Çin'e Çin işkencesi gerek..
Lakin ön planda görünen tablo ne kadar güzel olursa olsun arka planda Uygur kardeşlerimizin kanı akıtılmaya devam edilmektedir.
Pakistan, Hindistan ve Orta Asya'yı Çin'e bağlayan, petrol ve doğal gaz yataklarıyla zengin Sincan'da resmi rakamlara göre 8 milyon Müslüman Uygur yaşıyor. Ve bu yaşananların altında güç ve denge hesaplarının yattığı derinden derine hissediliyor.
2009 yılında Sincan da yaşanan olaylara tepki vermek adına meydanlara çıkmış ve protestolarda bulunmuştuk.
Vatandaşlarımızdan kimisi Çin Büyükelçiliğine siyah çelenk bırakırken kimisi de Çin mallarını sokak ortasında yakarak tepkilerini manevi hisleriyle sergilemişlerdi.
Çini boykot etmemizin sonucunda ne kadar maddi zarara uğrayacağımızın hesabını yapanlar o zaman çok canımızı acıtmıştı.
Irkçı uygulamaların yaşandığı zamanlarda bile madde planından mana planına geçemeyenlere yazıklar olsun.
Şimdi ise yaşanan vahşete seyirci kalan ve yaşanan olaylar Çin devletinin iç meselesidir diyerek işin içinden çıkan dünya ülke başkanlarının da tarihe kara bir leke çaldıkları gözlemleniyor.
Bazı katliam haberleri gerçeği yansıtmasa da Çin devleti resmen Uygur Türklerine özgürce yaşam hakkı tanımıyor.
İslam dünyasının, bütün dünya kamuoyunun, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası kuruluşların, Avrupa Parlamentosu gibi kuruluşların sessizliğinin, Çin'i cesaretlendirmektedir.
1 Ocak 2015 itibariyle, Doğu Türkistanın tamamında, Seccade, takke, tespih, sakal, başörtüsü gibi İslami semboller de, terör unsuru kapsamına alınmış.
Bu, dünyada emsali görülmemiş bir zulüm. Namaz, oruç, dini eğitimin tamamı, terör kapsamında ele alınıyor ve bugün maalesef Doğu Türkistan, adeta açık hava hapishanesine dönüştürülmüş durumdadır.
Bu yaşananların ışığında Çin'in bayağı kaşındığı bilinirken, ÇİN'lileri kaşımaya kalkacak ülkenin yanında kimsenin yer almayacağı da hissediliyor ve aklımıza ''Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur'' sözü geliyor.
Sultan Abd-ül aziz Han 1870'de kendisini metbu(*) tanıyan Yakup Bey'in ülkesi (hepimizin ülkesi) demiştir.
Bu vesileyle Uygur kardeşlerimizin en yakın zamanda bağımsızlıklarını kazanmasını dilememizin gerekli olduğu aşikârdır.
*METBU'nun Osmanlıca meali: kendisine tabi bulunulan.
Pakistan, Hindistan ve Orta Asya'yı Çin'e bağlayan, petrol ve doğal gaz yataklarıyla zengin Sincan'da resmi rakamlara göre 8 milyon Müslüman Uygur yaşıyor. Ve bu yaşananların altında güç ve denge hesaplarının yattığı derinden derine hissediliyor.
2009 yılında Sincan da yaşanan olaylara tepki vermek adına meydanlara çıkmış ve protestolarda bulunmuştuk.
Vatandaşlarımızdan kimisi Çin Büyükelçiliğine siyah çelenk bırakırken kimisi de Çin mallarını sokak ortasında yakarak tepkilerini manevi hisleriyle sergilemişlerdi.
Çini boykot etmemizin sonucunda ne kadar maddi zarara uğrayacağımızın hesabını yapanlar o zaman çok canımızı acıtmıştı.
Irkçı uygulamaların yaşandığı zamanlarda bile madde planından mana planına geçemeyenlere yazıklar olsun.
Şimdi ise yaşanan vahşete seyirci kalan ve yaşanan olaylar Çin devletinin iç meselesidir diyerek işin içinden çıkan dünya ülke başkanlarının da tarihe kara bir leke çaldıkları gözlemleniyor.
Bazı katliam haberleri gerçeği yansıtmasa da Çin devleti resmen Uygur Türklerine özgürce yaşam hakkı tanımıyor.
İslam dünyasının, bütün dünya kamuoyunun, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası kuruluşların, Avrupa Parlamentosu gibi kuruluşların sessizliğinin, Çin'i cesaretlendirmektedir.
1 Ocak 2015 itibariyle, Doğu Türkistanın tamamında, Seccade, takke, tespih, sakal, başörtüsü gibi İslami semboller de, terör unsuru kapsamına alınmış.
Bu, dünyada emsali görülmemiş bir zulüm. Namaz, oruç, dini eğitimin tamamı, terör kapsamında ele alınıyor ve bugün maalesef Doğu Türkistan, adeta açık hava hapishanesine dönüştürülmüş durumdadır.
Bu yaşananların ışığında Çin'in bayağı kaşındığı bilinirken, ÇİN'lileri kaşımaya kalkacak ülkenin yanında kimsenin yer almayacağı da hissediliyor ve aklımıza ''Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur'' sözü geliyor.
Sultan Abd-ül aziz Han 1870'de kendisini metbu(*) tanıyan Yakup Bey'in ülkesi (hepimizin ülkesi) demiştir.
Bu vesileyle Uygur kardeşlerimizin en yakın zamanda bağımsızlıklarını kazanmasını dilememizin gerekli olduğu aşikârdır.
*METBU'nun Osmanlıca meali: kendisine tabi bulunulan.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.