Halkın Gerekçeli Kararı...
tepki vermemesi gerekenler ise hükümete karşı linç kampanyasının startı için düğmeye bastılar.
Son zamanlarda bizlere ne olduğunu anlamış değilim. Önceden herkes birbirinin görüşü ile yaşantısına saygı duyarken, son zamanlarda herkes birbirinin yaşantısına müdahale eder oldu. Herkes birbirine benim gibi yaşamalısın dayatması yapıyor. Neden bu kadar eksi ve artı kutuplara doğru itildik. Yunanlılarla kardeşlik şarkısı söyleyenler kendi milleti ile sohbet edemez ve yaşantısına tahammül edemez oldu.
Ak Parti'nin kapatılma sebepleri Ak Parti'nin yaptıklarıyla değil, bilinçaltındaki eyleme dönüşmemiş ve her an dönüşebilir diye tahmin edilen inançlarıyla alakalı olduğu gözlemleniyor.
Artık inançlara bile saygı gösterilmeyen bir toplumun neferleri olduk. Dini bir rejim getireceği iddia edilen Ak Parti Hükümetinin icraatları yapılan müdahaleler sonucu inançlarımıza sekte vuracak kararlar almalarına neden olması ise üzülerek hafızalarımıza kazınıyor.
Ortama ayak uydurmak adına yapılanlar bile bazı kesimleri mutlu edememiş. Çünkü fikri neyse zikri de odur diyerek peşin hüküm her zamanki gibi sahnede ama Hazreti Ömer'in değerli sözü unutulmamalı; ''İNANDIĞINIZ GİBİ YAŞAMAZ İSENİZ, YAŞADIĞINIZ GİBİ İNANMAYA BAŞLARSINIZ'' Onun için inandığımız gibi yaşayalım veya yaşayamıyor isek bile yaşayanlara izin verelim.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş hür ve kabul edilmiş büyük masonlar toplantısına katılarak, ''Ayasofya turizme açılmış ve tekrar camiye çevirelim demek gereksiz bir polemiktir'' diyerek konuşmuştu.
Oysaki sessiz çoğunluk olan bu ülkenin esas evlatları olan birkaç kişi gibi olmayanlar için Ayasofya'nın camiye çevrilmesi manevi bir güçtür. Bu güç ülkemiz insanlarına karşı değil atalarımızın mirasına saygı olarak dünyaya karşı bir güç göstergesidir. Peki, Fatih Sultan Mehmet han İstanbul'u feth ederek, gereksiz bir polemik'in startını mı verdi?
Umuma açık içkili yerlerin okullara uzaklığını 200 metreden 100 metreye indirildi. Turizmi teşvik kapsamında olan yerlerde ise mesafe şartı aranmayacağı karara bağlandı.
Bu kararla manevi bir kural çiğnenmiş olmadı mı? Bence bu kararla birkaç kişi gibi hareket edildi.
AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksi ile Domuz ve yaban domuzu kasaplık hayvanlar arasına alınarak eşini kıskanmayan ve dinimizce haram kabul edilen mahlûk helal etlerle aynı reyonlarda satışa sunuldu.
Okullara gönderilen genelge ile cihad, fetva, halife, hicret, imam, imamet, kâfir, medrese, mücahit, mümin, münafık, şahadet, şehit, şeriat, şirk, tağut, tebliğ, tekke, tevhid, cemaat gibi bazı İslâmî kelimelerin kullanılması yasaklandı.
Yakında Kuran'da yer alan Şehit ifadesini kullandığımız zaman yargılanacağımızı düşünmemize neden olan anlamsız kararlar bizleri endişeye sevk etmektedir.
4928 no'lu ve 15.07.2003 tarihli kanunun 25173 sayılı Resmi Gazetede 19 Temmuz 2003 tarihinde yayınlanmasıyla apartmanlarda kilise açılması resmen serbest edildi.
Müslüman mahallesinde salyangoz satmanın hoş karşılandığı bir zamanda yaşamanın zorluluğu ile Kuran okumanın ve İslami yaşamın hor görüldüğü ülkemizde misyonerlik faaliyetlerine yasal zeminle izin verilmesi gerçekten beni endişelendiriyor.
Milli takımızın formasının üzerinde bulunan bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyazdan bizi mahrum etmelerine, AB bayrağının konulacağı zemin yerine Türk bayrağının yerleştirildiği stıckırların plakalara yapıştırılmasına 55 ytl ceza yazılmasına hayret duyduğum bu günlerde Alevi Federasyonunun sanki İslam'ın özü olan Alevi vatandaşlarımızın zorunlu din dersinden rahatsız imiş gibi göstererek din dersinin kaldırılmasını istemeleri gerçekten beni neden diye düşündürüyor...
TARAF OLMAYAN BER TARAF OLUR evet ama taraf olacak bir taraf bulamıyoruz...
