Ağustos Böceği İle Karınca Hikâyesi Yalan Oluyor
Ve bu ülkede kurumsal olarak ekonomi sahnesine çıkan firmalar kurumsal hareketler sergilemeyerek müşterilerini söğüşlemeye kalkıyorsa...
Ağustos böceği ile karınca hikâyesi var ya hani o hikâye'nin artık haramilerin etrafımızı sardığı günümüzde yalan olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalabiliriz.
Yolsuzluk, adam kayırma, işsizlik ve sefalet, eş dost'a ihale verme ve özellikle rüşvet konusunda geçmişle bu günü kıyaslarsak eskisi gibi yüksek bir oranda olmadığı söylenebilir ama kesinlikle hiç olmamaktadır demek ise ahmaklık olur.
Geçen hafta ekonomik krizin etkisiyle elden çıkardığımız dairenin devri için Annem ile beraber Bahçelievler Tapu Kadastro müdürlüğüne gittiğimde gördüklerim ve duyduklarım karşısında şok oldum.
Tapu müdürüne evraklarımızı verdik ve bizi bir hanımefendiye havale etti. Hanımefendi işlerimizi başlattı ve ziraat bankasından harçlarımızı ödemek için bize evraklarımızı verdi.
Ziraat bankasında sıra numaramızı aldık ve alıcı arkadaşla beklemeye başladık. Yanımızdaki beyefendi sizde mi tapu harcı yatıracaksınız dedi. Evet dedim. Taksici olduğunu öğrendiğim beyefendi işinin çabuk hallolması için emlakçı'nın dosyanın içerisine 100 TL koyarak memura vermesini söylemiş. Lakin kendisi dosya ile 50TL vereceğini belirtti.
Bende kendisine bir teklifte bulundum. Bahçelievler kaymakamının bu tür yanlışlıklara prim vermeyen bir devlet adamı olduğunu ve vereceği paranın seri numarasını alıp, memura vermesini söyledim. Bir operasyonla yapılan yanlışa son verebiliriz teklifime her vatandaşımızın yaptığı gibi ''BANANE'' anlayışıyla hayır dedi.
Tabi bu sohbetin etkisiyle Tapu müdürlüğüne döndüğümde gözlerimi ve kulaklarımı biraz hassas seviyeye ayarladım. Bir memurun sağ elinin sağ cebine girip girip çıkmasını gördüğümde gerçekten ''OHA'' dedim.
İmza için müdür beyin odasına girdiğimizde ise Müdür beyin kameradan 5 ayrı noktayı seyir ettiğini gördüm. Lakin sağ ellerinin sağ ceplerine sık sık girip çıktığı banko önündeki memurlar haricinde tüm koridorlar ile bekleme salonlarını müdür beyin izlediğini tebessümle seyir ettim.
Turgut Özal'ın benim memurum işini bilir dedikten sonra açık açığa yapılan yanlışlıkların gizli gizli yapılıyor olmasına seyirci kalınmamasının gerekli olduğu biliniyor.
Tapu dairelerine konulan kameraların koridor ile boş alanları izlemesi yerine memurlar ile vatandaşların temas halinde bulundukları alanları göstermesi ve kayıt edilmesinin gerekli olduğu hissediliyor.
Diğer yandan ise ekonomik krizin etkisiyle personel azaltımına giden kurumsal firmaların ise hizmette sınıfta kalmaları vatandaşa tam bir çile yaşatıyor.
MİGROS gibi köklü firma marketteki reyonlarında fiyat etiketlerine dikkat etmeyerek gelişi güzel fiyatlandırma yaparken vatandaşın cebinden kasada etiketten farklı fiyat tahsil edebiliyor.
Milli havayolu şirketimiz olan THY kutsal topraklara ibadet etmek için giden vatandaşlarımıza kalite standardı düşük hizmet verirken, uçaktaki tüm bagajları tek bir kişinin üzerine işleyerek çağ dışı bir işleme imza atıyor.
