Çocuk Hamlet..
Özellikle yazarın başyapıtlarından olan Hamlet oyununa dair rejiler ve oyuncu yorumları, daha çarpıcı ve dikkat çekici olabiliyor. Sadece Hamlet karakterine değil; oyundaki diğer karakterlere ilişkin değerlendirmeler, açılımlar ve analizler, gerek tiyatrocular gerek sosyal bilimlerin türlü alanları ile ilgili çalışma yürüten bilim çevrelerince de cezbedici bulunmuş ve tezlere konu edilmiştir. Zira Hamlet oyunundaki karakterlerin birçoğunda çelişkili hâller, sarmal ilişkiler, muammalı tutumlar, gelgitli davranışlar var. Bu da sanatla ve insanın ruh hâliyle ilgilenen herkesin oyunu daha bir dikkatle mercek altına almasını sağladığı gibi, beraberinde birbirinden değişik açıklamaları ve yorumları da getirmektedir. Neredeyse uç noktalarda yer alan bu bakış açılarına doğru ya da yanlış demek oyunun özü itibariyle de tiyatro sanatı açısından da mümkün değil. Sanatçının veya oyuna dair çalışma ve inceleme yapan sosyal bilimcilerin durduğu yere, oyunu ele alış biçimine ve kurduğu bağlama göre kritik etmekte fayda var.
Hamlet; Yaşsız ve Çağsız Bir Karakter…
2018-2019 tiyatro sezonunun Türkiye’sinde bile birbirinden çok farklı Hamlet yorumlarını görmek mümkün. Onlardan biri de Tiyatro Karnaval’ın sahnelediği Hamlet. Karnaval ekibi, geçtiğimiz sezonun sonlarından itibaren çocuk Hamlet’le sahnelerde… Bugüne dek, psikiyatr Didier Anzieu’nun dile getirdiği “Hamlet belki de çocuklukla ergenlik arası yaşlarda biriydi.” cümlesinden başka neredeyse hiçbir yerde görmediğimiz bu bakış açısı, ilk olması hasebiyle önemli. Kadın Hamlet, yaşlı Hamlet, hayalet Hamlet, komik Hamlet, savaşçı Hamlet, agresif Hamlet, deli Hamlet, âşık Hamlet gibi çeşitlemeleriyle izlediğimiz karakterle ilgili olarak Anzeiu’nun dediği gibi, bu kadar kararsız kalması ve bir yanıyla da tecrübesizce hamleler yapmasından dolayı “Belki de Hamlet bir çocuktu?” sorusunu akıllara getiriyor. Ödipal döneme takıldığı neredeyse birçok sanatçı ve psikolog/psikolojik danışman/psikiyatr tarafından kabul edilen Hamlet, aslında bu bakışla daha doğru bir değerlendirmeye tâbi tutulmuş diye düşünüyorum. Bu yorumum, diğer biçemlerin yanlış olduğu anlamına gelmiyor tabi. Oyundaki nice olayın yanı sıra, anne-baba-ergen iletişimi ve parçalanmış ya da ebeveyn kaybının olduğu ailelerin yaşadıkları buhranın ve o ailelerdeki çocukların ret ve yas tepkilerinin altının çizilmesi açısından da anlamlı bir yorum olmuş.
Ekibin Oyuna Olan İnancı…
Yönetmen Tolga Yeter’in Hamlet, Ophelia ve Horatio gibi ana karakterleri çocuk yaştaki oyunculara teslim etmesi cesur bir girişim olmuş. İlk olması hasebiyle önemli bir adım. Belki de bu, başka yönetmenlerin de deneyebileceği bir açı olabilir. Tolga Yeter, oyunun belli yerlerinden kırpmalar yapmış. İki perde şeklinde sahneye koyduğu Hamlet çok dinamik bir reji tercihinde bulunmuş. Oyunda durağan sayabileceğimiz bir an bile yok. Her an Hamlet’in girift dünyasını sahnede göstermiş. Sadece Hamlet’e dair bir vurgunun yer aldığı değil; döneme ilişkin donelerin olduğu ve entrikalarla dolu saray dünyasının da olduğu bir atmosfer oluşturmuş. Bunu da Yağız Serbes’in sahne tasarımından ve kostümleri tasarlayan Yelda Serbes’in dokunuşlarından destek alarak yapmış.
Kostüm ve aksesuarların döneme uygunluğu ile alâkalı pek bir sıkıntı yok ancak kıyafetlerin ütülerine özen gösterilmeli.
