İçimizdeki hainler bitmek bilmiyor
İBB Başkanı oldu rahat bırakmadılar. Bir sürü entrikalarla üzerine geldiler. Sonunda daha önce okuduğu bir şiir yüzünden mahkum ettiler ve ceza evine gönderdiler.
Hainler, dinsizler, bilmiyorlardı bunun bir Dünya Lideri’nin doğuşu olacağını. Bilmiyorlardı cezaevi onun için yeniden dirilmenin ve yücelmenin aynı zamanda geleceğin en güzel planlarını yapma fırsatını bulacağı mekan olacağını bilemediler.
Sevindi hainler, emperyal güçler “Erdoğan’ı hapse attık daha da oradan çıkamaz” dediler.
Unuttular onun çok farklı biri olduğunu, inancını, alnının 5 vakit secdeye değdiğini. Allah'a tefekkür eden, gelecekten asla umudunu kesmeyen bir Allah dostu olduğunu unuttular.
Son 17 yıla damgasını vuran Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu, ilk seçimlerde tek başına iktidara gelen Ak Parti tüm dünya dengelerini değiştirecek yeni süreci başlattı.
Erdoğan, ülkenin batmış tükenmiş halini yaptığı reformlar ve atılımlarla adeta sihirli bir değnekle dokunmuştu.
2002-2020 yılları arasında neler olmadı ki neler?
3 Kasım 2002 yılı Ak Parti için ilk seçimler ve Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için Milletvekili dahi seçilemiyor.
Erdoğan’la mücadele etmeye zaten başlamışlardı. İşte seçimlerden on gün önce Ak Parti’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesine dava açtılar.
22 Ocak 2003 tarihinde AYM davayı açıkladı ve partinin kapatılmasına hayır dedi. Ama Sayın Erdoğan’ın Genel Başkanlık görev ve yetkilerini kullanamayacağına karar verildi.
08 Mart 2003 Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapılan erken genel seçimlerde Siirt’ten Milletvekili seçildi.
15 Mart 2003 Tarihinde Erdoğan Başbakan oldu ve hükümetini kurdu.
İşte şu söz çok önemliydi…
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti ve öyle de oldu.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı çok zorlu ve sıkıntılı bir süreç bekliyordu. Uluslararası emperyal güçler, iç mihraklar ve terör örgütleri.
Hedef ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak. Ekonomide güçlü bir ülke haline getirmek, yatırımcı firmaları ülkemizde yatırım yapmaya davet etmek.
Türkiye’yi Dünya’da ilk 10 ekonomi arasında yer almasını sağlamak.
'İhracatımızı artırarak yıllık 500 milyar dolar hedefi' oldukça iddialı bir hedefti ve ülkemizin cari açığını, gelir gider dengesini, ithalatı azaltarak makul seviyelere getirmek. Kısacası adından söz ettirebilecek itibarı üst düzey olacak bir ülke için çalışmalar başlatmıştı.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, belki unuttu, belki biliyordu, belki de iyi niyetinden ihtimal vermiyordu. Partiyi kurduğu ve yol arkadaşlarım dediği kişilerin onu satacağı, sırtından hançerleyeceklerini hiç düşünmedi.
Buraya tekrar döneceğiz.
Dedik ya, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet gerçekten öyle olmaya başladı ve devam etti. Ülkemiz reformlar ve atılımlar yaptıkça birileri kudurdu.
İçeride muhalefet dışarıda hazımsız ülkeler. Muhalefet yapmayı dahi bilmeyen bir ana muhalefet CHP, hele bir kaset kumpası ile Genel Başkanlığı bitirilen Sayın Deniz Baykal sonrası ve kasetle gelen Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’si "Aman Allah’ım dağlara taşlara" derler ya işte tamda öyle.
İçeriden saldırılar çoktan başlamıştı, amaç Erdoğan başarılı olamasın ve Ak Parti bir şekilde yok edilsin.
7 Şubat 2012 MİT krizi, MİT Müsteşarı’nın tutuklanması için yapılan girişim öyle bir zamanda yapıldı ki. Erdoğan bir ameliyat için hastaneye gittiği anda (işte Allah-cc orada yardım etti), ameliyata girmesinin az bir gecikmesi bu planı çökertti.
İçeriden gizli bir FETÖ saldırısı başlamıştı.