Baymak 7/24 hizmet veriyoruz diyerek kombi bakımı için vatandaşı tüm gün eve hapis ederek 20 kere telefonla müşterinin kendilerini aramasına rağmen telefonla geri dönüş yapıp bilgi vermeyerek gece 2'de servis için eve gelerek müşterilerini şaşırtıyor.
TTnet adsl aboneliğini iptal eden müşterilerine hiçbir tebligat veya telefonla ulaşmak yerine taahhütlü olarak doldurdukları sözleşmeyi bahane ederek icra takibi başlatabiliyor. (Bu konuyla ilgili gerekli yasal süreç başlatacağımdan gerekli detaylı yazımı daha sonra sizlerle paylaşacağım)
Ülkemizin önde gelen yapı malzemeleri marketinden kutusunun üzerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü belgesi olduğu için alınan su arıtma cihazı geri iadesi yok şartıyla satılırken, ürün suyu arıtmak yerine insanın duyu organlarında kötü bir tat bırakıyor. Bu firma ürünü iade almayı kabul etti bu konuda bir mesele yok. Ürünüyle ilgili analizleri yaparak hatasını düzelteceği sözünü bana verdikleri için ismi şimdilik bende saklı...
Diğer taraftan bir su arıtma cihazı mağduriyetimizin ardından bizlere sattığı su arıtma cihazı konusunda verdiği sözü tuttu. Ve hatta tadı ile damağımızda hoş bir seda bırakan suyu içmemizi sağlayan ''AQUALINE'' arıtma cihazı yetkilerine teşekkürler...
Koltuklar iş yapmaz o koltuklarda oturanlar iş yapar sözü gerçeği hafızalarımıza kazınırken, koltukları boşuna işgal edenlerin koltuklarını ehil kişilere devir etmesinin gerekli olduğu görülüyor.
Esas açılımın tüketicilerin mağdur edilmemesi konusunda yapılması olmazsa olmaz açılımlardan olarak gözüküyor.
Fakat bu tür sorunların çözümü konusunda başvuracağımız adalet savunucusu avukatların ''Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' sloganlarıyla adalet istemek için yollara düşmesi gerçekten Hakk'ın askeri olan ben denizi gerçekten düşündürüyor.
CRA 20.Kasım.2009 Cuma - 03:23:00
Ağustos böceği ile karınca hikâyesi var ya hani o hikâye'nin artık haramilerin etrafımızı sardığı günümüzde yalan olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalabiliriz.
Yolsuzluk, adam kayırma, işsizlik ve sefalet, eş dost'a ihale verme ve özellikle rüşvet konusunda geçmişle bu günü kıyaslarsak eskisi gibi yüksek bir oranda olmadığı söylenebilir ama kesinlikle hiç olmamaktadır demek ise ahmaklık olur.
Geçen hafta ekonomik krizin etkisiyle elden çıkardığımız dairenin devri için Annem ile beraber Bahçelievler Tapu Kadastro müdürlüğüne gittiğimde gördüklerim ve duyduklarım karşısında şok oldum.
Tapu müdürüne evraklarımızı verdik ve bizi bir hanımefendiye havale etti. Hanımefendi işlerimizi başlattı ve ziraat bankasından harçlarımızı ödemek için bize evraklarımızı verdi.
Ziraat bankasında sıra numaramızı aldık ve alıcı arkadaşla beklemeye başladık. Yanımızdaki beyefendi sizde mi tapu harcı yatıracaksınız dedi. Evet dedim. Taksici olduğunu öğrendiğim beyefendi işinin çabuk hallolması için emlakçı'nın dosyanın içerisine 100 TL koyarak memura vermesini söylemiş. Lakin kendisi dosya ile 50TL vereceğini belirtti.
Bende kendisine bir teklifte bulundum. Bahçelievler kaymakamının bu tür yanlışlıklara prim vermeyen bir devlet adamı olduğunu ve vereceği paranın seri numarasını alıp, memura vermesini söyledim. Bir operasyonla yapılan yanlışa son verebiliriz teklifime her vatandaşımızın yaptığı gibi ''BANANE'' anlayışıyla hayır dedi.