Oyunda, arkadaki perdeye yansıyan görsellerin haricinde dekor kullanılmamış. Esasında Hamlet rejilerinde dekora pek ihtiyaç yok. Bu bağlamda yerinde bir tasarım olmuş.
Salonu ve seyirci kapılarını da yer yer kullanan yönetmen, bu tercihini en azından benim oyunu izlediğim sahne olan Caddebostan Kültür Merkezinde kullanmasa iyi olur. İlla o kapılar kullanmak istiyorsa da kapıların önüne bir perde çektirebilir ve oyuncuları o perdenin arkasından girip çıkartabilir. Çünkü bu hâliyle, bir oyuncu salona girerken, sahnesini bekleyen arkadaki diğer oyuncular ve koridorlar seyirci koltuğundan görünüyordu. Bu da pek hoş bir görüntü arz etmiyordu.
Müzikler, oyun için yapılan orijinal müzikler değil. Olması da şart değil. Önemli olan seçilen müziklerin oyunla olan uyumudur ki bu oyunda o uyum var. Ancak ses kumanda masası her oyunda olduğu gibi burada da çok önemli. Müziğin aniden kesilmesi veya birdenbire sert şekilde verilmesi hoş olmuyor. Seyircinin adaptasyonu tamamen dağılıyor. Daha tedrîcî bir müzik uygulamasının olması lâzım.
Şimdi gelelim esas meseleye… Çocuk/ergen Hamlet yorumu, yukarıda da ifade ettiğim gibi, takdir edilesi bir ilk deneyim. Ancak ekibin tamamının bunun farkında olarak ve inanarak oyuna asılmaları lâzımdı. Bu kast ettiğim şey, her oyunda, hatta her işte olmalı fakat deneme niteliğindeki çalışmalarda daha fazla hissedilmeli; hissettirilmeli. Aksi takdirde seyircinin de oyuna olan inancı azalır ve menfî yöndeki eleştirileri çok olur. Çocuk oyuncular ve yönetmenliğinin yanında Hamlet’in amcası Claudius rolünü de canlandıran Tolga Yeter’in içten çabalarının ve başarılı oyunculuk performanslarının haricinde neredeyse diğer oyuncuların tamamında aynı azmi ve inancı görememek, açıkçası beni üzdü. Çünkü sanatta böylesi cesur girişimler, ilkler ve denemeler önemlidir; ön açıcı olurlar.
Kendimce artısı ve eksisiyle değerlendirdiğim Tiyatro Karnaval’ın Hamlet’i her şeye rağmen izlenmeye değer.
Oyunun oyuncu kadrosunda Yalgın Yeter, Sıla Rojin Tarhan, Ateş Karabağ, Yelda Serbes, Tolga Yeter, Engin O.Bozkurt, Orhan E.Yıkılmaz, Enes Sutaş, Kubilay Küçük, Merve Demirel yer almaktadır.
Hamlet; Yaşsız ve Çağsız Bir Karakter…
2018-2019 tiyatro sezonunun Türkiye’sinde bile birbirinden çok farklı Hamlet yorumlarını görmek mümkün. Onlardan biri de Tiyatro Karnaval’ın sahnelediği Hamlet. Karnaval ekibi, geçtiğimiz sezonun sonlarından itibaren çocuk Hamlet’le sahnelerde… Bugüne dek, psikiyatr Didier Anzieu’nun dile getirdiği “Hamlet belki de çocuklukla ergenlik arası yaşlarda biriydi.” cümlesinden başka neredeyse hiçbir yerde görmediğimiz bu bakış açısı, ilk olması hasebiyle önemli. Kadın Hamlet, yaşlı Hamlet, hayalet Hamlet, komik Hamlet, savaşçı Hamlet, agresif Hamlet, deli Hamlet, âşık Hamlet gibi çeşitlemeleriyle izlediğimiz karakterle ilgili olarak Anzeiu’nun dediği gibi, bu kadar kararsız kalması ve bir yanıyla da tecrübesizce hamleler yapmasından dolayı “Belki de Hamlet bir çocuktu?” sorusunu akıllara getiriyor. Ödipal döneme takıldığı neredeyse birçok sanatçı ve psikolog/psikolojik danışman/psikiyatr tarafından kabul edilen Hamlet, aslında bu bakışla daha doğru bir değerlendirmeye tâbi tutulmuş diye düşünüyorum. Bu yorumum, diğer biçemlerin yanlış olduğu anlamına gelmiyor tabi. Oyundaki nice olayın yanı sıra, anne-baba-ergen iletişimi ve parçalanmış ya da ebeveyn kaybının olduğu ailelerin yaşadıkları buhranın ve o ailelerdeki çocukların ret ve yas tepkilerinin altının çizilmesi açısından da anlamlı bir yorum olmuş.
