca yılların radikal dinci ideolojisiyle döndürülür. Aynı zamanda ülkenin içinde ve dışında liberalizmin ve enerjik insan hakları hareketinin önemli cepleri (maddi olanakları) var olduğu doğrudur.
Batı onlara; devletler, yardım kuruluşları, devletsel olmayan organizasyonlar, medya yollarıyla az da olsa yardım ediyor.
Onlarla konuşma yaparak tartışmalarını kazanmalarına yardım ediyor. Fakat çoğu zaman biz onların var olduğunu unutuyoruz. Eğer biz “diğer” İran’nın kazanmasını istiyorsak; ‘Dünya’da değişik bir vizyona sahip olan İran’ bunun için çalışmalıyız, planlamalıyız, bunun için şuan hazırlık yapmalıyız.
Eğer bizim İran’da ki ilgimiz sadece onların kaybetmesine olanak sağlama temelli olursa biz de onun arkasından gelecek bir kaosu hak etmiş oluruz.
Köşe yazısının orjinalini The Washington Post gazetesinin internet sayfasında bulabilirsiniz.