Tabi bu sohbetin etkisiyle Tapu müdürlüğüne döndüğümde gözlerimi ve kulaklarımı biraz hassas seviyeye ayarladım. Bir memurun sağ elinin sağ cebine girip girip çıkmasını gördüğümde gerçekten ''OHA'' dedim.
İmza için müdür beyin odasına girdiğimizde ise Müdür beyin kameradan 5 ayrı noktayı seyir ettiğini gördüm. Lakin sağ ellerinin sağ ceplerine sık sık girip çıktığı banko önündeki memurlar haricinde tüm koridorlar ile bekleme salonlarını müdür beyin izlediğini tebessümle seyir ettim.
Turgut Özal'ın benim memurum işini bilir dedikten sonra açık açığa yapılan yanlışlıkların gizli gizli yapılıyor olmasına seyirci kalınmamasının gerekli olduğu biliniyor.
Tapu dairelerine konulan kameraların koridor ile boş alanları izlemesi yerine memurlar ile vatandaşların temas halinde bulundukları alanları göstermesi ve kayıt edilmesinin gerekli olduğu hissediliyor.
Diğer yandan ise ekonomik krizin etkisiyle personel azaltımına giden kurumsal firmaların ise hizmette sınıfta kalmaları vatandaşa tam bir çile yaşatıyor.
MİGROS gibi köklü firma marketteki reyonlarında fiyat etiketlerine dikkat etmeyerek gelişi güzel fiyatlandırma yaparken vatandaşın cebinden kasada etiketten farklı fiyat tahsil edebiliyor.
Milli havayolu şirketimiz olan THY kutsal topraklara ibadet etmek için giden vatandaşlarımıza kalite standardı düşük hizmet verirken, uçaktaki tüm bagajları tek bir kişinin üzerine işleyerek çağ dışı bir işleme imza atıyor.
Baymak 7/24 hizmet veriyoruz diyerek kombi bakımı için vatandaşı tüm gün eve hapis ederek 20 kere telefonla müşterinin kendilerini aramasına rağmen telefonla geri dönüş yapıp bilgi vermeyerek gece 2'de servis için eve gelerek müşterilerini şaşırtıyor.
TTnet adsl aboneliğini iptal eden müşterilerine hiçbir tebligat veya telefonla ulaşmak yerine taahhütlü olarak doldurdukları sözleşmeyi bahane ederek icra takibi başlatabiliyor. (Bu konuyla ilgili gerekli yasal süreç başlatacağımdan gerekli detaylı yazımı daha sonra sizlerle paylaşacağım)
Ülkemizin önde gelen yapı malzemeleri marketinden kutusunun üzerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü belgesi olduğu için alınan su arıtma cihazı geri iadesi yok şartıyla satılırken, ürün suyu arıtmak yerine insanın duyu organlarında kötü bir tat bırakıyor. Bu firma ürünü iade almayı kabul etti bu konuda bir mesele yok. Ürünüyle ilgili analizleri yaparak hatasını düzelteceği sözünü bana verdikleri için ismi şimdilik bende saklı...
Diğer taraftan bir su arıtma cihazı mağduriyetimizin ardından bizlere sattığı su arıtma cihazı konusunda verdiği sözü tuttu. Ve hatta tadı ile damağımızda hoş bir seda bırakan suyu içmemizi sağlayan ''AQUALINE'' arıtma cihazı yetkilerine teşekkürler...
Koltuklar iş yapmaz o koltuklarda oturanlar iş yapar sözü gerçeği hafızalarımıza kazınırken, koltukları boşuna işgal edenlerin koltuklarını ehil kişilere devir etmesinin gerekli olduğu görülüyor.
Esas açılımın tüketicilerin mağdur edilmemesi konusunda yapılması olmazsa olmaz açılımlardan olarak gözüküyor.
Fakat bu tür sorunların çözümü konusunda başvuracağımız adalet savunucusu avukatların ''Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' sloganlarıyla adalet istemek için yollara düşmesi gerçekten Hakk'ın askeri olan ben denizi gerçekten düşündürüyor.
CRA 20.Kasım.2009 Cuma - 03:23:00
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.