Ama siyasi olarak bir taraf bulamasak ta sessiz çoğunluğun tarafı da, rehberi de bellidir.
fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/15-21.Haziran.2008/Sayı:77/Sayfa:03
Son zamanlarda bizlere ne olduğunu anlamış değilim. Önceden herkes birbirinin görüşü ile yaşantısına saygı duyarken, son zamanlarda herkes birbirinin yaşantısına müdahale eder oldu. Herkes birbirine benim gibi yaşamalısın dayatması yapıyor. Neden bu kadar eksi ve artı kutuplara doğru itildik. Yunanlılarla kardeşlik şarkısı söyleyenler kendi milleti ile sohbet edemez ve yaşantısına tahammül edemez oldu.
Ak Parti'nin kapatılma sebepleri Ak Parti'nin yaptıklarıyla değil, bilinçaltındaki eyleme dönüşmemiş ve her an dönüşebilir diye tahmin edilen inançlarıyla alakalı olduğu gözlemleniyor.
Artık inançlara bile saygı gösterilmeyen bir toplumun neferleri olduk. Dini bir rejim getireceği iddia edilen Ak Parti Hükümetinin icraatları yapılan müdahaleler sonucu inançlarımıza sekte vuracak kararlar almalarına neden olması ise üzülerek hafızalarımıza kazınıyor.
Ortama ayak uydurmak adına yapılanlar bile bazı kesimleri mutlu edememiş. Çünkü fikri neyse zikri de odur diyerek peşin hüküm her zamanki gibi sahnede ama Hazreti Ömer'in değerli sözü unutulmamalı; ''İNANDIĞINIZ GİBİ YAŞAMAZ İSENİZ, YAŞADIĞINIZ GİBİ İNANMAYA BAŞLARSINIZ'' Onun için inandığımız gibi yaşayalım veya yaşayamıyor isek bile yaşayanlara izin verelim.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş hür ve kabul edilmiş büyük masonlar toplantısına katılarak, ''Ayasofya turizme açılmış ve tekrar camiye çevirelim demek gereksiz bir polemiktir'' diyerek konuşmuştu.
Oysaki sessiz çoğunluk olan bu ülkenin esas evlatları olan birkaç kişi gibi olmayanlar için Ayasofya'nın camiye çevrilmesi manevi bir güçtür. Bu güç ülkemiz insanlarına karşı değil atalarımızın mirasına saygı olarak dünyaya karşı bir güç göstergesidir. Peki, Fatih Sultan Mehmet han İstanbul'u feth ederek, gereksiz bir polemik'in startını mı verdi?
Umuma açık içkili yerlerin okullara uzaklığını 200 metreden 100 metreye indirildi. Turizmi teşvik kapsamında olan yerlerde ise mesafe şartı aranmayacağı karara bağlandı.
Bu kararla manevi bir kural çiğnenmiş olmadı mı? Bence bu kararla birkaç kişi gibi hareket edildi.
AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksi ile Domuz ve yaban domuzu kasaplık hayvanlar arasına alınarak eşini kıskanmayan ve dinimizce haram kabul edilen mahlûk helal etlerle aynı reyonlarda satışa sunuldu.
Okullara gönderilen genelge ile cihad, fetva, halife, hicret, imam, imamet, kâfir, medrese, mücahit, mümin, münafık, şahadet, şehit, şeriat, şirk, tağut, tebliğ, tekke, tevhid, cemaat gibi bazı İslâmî kelimelerin kullanılması yasaklandı.
Yakında Kuran'da yer alan Şehit ifadesini kullandığımız zaman yargılanacağımızı düşünmemize neden olan anlamsız kararlar bizleri endişeye sevk etmektedir.
4928 no'lu ve 15.07.2003 tarihli kanunun 25173 sayılı Resmi Gazetede 19 Temmuz 2003 tarihinde yayınlanmasıyla apartmanlarda kilise açılması resmen serbest edildi.
Müslüman mahallesinde salyangoz satmanın hoş karşılandığı bir zamanda yaşamanın zorluluğu ile Kuran okumanın ve İslami yaşamın hor görüldüğü ülkemizde misyonerlik faaliyetlerine yasal zeminle izin verilmesi gerçekten beni endişelendiriyor.
Milli takımızın formasının üzerinde bulunan bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyazdan bizi mahrum etmelerine, AB bayrağının konulacağı zemin yerine Türk bayrağının yerleştirildiği stıckırların plakalara yapıştırılmasına 55 ytl ceza yazılmasına hayret duyduğum bu günlerde Alevi Federasyonunun sanki İslam'ın özü olan Alevi vatandaşlarımızın zorunlu din dersinden rahatsız imiş gibi göstererek din dersinin kaldırılmasını istemeleri gerçekten beni neden diye düşündürüyor...
TARAF OLMAYAN BER TARAF OLUR evet ama taraf olacak bir taraf bulamıyoruz...
Ama siyasi olarak bir taraf bulamasak ta sessiz çoğunluğun tarafı da, rehberi de bellidir.
fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/15-21.Haziran.2008/Sayı:77/Sayfa:03
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