(Hani diyorlar ya FETÖ siyasi ayağı işte FETÖ haini kendi ağzından şunları diyor ismini dahi telaffuz etmeden. “Ben o zat’la sadece iki defa bir araya geldim. Belediye Başkanı olduğunda hayırlı olsun için ziyarete gittim. O da bana “Parti kuracağım Erbakan’dan ayrılacağım” diye geldi, bende ona tavsiyelerde bulundum ve bu zat çıkıp giderken asansörde yanındakine diyor ki “Önce bunların hakkından gelmek lazım” diyor bizim için (FETÖ için). Bizim sonra haberimiz oldu ve tedbir almaya başladık” diyor FETÖ ele başı denen hain.)
27 Mayıs 2013 FETÖ ve yandaşları üç, beş ağaç bahane edilip Gezi olaylarını başlattılar.
Neden?
Türkiye her alanda iyi gidiyor. Ekonomik anlamda, IMF olan borçlar ödenmiş bitmiş. Yıllık faiz oranları %4,15 seviyelerine düşmüş, art arda dev projeler açıklanıyor ve başlanıyor. İşsizlik rakamları tek hanelere gerilemiş, ihracat rekor kırmaya başlamış, Türkiye emin adımlarla ilerliyordu.
İşte buna dur demek için Erdoğan iktidarını devirmek için Gezi kalkışması yapıldı. Yakıp yıktılar ve ülkeyi 216 Milyar zarara uğrattılar.
Çok şükür başarılı olamadılar ve bu provokasyon, darbe girişimi bertaraf edilmiş oldu.
Bitti mi?
Bitmedi. 17-25 Aralık 2013. Bu kez yeni bir darbe girişimi ile karşılaştık.
Ülkenin en büyük projelerini üstlenen Ülke ekonomisini önemli bir kısmını elinde bulunduran iş adamları tek tek gözaltına alındı.
Hedef neydi? Ülkede ekonomi üzerinden bir darbe girişimi başlatmışlardı. Kimdi bunlar?
FETÖ, savcılar hakimler yargının önemli bir kısmını ele geçirmiş bu örgüt, CHP desteği ile bu süreci başlattı, şükür ki bunu da başaramadılar.
7 Haziran 2015 seçimleri ve sonrası yaşananlar yabana atılmamalı.
Davutoğlu yaptığı liste ve hükümet kurma çalışmaları çabaları bugün anlaşılıyor ki maazallah bir süreç yaşanmış.
En büyük hainlik ise bu ülkenin direk olarak bütünlüğüne kastedilen 15 Temmuz 2016 Hain darbe girişimi.
Asker kılığına girmiş hainler halkımızın verdiği vergilerle ordumuza kazandırılmış uçak, helikopter, tank, tüfek, mermilerimizi kendi insanlarımızın üzerine sürdüler ve 250 şehit, 2000 üzerinde gazimiz oldu.
Köşe bucak Sayın Cumhurbaşkanı’mızın canına kastetmek için peşine düştüler, (O’ki Allah dostu bir insan Allah-cc koruması altında) ve ona ulaşamadılar. Halkı sokaklara davet ederek bu hain darbe girişimi engellenmiş oldu.
Dahası da var. ‘Yol arkadaşım’ dediği ve kimini bürokratken yanına alıp önce Bakan yapmış, sonra Başbakan yapmış, kimini Bakan yapmış, Başbakan yapmış ve Cumhurbaşkanı yapmış. Kimini Genel başkan yardımcısı yapmış, kimini Milletvekili listelerine defalarca yazmış, yine Bakanlıklar vermiş. İçimizdeki bu kişiler aslında içten içe Sayın Erdoğan’a kinliymişler acaba neden?
Nedeni anlamak zor. Çünkü o kişileri hayal bile edemeyecekleri makamlara layık görmüş. Karşılığı sırtından hançerlenmek. O çok çekti vallahi Allah ona güç versin kuvvet versin.
Ne geçecek elinize, bu şekilde dış emperyal güçleri sevindiriyorsunuz, FETÖ’cüleri sevindiriyorsunuz, PKK’yı sevindiriyorsunuz, HDP’yi sevindiriyorsunuz, CHP’yi sevindiriyorsunuz.
Yazıklar olsun!
Peygamber efendimiz S.V., vefasızlar için şöyle der:
“Ahdine vefasızlık eden kişi o gün, mahşer halkı arasında teşhir edilecek ve yaptığı haksızlık ölçüsünde bayrağı yükseltilerek,daha fazla insan tarafından görülmesi sağlanacaktır. Bu da onu daha fazla rezil ve rüsva edecektir. Kim ahdini bozarsa Allah-cc mutlaka ona bir düşman musallat edecektir.”
