Sachmalama Türkçe de neymiş?
“Sachmala Türkçe de Neymiş?” başlıklı ibret alınacak bir eser yayınlamış. Konfüçyüs’e soruyorlar. “Bir ülkeye yönetmeye çağrılsanız, yapacağınız ilk iş ne olurdu ?” Konfüçyüs yanıtlıyor: “Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım.” Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz, yapılması gerekli şeyler doğru uygulanmaz. Ödevler gerektiği gibi yapılamazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlığa düşen halk ne yapacağını işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir...
İnsan kitabın sayfalarını çevirdikçe yeni yeni bilgileri edinip “dilimiz” adına daha da üzülüyor. Hayatlarında ciddi bir makale okumamış, ancak 150 kelime ile Türkçe konuşup, sadece vücudu ve yüzü güzel manken bozuntuları maalesef gençliğe örnek teşkil ediyor. Bunun sonucunda Atatürk’ün öğretmenliğini yaptığı Türkçe’mizin son halinden size bazı acı örnekler.
Bir devlet hastanesinde hasta yakınmaları!
• Doktor Bey bacaklarımda valiz var (varis olacak.)
• Ben de Habitat B var mı?
(hepatit olmalı)
• Bende süpertansiyon var.
(yüksek tansiyon demek istiyor.)
Dilbilimci David Crystal, 2000 yılında basılan “Dillerin Katli” adlı kitabında, bir dilin yaşamsal tehlikeye girdiğinin belirtilerinden ve yok olma yolunda geçirdiği üç evreden söz ediyor:
a) Yabancı egemen güç kendi dilinin konuşulması için ağır baskı uygular. Bu baskı tepeden aşağı (teşvikler, devletin yasaları yoluyla) ve aşağıdan yukarı (halkta özenti ve moda yaratılarak) adım adım ilerler.
b) İki dilli dönem. Ulusal dilin kullanım alanı azalıyor. Eğitim her düzeyde yabancı dil ile yapılmaya başlanır. Her kesimden herkes işi gücü bırakıp yabancı dil öğrenme yokuşuna sürülür. Meslek veya bilimsel başarı yerine, herkes yabancı dil sınavlarına girmekle oyalanır.
c) Gençler artık yabancı gücün dilini kendi ulusal dilden daha iyi bilirler, yarı Türkçe yarı İngilizce anlaşırlar ve “kendi dilini” kullanmaktan adeta utanır olurlar. Veli ile çocuklar arasında iletişim bozulur.
Biz acaba Türkiye olarak hangi aşamadayız, kararı siz verin.
Aşağıdaki “örnekler” günümüzün Türkiye’sinde “iş yerlerinden” seçilmiştir.
Belinda’s Canteen (Acaba Belinda Hanım bu kantinde ne yapıyor.)
Cactus Cafe Bar (“kaktüs”yazılırsa ayıp olur)
Great Hong Kong Exprex Restaurant (İnanının, bir Amerikalı bu ismi hemen anlar.)
Medishop (Sağlığın satıldığı “ev” olmalı)
Kiddyland (Vallahi, İngilizce lügatta bile bu kelime bulunamadı.)
Odeon Cineplex Sinemaları (Antik Yunanı seven sinema meraklısı çok olmalı.)
Sticker Club (“Küçük bir yapışkan” kağıt sevenler burada toplanıyor olmalı.)
Appetito (İtalyanlara müjde, ama Kastamonu’nun bir köyünden gelen Abdullah Amca bu sözcükten ne anlar?)
Dönercity (Yorumu size bırakıyorum.)
Daha mı, residence, tower, CEO, trend, megastar, ultra, style, hard, soft, e-mail, mouse, keyboard, I-pad, statika
Bunların Türkçeleri de var, ama ısrarla yine de kullanılıyor!
Demo (tanıtım), Spiker (sunucu), Firstlady (Hanımağa), Super - hiper gross market (mağaza), Billboard (İlan tahtası), Mega (Büyük), Mikro (Küçük), Final (Son), Pardon (özür dilerim), Full time (tam gün), Absurd (saçma),
Provoke etmek (kışkırtmak) Jenerasyon (nesil, kuşak), Exit (çıkış) Feedback (geri bildirim)
İşte size ülkemizin coğrafyasından tatil köyü adları!
Club Turan Prince, Eldorador Palmariva, Prate’s Beach Clup, Sol Muna Hotel
İşte ülkemizin en popüler radyo ve televizyonları!
ATV, CNBC-E, Cine 5, CNN, Flash, HBB, Joy TV, NTV, Number One, Power, Show, Star, Metro FM, Radyo Plus, TV 8, News 6 ve daha niceleri
İşte piyasadaki bisküvilerin markaları!
Biskot, Biskrem, Canpare, Çizi Kraker, Çukosandviç, Haylayf, Jumbo, Negro, Luna, Mont Blanc, Toto, Finger, Petit Beurre.
