Lanet üçleme: Kuralsızlık-Kurumsuzluk-Siyasetsizlik…
Üç şey…
Hangi ülkenin iktidarı olursa olsun,
Bu "üç şey" görülmeye ve yaşanmaya başlamışsa,
Kamu düzeni ve sistemi esir almışsa,
Ve, iktidar sahipleri de, adeta varlık sebeplerini yok sayarcasına bu "üç şey"e alan açıp, medet umar hale gelmişse;
Son yakın, hatta gelmiş demektir.
Üç Şey nedir?
-Kuralsızlık,
-Kurumsuzluk,
-Siyasetsizlik…
Bu "üçleme" öyle lanet ve melanet bir şeydir ki;
-Biri diğerini doğurur,
-Biri diğerinden beslenir,
-Birbiriyle iç içedir,
-Hep, "üçü bir arada" yaşar,
Ve son tahlilde; bu "üçlüyle" mücadele için gelenler, "üçlemeye" teslim olurlar.
Teoride kalmayalım,
Örnekleyelim ve dünden bugüne bir bakalım.
1- Menderes Dönemi
"Üçlemeyle" mücadele edeceğim, dedi ve iktidar oldu.
İktidarın ilk döneminde buna uygun davrandı, hareket etti, icraatlar yaptı.
Halk yine destek verdi,
Güven tazeledi,
Arkandayız dedi ve yine iktidar yaptı.
Ama sonra "muhteşem üçlü" ipleri ele almaya ve iktidara sirayet etmeye başladı.
Sonuç; malum son…
2- Özal Dönemi
Menderes döneminden ilham vardı,
"Dört Temayül" dendi,
Statüko ve otokratizme karşıtlık dile getirildi.
Ve, henüz 12 Eylül Darbesinin dumanı tüterken,
Kenan Evren'in, tüm karşıtlık ve tehdidine rağmen,
Özal iktidara geldi.
Çünkü "üçlemeyle" mücadele konusunda halkını ikna etmişti.
İktidarın ilk dönemi de, buna uygun icraatlarla geçti.
Halk takdir etti-kabul dedi ve sonra daha güçlü destek vererek yeniden seçti.
Ama "üçleme" durur mu…
Hemen harekete geçti,
Hele de, Özal 1989'da Cumhurbaşkanı olunca; fırsat bu fırsat dedi ve Mesut Yılmaz dönemiyle birlikte şaha kalktı.
Sonuç; 1991 seçimleri ve iktidarı kaybediş…
3- Erdoğan Dönemi
Menderes ve Özal dönemini örnek gösterdi,
Hatta, "onların yanlışlarını biliyorum ve biz yapmayacağız" dedi,
"Üçleme"nin adını değiştirdi ve güncelledi;
"Yolsuzluk-Yoksulluk-Yasaklar", dedi ve hatta "3Y" şeklinde formülleştirip; iktidar olunca "ana konu" olacağını söyledi.
Halk itibar etti mi; etti,
Oy verip, iktidar yaptı mı; yaptı…
İktidar Erdoğan, bunun gereğini yaptı mı; yaptı.
Ve halk da, herkese ve her şeye rağmen,
Yanında durdu, ardından gitti ve daha güçlü bir destekle, ikinci iktidarını başlattı.
"Üçleme" devreye girebildi mi?..
Henüz giremedi,
Çünkü Erdoğan önceki iki örnekten ders almıştı.
"Durmak yok yola devam" dedi ve "üçleme"yi yanına yaklaştırmadı,
İktidarından hep uzak tuttu.
Halk ne yaptı?
2011 seçimlerinde, en güçlü şekilde "yine ve yeniden" destek verip, üçüncü kez iktidara getirdi.
(Daha, yerel seçim ve referandumda verdiği desteklerden de bahsetmiyorum.)
Ammaaaa, ne olduysa bundan sonra oldu.
İktidarın kimyasını, ilk FETÖ bozdu.
Çünkü, bırakın Ak Parti iktidarını; hiçbir iktidar döneminde olmayan bir durum yaşanıyordu.
"İktidarı kontrol edenlerin" artık tamamen hakimiyeti ve "Devleti ele geçirme" projesi sahne almıştı.
Sonra kavga başladı,
17-25 Aralık'ta "Kurumsuzluk ve Kuralsızlık" alabildiğine kendini gösterdi.
15 Temmuz'da ise, topla-tüfekle topyekün saldırıya geçildi.
Geri püskürtüldü mü; evet,
Ama "iktidar kimyası" artık bir kere bozulmuştu.
Daha düzen tutmayacaktı.
"Üçleme" için bundan daha uygun bir fırsat olamazdı.
Ve, siyasetsizlik başladı.
Artık sacayağı tamamdı.
Önceki dönemlerden daha çok beklenmişti,
10-15 yıl geçmişti ve "üçleme" sabırsızlanıyordu.
Bu kadar beklemiş/bekletilmiş olmanın da hırsı ve hızıyla, dolu dizgin "iktidar çınarına" tırmandılar.
Vampir gibi sardılar ve hayat damarlarındaki kanı emmeye başladılar.
Böylece de, "Kuralsızlık-Kurumsuzluk-Siyasetsizlik" siyaset oldu; "ulu çınarda" dal-budak salarak, teslim almış oldu.
Sonuç nedir dersek;
Emin olun ki, öncekilerden bir fark olmayacak.
Bu dönemin tek farkı, "üçlemenin" iktidarı daha geç teslim almış olmasıdır.
İster 2023'de zamanındaki seçim ve isterse herhangi bir erken seçim, iktidarın sonunu getirecektir.
