Güzel vatanımın her şehri adeta cennetten bir köşe.
Bunda hepimiz hem fikirizdir.
Onlardan bir tanesi de kadim ve güzel şehir Bursa.

Yaradılışın her sayfasında var olmuş, Osmanlıya beşik olmuş, eşsiz doğasıyla, tarihi dokusuyla, coğrafi konumu ile hep başlangıç olmuş. Şairin dediği gibi "Tüm Zamanların En Güzel Şehri" Bursa'yı anlatmak için kelimeler yetmez. Lakin bir coğrafyadan fazlasıdır Bursa.

Bursa'nın insanı da şehrin coğrafi özelliklerini barındırır. Kucak açar, sahip çıkar, dost kalır, yoldaş olur.  Yani Bursa'yı tanır ve seversen Bursa seni aziz eder.

Kentin İstanbul, İzmir, Ankara üçgeninin tam ortasında kalması avantaj gibi görünse de zaman zaman dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor. Mesela sanayi ve markalaşma konusunda muhteşem iş gücü yıllardan beri marka olamamış, hep yedekte kalmış ve hak ettiği değeri görememiştir. Bundandır ki şehirde finans merkezleri yoktur. Şehrin KDV'si İstanbul'da şekillenmektedir.

Kentte muhteşem bir lobicilik vardır. Siyaset, ticaret ve STK'lar tamamen Bursalılar dışındaki lobilerde şekillenir. Çok garipsediğim bir durum var. Yaklaşık 25 binin üzerinde üyesi olan bir yöre hareketi hala dernek statüsünde. İnanılır gibi değil. Oysa ki alt tarafı 100 üyeye sahip bilmem ne köyünün bilmem ne dernekleri ise federasyon ve hatta konfederasyon olmuş konumdalar. Yani anlatmak istediğim yöre insanı çok mütevazi olan ile yetinmeyi biliyor.

İşte durum da böyle olunca şehri yönetenler de genelde Bursalı değil, şehre sonradan gelen göçmenler oluyor. Hizmette sorun yoksa bu kadim topraklara, bu toprakların evlatlarına kim hizmet ediyorsa baş üstüne ama tuhaf şeyler de olmuyor değil.

Farklı haberler pis kokular da gelmeye başladı. Şimdi biraz onları irdeleyelim ufaktan.

31 Mart 2024 tarihinde yapılan seçimle adeta Bursalı vatandaşlar mevcut Ak Partili idarecilere uyarı niteliğinde bir tercih yaparak Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bir milyon nüfusa sahip Osmangazi Belediyesi ve birçok ilçe belediyesinde görevi CHP'li belediye başkanlarına verdi. İddialar ne yazık ki bir yılda gelmeye başladı.

Osmangazi Belediyesi’nin medya ağı ile ilgili kirli bir şirket ağı olduğu ve Osmangazi Belediyesi reklam bütçesinin yandaşlara paylaştırıldığı kamuoyu tarafından dillendirilirken; Bursaspor'un eski başkanlarından Emin Adanur'un paylaşımı ve bazı medya organlarında çıkan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve yandaşlarıyla ilgili rant iddialarından sonra, geçtiğimiz saatlerde Ak Parti Bursa İI Başkanı Davut Gürkan'ın Bursa Adliye Sarayı önünde yaptığı basın toplantısında sessizliğini bozarak, CHP Bursa İl Başkanının adının da geçtiği MASAK raporlarına kadar giren para alışverişleri ile bazı belediye başkanlarının isminin yer aldığı kumar borçları karşılığındaki imar rantı pazarlıkları ile ilgili iddiaların aydınlatılması adına  Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet etmesi Bursa'da neler oluyor sorusunu akıllara getirdi.

Öyle ki Başkan Gürkan'ın iddiaları öyle yenilir yutulur cinsten değil, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in, bir yıllık süreçte akraba eş dost atamaları yaptığını, bu nedenle yüzlerce çalışanın işten çıkarıldığını, taciz iddiaları, adrese teslim işler gibi konularla gündeme geldiğini, ayrıca CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in temmuz 2024'teki Bursa ziyareti sırasında Büyükşehir Belediyesi kasasından ödenen 1 milyon 409 bin 805 TL tutarındaki faturanın hukuk önünde de denetlenmesini istedi.

İddialara baktığımda kısaca şu soruyu sorabilirim.

İstanbul'un hırsızlıktan tutuklu Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun altı yılda yaptıklarını Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Osmangazi Belediye Başkanı ve diğer CHP'li ilçe belediyeleri bir yılda mı yaptılar ya da yapıyorlar?

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz beyler unutmayın.

Bende şu fikirdeyim; şaibeli durumlar görünüyor ve bir an evvel araştırılmalı özellikle basın, medya, reklam, kültür gibi daire başkanlıkları ve müdürlüklerinin neler yaptıkları incelenmeli, ihaleler kimlere verilmiş, çalışmalar nasıl yürütülmüş araştırılmalı ve eğer bir yolsuzluk varsa hemen gereği yapılmalıdır.

Üzülerek ifade etmek istiyorum, şahsi kanaatim şüpheli durumların olduğudur. İnşallah ben yanılırım ve Özgür Bey de yine hırsızlık ve yolsuzluktan yargılanan birilerini korumak için insanları sokağa dökmez.

Lakin tüm Avrupa ana muhalefet liderine tutum ve davranışları için bir yerleriyle gülüyor. Medet umduğun Avrupa'da yayın yapan Le Monde gazetesi bile analiz haberinde koskoca partinin genel başkanını aparatçı olarak betimlemiş daha ne diyeyim.

Samsun'da miting yapan Özgür Bey a, b, c planlarının Ekrem Bey'i tutuklu bulunduğu cezaevinden çıkartmak olduğunu belirtmiş. Daha ne yazayım nasıl anlatayım. Aptala anlatır gibi anlatıyorum. Emin olun sizin bir plan yapmanıza ya da uğraşmanıza gerek yok eğer çalmadı ve suçsuzsa girdiği yerden çıkacaktır. Ben adaletin tesisine inanıyor ve Türk adaletine güveniyorum. Sizlere önerim de çalmayın ve güvenin.

Tüm uyarılarımız ve iddiaları dile getirmemiz bu kadim toprakların bu milletin hakkı olan hak sahibine verilmesi içindir.

"Bir sırrı saklayarak adalete zarar vermektense, adalet uğruna zarar görmeyi tercih ederim." demiş Beethoven. Bugün de böyle vedalaşalım...


Kalın sağlıcakla...