Ekibin Oyuna Olan İnancı…
Yönetmen Tolga Yeter’in Hamlet, Ophelia ve Horatio gibi ana karakterleri çocuk yaştaki oyunculara teslim etmesi cesur bir girişim olmuş. İlk olması hasebiyle önemli bir adım. Belki de bu, başka yönetmenlerin de deneyebileceği bir açı olabilir. Tolga Yeter, oyunun belli yerlerinden kırpmalar yapmış. İki perde şeklinde sahneye koyduğu Hamlet çok dinamik bir reji tercihinde bulunmuş. Oyunda durağan sayabileceğimiz bir an bile yok. Her an Hamlet’in girift dünyasını sahnede göstermiş. Sadece Hamlet’e dair bir vurgunun yer aldığı değil; döneme ilişkin donelerin olduğu ve entrikalarla dolu saray dünyasının da olduğu bir atmosfer oluşturmuş. Bunu da Yağız Serbes’in sahne tasarımından ve kostümleri tasarlayan Yelda Serbes’in dokunuşlarından destek alarak yapmış.
Kostüm ve aksesuarların döneme uygunluğu ile alâkalı pek bir sıkıntı yok ancak kıyafetlerin ütülerine özen gösterilmeli.
Oyunda, arkadaki perdeye yansıyan görsellerin haricinde dekor kullanılmamış. Esasında Hamlet rejilerinde dekora pek ihtiyaç yok. Bu bağlamda yerinde bir tasarım olmuş.
Salonu ve seyirci kapılarını da yer yer kullanan yönetmen, bu tercihini en azından benim oyunu izlediğim sahne olan Caddebostan Kültür Merkezinde kullanmasa iyi olur. İlla o kapılar kullanmak istiyorsa da kapıların önüne bir perde çektirebilir ve oyuncuları o perdenin arkasından girip çıkartabilir. Çünkü bu hâliyle, bir oyuncu salona girerken, sahnesini bekleyen arkadaki diğer oyuncular ve koridorlar seyirci koltuğundan görünüyordu. Bu da pek hoş bir görüntü arz etmiyordu.
Müzikler, oyun için yapılan orijinal müzikler değil. Olması da şart değil. Önemli olan seçilen müziklerin oyunla olan uyumudur ki bu oyunda o uyum var. Ancak ses kumanda masası her oyunda olduğu gibi burada da çok önemli. Müziğin aniden kesilmesi veya birdenbire sert şekilde verilmesi hoş olmuyor. Seyircinin adaptasyonu tamamen dağılıyor. Daha tedrîcî bir müzik uygulamasının olması lâzım.
Şimdi gelelim esas meseleye… Çocuk/ergen Hamlet yorumu, yukarıda da ifade ettiğim gibi, takdir edilesi bir ilk deneyim. Ancak ekibin tamamının bunun farkında olarak ve inanarak oyuna asılmaları lâzımdı. Bu kast ettiğim şey, her oyunda, hatta her işte olmalı fakat deneme niteliğindeki çalışmalarda daha fazla hissedilmeli; hissettirilmeli. Aksi takdirde seyircinin de oyuna olan inancı azalır ve menfî yöndeki eleştirileri çok olur. Çocuk oyuncular ve yönetmenliğinin yanında Hamlet’in amcası Claudius rolünü de canlandıran Tolga Yeter’in içten çabalarının ve başarılı oyunculuk performanslarının haricinde neredeyse diğer oyuncuların tamamında aynı azmi ve inancı görememek, açıkçası beni üzdü. Çünkü sanatta böylesi cesur girişimler, ilkler ve denemeler önemlidir; ön açıcı olurlar.
Kendimce artısı ve eksisiyle değerlendirdiğim Tiyatro Karnaval’ın Hamlet’i her şeye rağmen izlenmeye değer.
Oyunun oyuncu kadrosunda Yalgın Yeter, Sıla Rojin Tarhan, Ateş Karabağ, Yelda Serbes, Tolga Yeter, Engin O.Bozkurt, Orhan E.Yıkılmaz, Enes Sutaş, Kubilay Küçük, Merve Demirel yer almaktadır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.