AJANSLAR -
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, Çin Komünist Partisi (ÇKP) içinde geniş çaplı muhalefetle karşılaştığı ancak parti içi disiplin ve yolsuzluk suçlamaları korkusuyla muhalif seslerin çok azının konuşmaya cesaret edebildiği öne sürüldü.
The Guardian'ın haberine göre, başkent Pekin'deki ÇKP'nin üst düzey kadrosunun eğitimden sorumlu Merkezi Parti Okulunun eski profesörlerinden olan ve Şi’ye yönelik eleştirilerinin haziran ayında ortaya çıkması üzerine hafta başında partiden ihraç edilen Say Şia, partiden çıkarılmaktan mutlu olduğunu belirterek, Devlet Başkanı Şi’nin "ülkeyi öldürdüğünü" savundu.
İhracı sonrası Çin’den ayrılan Say, "Şi rejimi altında ÇKP, Çin’in ilerleyişi için bir güç değil. Hatta Çin’in ilerleyişi için bir engel. Partiden ayrılmak isteyenin bir tek ben olmadığıma inanıyorum. Daha fazla kişi partiden çekilmek veya istifa etmek istiyor." ifadesini kullandı.
ÇKP’de Şi’ye karşı geniş çaplı muhalefet olduğunu iddia eden Say, ancak parti içinde yolsuzluk ve disiplin ihlali suçlamaları şeklinde siyasi misillemelerle karşılaşma korkusuyla çok az kişinin konuşabildiğini ileri sürdü.
"Partideki 1980 sonrası nesil her şeyin farkında"
Say, partide özellikle Çin’in dışa açılım sürecinin başladığı 1980 ve sonraki tarihlerde partiye katılan, orta ve üst düzey makamlarda bulunan kişiler arasında Şi’ye karşı memnuniyetsizliğin yaygın olduğunu savunarak, "Bunlar partide son 20-30 yılı tecrübe etti ve hangi yönün doğru, hangisinin ölü son olduğunu anlıyor." yorumunu yaptı.
"Bizler reform ve dışa açılımdan sonra göreve gelen bir grup kadro arasındayız. Bu yüzden herkes neler olduğu konusunda çok net." diyen Say, çok sayıda arkadaşının kendisinin partiden ihraç edilmesini iyi bir şey olarak değerlendirdiğini aktardı.
"Şi, salgının geç ilanından sorumlu tutulmalı"
Say, Devlet Başkanı Şi’nin kontrolsüz gücünün ve tüm karar verme mekanizmaları üzerindeki kontrolünün yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelede kaçınılmaz hatalara yol açtığını savundu.
Şi Cinping’in salgının 20 Ocak’ta duyurulmasından önce 7 Ocak’ta ÇKP Politbüro üyeleri ile toplantı yaptığını anımsatan Say, şu değerlendirmelerde bulundu: "Eğer o (Şi) 7 Ocak’ta biliyorsa, neden salgının ilan edilmesi 20 Ocak’ı buldu? Diğer bir deyişle ya bu sistemin bir sonucu olarak insanlar haberleri ondan (Şi) sakladı ya da 7 Ocak’ta durumu öğrendiğinde bunu kamuoyuna açıklamadı veya kaynakları harekete geçirmedi. Bu yüzden o (Şi) sorumlu tutulmamalı mı?"
Hiç kimsenin Şi’ye itiraz edememesinin gücünün sınırsız olduğunu gösterdiğini belirten Say, "Tüm dünyayı düşman haline getirdi. Ülkede tüm büyük konuların kararı ona bırakıldı. Diğer bir deyişle ülke içi veya uluslararası konularda diğerlerinin (parti yetkilileri) onu (Şi) sınırlaması çok zor."
Batı basını ayrıca ocak ayında Çin'de Kovid-19'un ilk ortaya çıkması sonrası salgınla mücadele konusunda Şi Cinping ve Başbakan Li Kıçiang arasında anlaşmazlık olduğunu öne sürmüştü.
Başbakan Li Kıçiang, salgının merkezi Vuhan'a ziyarette bulunurken, Şi'nin birkaç gün boyunca medyaya çıkmaması dikkatleri çekmişti.
Çin Komünist Partisinde Devlet Başkanı Şi'ye karşı geniş çaplı muhalefet olduğu iddiası
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, Çin Komünist Partisi (ÇKP) içinde geniş çaplı muhalefetle karşılaştığı ancak parti içi disiplin ve yolsuzluk suçlamaları korkusuyla muhalif seslerin çok azının konuşmaya cesaret edebildiği öne sürüldü.
Yorum Yazın