Ahde vefasına ihanet edenlere kısaca Hain denir. Yani içimizdeki Hainler maalesef o kadar çokmuş bitmek bilmiyor.
Allah fırsat vermesin….
Hainler, dinsizler, bilmiyorlardı bunun bir Dünya Lideri’nin doğuşu olacağını. Bilmiyorlardı cezaevi onun için yeniden dirilmenin ve yücelmenin aynı zamanda geleceğin en güzel planlarını yapma fırsatını bulacağı mekan olacağını bilemediler.
Sevindi hainler, emperyal güçler “Erdoğan’ı hapse attık daha da oradan çıkamaz” dediler.
Unuttular onun çok farklı biri olduğunu, inancını, alnının 5 vakit secdeye değdiğini. Allah'a tefekkür eden, gelecekten asla umudunu kesmeyen bir Allah dostu olduğunu unuttular.
Son 17 yıla damgasını vuran Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu, ilk seçimlerde tek başına iktidara gelen Ak Parti tüm dünya dengelerini değiştirecek yeni süreci başlattı.
Erdoğan, ülkenin batmış tükenmiş halini yaptığı reformlar ve atılımlarla adeta sihirli bir değnekle dokunmuştu.
2002-2020 yılları arasında neler olmadı ki neler?
3 Kasım 2002 yılı Ak Parti için ilk seçimler ve Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için Milletvekili dahi seçilemiyor.
Erdoğan’la mücadele etmeye zaten başlamışlardı. İşte seçimlerden on gün önce Ak Parti’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesine dava açtılar.
22 Ocak 2003 tarihinde AYM davayı açıkladı ve partinin kapatılmasına hayır dedi. Ama Sayın Erdoğan’ın Genel Başkanlık görev ve yetkilerini kullanamayacağına karar verildi.
08 Mart 2003 Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapılan erken genel seçimlerde Siirt’ten Milletvekili seçildi.
15 Mart 2003 Tarihinde Erdoğan Başbakan oldu ve hükümetini kurdu.
İşte şu söz çok önemliydi…
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti ve öyle de oldu.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı çok zorlu ve sıkıntılı bir süreç bekliyordu. Uluslararası emperyal güçler, iç mihraklar ve terör örgütleri.
Hedef ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak. Ekonomide güçlü bir ülke haline getirmek, yatırımcı firmaları ülkemizde yatırım yapmaya davet etmek.
Türkiye’yi Dünya’da ilk 10 ekonomi arasında yer almasını sağlamak.
'İhracatımızı artırarak yıllık 500 milyar dolar hedefi' oldukça iddialı bir hedefti ve ülkemizin cari açığını, gelir gider dengesini, ithalatı azaltarak makul seviyelere getirmek. Kısacası adından söz ettirebilecek itibarı üst düzey olacak bir ülke için çalışmalar başlatmıştı.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, belki unuttu, belki biliyordu, belki de iyi niyetinden ihtimal vermiyordu. Partiyi kurduğu ve yol arkadaşlarım dediği kişilerin onu satacağı, sırtından hançerleyeceklerini hiç düşünmedi.
Buraya tekrar döneceğiz.
Dedik ya, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet gerçekten öyle olmaya başladı ve devam etti. Ülkemiz reformlar ve atılımlar yaptıkça birileri kudurdu.
İçeride muhalefet dışarıda hazımsız ülkeler. Muhalefet yapmayı dahi bilmeyen bir ana muhalefet CHP, hele bir kaset kumpası ile Genel Başkanlığı bitirilen Sayın Deniz Baykal sonrası ve kasetle gelen Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’si "Aman Allah’ım dağlara taşlara" derler ya işte tamda öyle.
İçeriden saldırılar çoktan başlamıştı, amaç Erdoğan başarılı olamasın ve Ak Parti bir şekilde yok edilsin.
7 Şubat 2012 MİT krizi, MİT Müsteşarı’nın tutuklanması için yapılan girişim öyle bir zamanda yapıldı ki. Erdoğan bir ameliyat için hastaneye gittiği anda (işte Allah-cc orada yardım etti), ameliyata girmesinin az bir gecikmesi bu planı çökertti.
İçeriden gizli bir FETÖ saldırısı başlamıştı.
(Hani diyorlar ya FETÖ siyasi ayağı işte FETÖ haini kendi ağzından şunları diyor ismini dahi telaffuz etmeden. “Ben o zat’la sadece iki defa bir araya geldim. Belediye Başkanı olduğunda hayırlı olsun için ziyarete gittim. O da bana “Parti kuracağım Erbakan’dan ayrılacağım” diye geldi, bende ona tavsiyelerde bulundum ve bu zat çıkıp giderken asansörde yanındakine diyor ki “Önce bunların hakkından gelmek lazım” diyor bizim için (FETÖ için). Bizim sonra haberimiz oldu ve tedbir almaya başladık” diyor FETÖ ele başı denen hain.)
