Sebep, Sonuç Ve Neden, Niçin
Kim mi o birileri??? O birileri Eşref Bitlis paşamızın varlığından rahatsız olanlar, Rahmetli Turgut Özal'ın bu ülkeye çağ atlatmasından hoşnut olmayanlar, Osmanlı'nın torunlarının kalkınmasından korkanlardır. Hile uzmanları olan o birileri zaman zaman şu-cu bu-cu diyerek ortaya birilerini çıkarır dururlar.
Ve hatta ve o birileri şu anda açılım konusunda da iktidar ile muhalefetin ortak bir düşünce de buluşamamasından bayağı memnun gözüküyorlar ve gündemi değiştirmek için yeni Bizans oyunlarını sahneye koymuyorlar.
Ülkemizde her şey bizlerin aksine başka birilerinin istediği gibi tam seyrinde gidiyor. Dünyanın dört bir yanında bulunan Türk devletleri tüm coğrafyaların hâkimi olabilecek konumda iken kendi dertleriyle dertleniyor ve zulüm görerek yaşam mücadelesi veriyorlar.
Türklerin anavatanı olarak kabul edilen Osmanlı İmparatorluğunun devamı olan Türkiye ise Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında açılımlar ile saçılımlar eşliğinde satranç oynuyor.
Kale, vezir ve piyon ekseninde tüm dış güçlerin hamlelerine karşılık vererek, bu açılımdan ülkemiz üzerinde yaşayan tüm yurttaşlarımız başarılı çıkarsa; ''Büyük İslam Devleti olan Osmanlı'nın torunları olarak Türk devletlerini de içerisine alan Misaki Milli sınırlarını genişletmiş bir büyük Türkiye hayali hayal olmaktan çıkmış ve gerçeğe dönüşmüştür'' diyebiliriz.
Satranç'ın sonunda yapılan tüm uğraş ve verilen tüm tavizlere rağmen bu ülke üzerinde yaşayan tüm bireyler ekseninde birlik ve beraberlik sağlanamaz ise Recep Tayyip Erdoğan tarafından kaldırılan Olağanüstü hal'in yeniden Başbakanımız tarafından bölgede uygulamaya geçirilmesi de bir ihtimal olarak düşünülebilir.
Başarılı veya başarısız hamleler neticesinde; şehit annelerimiz çoğalmış, vatan düşmanlığı suç sayılmaz hale gelmiş ve olmazsa olmaz değerlerimiz çürütülmeye bırakılmış bir hal ortaya çıkar ise, vay o zaman o hamleleri yapanların haline diyerek şimdiden acıyorum.
Ben dün de olduğu gibi bu gün de Türk olmaktan onur Osmanlı'nın torunu olmaktan da gurur duyuyorum ve duymaya da devam edeceğim.
Ama bu düşünceler içerisinde hiçbir zaman kendisini Türk olarak görmüyor diyerek hiçbir azınlığı da sınır dışı etme sevdalısı da değiliz. Çaresiz ve yurtsuz olanları himayesine alarak kendi milletinden sayan ve eşit şartlarda bizlerle yaşamasını sağlayan atalarımıza da neden herkese yardım elini uzattın diyerek sitem edecek acizlikte de bulunamayız. Ama atalarımızın sergilediği bu onurlu yaklaşıma herkesin onurlu bir şekilde cevap vermesi lazım gelmez mi??
Türk olmayanların ülkemde benimle eşit şartlarda yaşaması ise, benim ''Ne Mutlu Türküm'' dememe engel olmamalıdır. Tabi ben baba tarafından Çerkez, anne tarafımdan Laz olarak Türk olduğumu söylemekten rahatsız olmuyorum. Dünyaları vereceklerini bilsem de ne Çerkezistan, ne de Lazistan hayali güden birisi olamam.
Kimse biz ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz diyerek yalandan yere yaygara yapmamalıdır. Yaygara yapanlar dış güçlerin maşası olarak huzursuzluk çıkardıklarının farkında olmaları ile farklılar ve farklılıklarının da farkındalar...
Ama her şeyin farkında olanların bu ülke üzerinde yaşayan herkesin ortak paydası olan DİNİMİZİ unuttukları gözlemleniyor.
Milli Birlik için yeni politikalara ihtiyaç bulunmakta olduğu biliniyor ve bununda ancak siyasilerimizin el ele vermesiyle gerçekleşeceği konuşuluyor.
Sebep, sonuç ve neden, niçin'lerin iyi bilinmesi ile hepimizin kardeşçe yaşaması temin edilmelidir.