Makalemin “satır sayısı” sınırı aştı ama dünyanın en nitelikli 5 dili arasında yer alan Türkçemizin nasıl yok edildiğinin örnekleri öyle kolay bitmez, Türkçeyi, İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça gibi dillerden aldığımız
sözcüklerle kirlettik. Bu arada güzel Türkçe dili adım adım eriyor!
İnsan kitabın sayfalarını çevirdikçe yeni yeni bilgileri edinip “dilimiz” adına daha da üzülüyor. Hayatlarında ciddi bir makale okumamış, ancak 150 kelime ile Türkçe konuşup, sadece vücudu ve yüzü güzel manken bozuntuları maalesef gençliğe örnek teşkil ediyor. Bunun sonucunda Atatürk’ün öğretmenliğini yaptığı Türkçe’mizin son halinden size bazı acı örnekler.
Bir devlet hastanesinde hasta yakınmaları!
• Doktor Bey bacaklarımda valiz var (varis olacak.)
• Ben de Habitat B var mı?
(hepatit olmalı)
• Bende süpertansiyon var.
(yüksek tansiyon demek istiyor.)
Dilbilimci David Crystal, 2000 yılında basılan “Dillerin Katli” adlı kitabında, bir dilin yaşamsal tehlikeye girdiğinin belirtilerinden ve yok olma yolunda geçirdiği üç evreden söz ediyor:
a) Yabancı egemen güç kendi dilinin konuşulması için ağır baskı uygular. Bu baskı tepeden aşağı (teşvikler, devletin yasaları yoluyla) ve aşağıdan yukarı (halkta özenti ve moda yaratılarak) adım adım ilerler.
b) İki dilli dönem. Ulusal dilin kullanım alanı azalıyor. Eğitim her düzeyde yabancı dil ile yapılmaya başlanır. Her kesimden herkes işi gücü bırakıp yabancı dil öğrenme yokuşuna sürülür. Meslek veya bilimsel başarı yerine, herkes yabancı dil sınavlarına girmekle oyalanır.
c) Gençler artık yabancı gücün dilini kendi ulusal dilden daha iyi bilirler, yarı Türkçe yarı İngilizce anlaşırlar ve “kendi dilini” kullanmaktan adeta utanır olurlar. Veli ile çocuklar arasında iletişim bozulur.
Biz acaba Türkiye olarak hangi aşamadayız, kararı siz verin.
Aşağıdaki “örnekler” günümüzün Türkiye’sinde “iş yerlerinden” seçilmiştir.
Belinda’s Canteen (Acaba Belinda Hanım bu kantinde ne yapıyor.)
Cactus Cafe Bar (“kaktüs”yazılırsa ayıp olur)
Great Hong Kong Exprex Restaurant (İnanının, bir Amerikalı bu ismi hemen anlar.)
Medishop (Sağlığın satıldığı “ev” olmalı)
Kiddyland (Vallahi, İngilizce lügatta bile bu kelime bulunamadı.)
Odeon Cineplex Sinemaları (Antik Yunanı seven sinema meraklısı çok olmalı.)
Sticker Club (“Küçük bir yapışkan” kağıt sevenler burada toplanıyor olmalı.)
Appetito (İtalyanlara müjde, ama Kastamonu’nun bir köyünden gelen Abdullah Amca bu sözcükten ne anlar?)
Dönercity (Yorumu size bırakıyorum.)
Daha mı, residence, tower, CEO, trend, megastar, ultra, style, hard, soft, e-mail, mouse, keyboard, I-pad, statika
Bunların Türkçeleri de var, ama ısrarla yine de kullanılıyor!
Demo (tanıtım), Spiker (sunucu), Firstlady (Hanımağa), Super - hiper gross market (mağaza), Billboard (İlan tahtası), Mega (Büyük), Mikro (Küçük), Final (Son), Pardon (özür dilerim), Full time (tam gün), Absurd (saçma),
Provoke etmek (kışkırtmak) Jenerasyon (nesil, kuşak), Exit (çıkış) Feedback (geri bildirim)
İşte size ülkemizin coğrafyasından tatil köyü adları!
Club Turan Prince, Eldorador Palmariva, Prate’s Beach Clup, Sol Muna Hotel
İşte ülkemizin en popüler radyo ve televizyonları!
ATV, CNBC-E, Cine 5, CNN, Flash, HBB, Joy TV, NTV, Number One, Power, Show, Star, Metro FM, Radyo Plus, TV 8, News 6 ve daha niceleri
İşte piyasadaki bisküvilerin markaları!
Biskot, Biskrem, Canpare, Çizi Kraker, Çukosandviç, Haylayf, Jumbo, Negro, Luna, Mont Blanc, Toto, Finger, Petit Beurre.
Makalemin “satır sayısı” sınırı aştı ama dünyanın en nitelikli 5 dili arasında yer alan Türkçemizin nasıl yok edildiğinin örnekleri öyle kolay bitmez, Türkçeyi, İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça gibi dillerden aldığımız
sözcüklerle kirlettik. Bu arada güzel Türkçe dili adım adım eriyor!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.