27 Mayıs 2013 FETÖ ve yandaşları üç, beş ağaç bahane edilip Gezi olaylarını başlattılar.
Neden?
Türkiye her alanda iyi gidiyor. Ekonomik anlamda, IMF olan borçlar ödenmiş bitmiş. Yıllık faiz oranları %4,15 seviyelerine düşmüş, art arda dev projeler açıklanıyor ve başlanıyor. İşsizlik rakamları tek hanelere gerilemiş, ihracat rekor kırmaya başlamış, Türkiye emin adımlarla ilerliyordu.
İşte buna dur demek için Erdoğan iktidarını devirmek için Gezi kalkışması yapıldı. Yakıp yıktılar ve ülkeyi 216 Milyar zarara uğrattılar.
Çok şükür başarılı olamadılar ve bu provokasyon, darbe girişimi bertaraf edilmiş oldu.
Bitti mi?
Bitmedi. 17-25 Aralık 2013. Bu kez yeni bir darbe girişimi ile karşılaştık.
Ülkenin en büyük projelerini üstlenen Ülke ekonomisini önemli bir kısmını elinde bulunduran iş adamları tek tek gözaltına alındı.
Hedef neydi? Ülkede ekonomi üzerinden bir darbe girişimi başlatmışlardı. Kimdi bunlar?
FETÖ, savcılar hakimler yargının önemli bir kısmını ele geçirmiş bu örgüt, CHP desteği ile bu süreci başlattı, şükür ki bunu da başaramadılar.
7 Haziran 2015 seçimleri ve sonrası yaşananlar yabana atılmamalı.
Davutoğlu yaptığı liste ve hükümet kurma çalışmaları çabaları bugün anlaşılıyor ki maazallah bir süreç yaşanmış.
En büyük hainlik ise bu ülkenin direk olarak bütünlüğüne kastedilen 15 Temmuz 2016 Hain darbe girişimi.
Asker kılığına girmiş hainler halkımızın verdiği vergilerle ordumuza kazandırılmış uçak, helikopter, tank, tüfek, mermilerimizi kendi insanlarımızın üzerine sürdüler ve 250 şehit, 2000 üzerinde gazimiz oldu.
Köşe bucak Sayın Cumhurbaşkanı’mızın canına kastetmek için peşine düştüler, (O’ki Allah dostu bir insan Allah-cc koruması altında) ve ona ulaşamadılar. Halkı sokaklara davet ederek bu hain darbe girişimi engellenmiş oldu.
Dahası da var. ‘Yol arkadaşım’ dediği ve kimini bürokratken yanına alıp önce Bakan yapmış, sonra Başbakan yapmış, kimini Bakan yapmış, Başbakan yapmış ve Cumhurbaşkanı yapmış. Kimini Genel başkan yardımcısı yapmış, kimini Milletvekili listelerine defalarca yazmış, yine Bakanlıklar vermiş. İçimizdeki bu kişiler aslında içten içe Sayın Erdoğan’a kinliymişler acaba neden?
Nedeni anlamak zor. Çünkü o kişileri hayal bile edemeyecekleri makamlara layık görmüş. Karşılığı sırtından hançerlenmek. O çok çekti vallahi Allah ona güç versin kuvvet versin.
Ne geçecek elinize, bu şekilde dış emperyal güçleri sevindiriyorsunuz, FETÖ’cüleri sevindiriyorsunuz, PKK’yı sevindiriyorsunuz, HDP’yi sevindiriyorsunuz, CHP’yi sevindiriyorsunuz.
Yazıklar olsun!
Peygamber efendimiz S.V., vefasızlar için şöyle der:
“Ahdine vefasızlık eden kişi o gün, mahşer halkı arasında teşhir edilecek ve yaptığı haksızlık ölçüsünde bayrağı yükseltilerek,daha fazla insan tarafından görülmesi sağlanacaktır. Bu da onu daha fazla rezil ve rüsva edecektir. Kim ahdini bozarsa Allah-cc mutlaka ona bir düşman musallat edecektir.”
Ahde vefasına ihanet edenlere kısaca Hain denir. Yani içimizdeki Hainler maalesef o kadar çokmuş bitmek bilmiyor.
Allah fırsat vermesin….
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Halil Bolkan