Ne mutlu kürdüm diyene sözünü söyleyenle bir sorunumuz olamaz lakin vatanımızla sorunu olanla her zaman sorunumuz olmuştur ve olmaya devam edecektir.
CRA 17.Ekim.2009 Cumartesi - 01:47:00
Ve hatta ve o birileri şu anda açılım konusunda da iktidar ile muhalefetin ortak bir düşünce de buluşamamasından bayağı memnun gözüküyorlar ve gündemi değiştirmek için yeni Bizans oyunlarını sahneye koymuyorlar.
Ülkemizde her şey bizlerin aksine başka birilerinin istediği gibi tam seyrinde gidiyor. Dünyanın dört bir yanında bulunan Türk devletleri tüm coğrafyaların hâkimi olabilecek konumda iken kendi dertleriyle dertleniyor ve zulüm görerek yaşam mücadelesi veriyorlar.
Türklerin anavatanı olarak kabul edilen Osmanlı İmparatorluğunun devamı olan Türkiye ise Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında açılımlar ile saçılımlar eşliğinde satranç oynuyor.
Kale, vezir ve piyon ekseninde tüm dış güçlerin hamlelerine karşılık vererek, bu açılımdan ülkemiz üzerinde yaşayan tüm yurttaşlarımız başarılı çıkarsa; ''Büyük İslam Devleti olan Osmanlı'nın torunları olarak Türk devletlerini de içerisine alan Misaki Milli sınırlarını genişletmiş bir büyük Türkiye hayali hayal olmaktan çıkmış ve gerçeğe dönüşmüştür'' diyebiliriz.
Satranç'ın sonunda yapılan tüm uğraş ve verilen tüm tavizlere rağmen bu ülke üzerinde yaşayan tüm bireyler ekseninde birlik ve beraberlik sağlanamaz ise Recep Tayyip Erdoğan tarafından kaldırılan Olağanüstü hal'in yeniden Başbakanımız tarafından bölgede uygulamaya geçirilmesi de bir ihtimal olarak düşünülebilir.
Başarılı veya başarısız hamleler neticesinde; şehit annelerimiz çoğalmış, vatan düşmanlığı suç sayılmaz hale gelmiş ve olmazsa olmaz değerlerimiz çürütülmeye bırakılmış bir hal ortaya çıkar ise, vay o zaman o hamleleri yapanların haline diyerek şimdiden acıyorum.
Ben dün de olduğu gibi bu gün de Türk olmaktan onur Osmanlı'nın torunu olmaktan da gurur duyuyorum ve duymaya da devam edeceğim.
Ama bu düşünceler içerisinde hiçbir zaman kendisini Türk olarak görmüyor diyerek hiçbir azınlığı da sınır dışı etme sevdalısı da değiliz. Çaresiz ve yurtsuz olanları himayesine alarak kendi milletinden sayan ve eşit şartlarda bizlerle yaşamasını sağlayan atalarımıza da neden herkese yardım elini uzattın diyerek sitem edecek acizlikte de bulunamayız. Ama atalarımızın sergilediği bu onurlu yaklaşıma herkesin onurlu bir şekilde cevap vermesi lazım gelmez mi??
Türk olmayanların ülkemde benimle eşit şartlarda yaşaması ise, benim ''Ne Mutlu Türküm'' dememe engel olmamalıdır. Tabi ben baba tarafından Çerkez, anne tarafımdan Laz olarak Türk olduğumu söylemekten rahatsız olmuyorum. Dünyaları vereceklerini bilsem de ne Çerkezistan, ne de Lazistan hayali güden birisi olamam.
Kimse biz ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz diyerek yalandan yere yaygara yapmamalıdır. Yaygara yapanlar dış güçlerin maşası olarak huzursuzluk çıkardıklarının farkında olmaları ile farklılar ve farklılıklarının da farkındalar...
Ama her şeyin farkında olanların bu ülke üzerinde yaşayan herkesin ortak paydası olan DİNİMİZİ unuttukları gözlemleniyor.
Milli Birlik için yeni politikalara ihtiyaç bulunmakta olduğu biliniyor ve bununda ancak siyasilerimizin el ele vermesiyle gerçekleşeceği konuşuluyor.
Sebep, sonuç ve neden, niçin'lerin iyi bilinmesi ile hepimizin kardeşçe yaşaması temin edilmelidir.
Ne mutlu kürdüm diyene sözünü söyleyenle bir sorunumuz olamaz lakin vatanımızla sorunu olanla her zaman sorunumuz olmuştur ve olmaya devam edecektir.
CRA 17.Ekim.2009 Cumartesi - 01:47:00
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.