Bunun sinyalleri, zaten 2019 yerel seçimlerinde verilmişti.
Ki Özal'a da, 1989 yerel seçim sonuçları işaret fişeğini çakmıştı.
Son olarak şunu söyleyeyim,
Bu durum ve malum son, sadece Ak Parti'nin sonu ve sorunu değil.
İnsan faktörünün olduğu her yerde,
Her yönetimde,
Her şart ve koşulda, "Kuralsızlık-Kurumsuzluk-Siyasetsizlik" denen "lanet ve melanet" şeyin musallat olduğu iktidarların, çözemediği sorun ve kaçınılmaz sonudur.
Hangi ülkenin iktidarı olursa olsun,
Bu "üç şey" görülmeye ve yaşanmaya başlamışsa,
Kamu düzeni ve sistemi esir almışsa,
Ve, iktidar sahipleri de, adeta varlık sebeplerini yok sayarcasına bu "üç şey"e alan açıp, medet umar hale gelmişse;
Son yakın, hatta gelmiş demektir.
Üç Şey nedir?
-Kuralsızlık,
-Kurumsuzluk,
-Siyasetsizlik…
Bu "üçleme" öyle lanet ve melanet bir şeydir ki;
-Biri diğerini doğurur,
-Biri diğerinden beslenir,
-Birbiriyle iç içedir,
-Hep, "üçü bir arada" yaşar,
Ve son tahlilde; bu "üçlüyle" mücadele için gelenler, "üçlemeye" teslim olurlar.
Teoride kalmayalım,
Örnekleyelim ve dünden bugüne bir bakalım.
1- Menderes Dönemi
"Üçlemeyle" mücadele edeceğim, dedi ve iktidar oldu.
İktidarın ilk döneminde buna uygun davrandı, hareket etti, icraatlar yaptı.
Halk yine destek verdi,
Güven tazeledi,
Arkandayız dedi ve yine iktidar yaptı.
Ama sonra "muhteşem üçlü" ipleri ele almaya ve iktidara sirayet etmeye başladı.
Sonuç; malum son…
2- Özal Dönemi
Menderes döneminden ilham vardı,
"Dört Temayül" dendi,
Statüko ve otokratizme karşıtlık dile getirildi.
Ve, henüz 12 Eylül Darbesinin dumanı tüterken,
Kenan Evren'in, tüm karşıtlık ve tehdidine rağmen,
Özal iktidara geldi.
Çünkü "üçlemeyle" mücadele konusunda halkını ikna etmişti.
İktidarın ilk dönemi de, buna uygun icraatlarla geçti.
Halk takdir etti-kabul dedi ve sonra daha güçlü destek vererek yeniden seçti.
Ama "üçleme" durur mu…
Hemen harekete geçti,
Hele de, Özal 1989'da Cumhurbaşkanı olunca; fırsat bu fırsat dedi ve Mesut Yılmaz dönemiyle birlikte şaha kalktı.
Sonuç; 1991 seçimleri ve iktidarı kaybediş…
3- Erdoğan Dönemi
Menderes ve Özal dönemini örnek gösterdi,
Hatta, "onların yanlışlarını biliyorum ve biz yapmayacağız" dedi,
"Üçleme"nin adını değiştirdi ve güncelledi;
"Yolsuzluk-Yoksulluk-Yasaklar", dedi ve hatta "3Y" şeklinde formülleştirip; iktidar olunca "ana konu" olacağını söyledi.
Halk itibar etti mi; etti,
Oy verip, iktidar yaptı mı; yaptı…
İktidar Erdoğan, bunun gereğini yaptı mı; yaptı.
Ve halk da, herkese ve her şeye rağmen,
Yanında durdu, ardından gitti ve daha güçlü bir destekle, ikinci iktidarını başlattı.
"Üçleme" devreye girebildi mi?..
Henüz giremedi,
Çünkü Erdoğan önceki iki örnekten ders almıştı.
"Durmak yok yola devam" dedi ve "üçleme"yi yanına yaklaştırmadı,
İktidarından hep uzak tuttu.
Halk ne yaptı?
2011 seçimlerinde, en güçlü şekilde "yine ve yeniden" destek verip, üçüncü kez iktidara getirdi.
(Daha, yerel seçim ve referandumda verdiği desteklerden de bahsetmiyorum.)
Ammaaaa, ne olduysa bundan sonra oldu.
İktidarın kimyasını, ilk FETÖ bozdu.
Çünkü, bırakın Ak Parti iktidarını; hiçbir iktidar döneminde olmayan bir durum yaşanıyordu.
"İktidarı kontrol edenlerin" artık tamamen hakimiyeti ve "Devleti ele geçirme" projesi sahne almıştı.
Sonra kavga başladı,
17-25 Aralık'ta "Kurumsuzluk ve Kuralsızlık" alabildiğine kendini gösterdi.
15 Temmuz'da ise, topla-tüfekle topyekün saldırıya geçildi.
Geri püskürtüldü mü; evet,
Ama "iktidar kimyası" artık bir kere bozulmuştu.
Daha düzen tutmayacaktı.
"Üçleme" için bundan daha uygun bir fırsat olamazdı.
Ve, siyasetsizlik başladı.
Artık sacayağı tamamdı.
Önceki dönemlerden daha çok beklenmişti,
10-15 yıl geçmişti ve "üçleme" sabırsızlanıyordu.
Bu kadar beklemiş/bekletilmiş olmanın da hırsı ve hızıyla, dolu dizgin "iktidar çınarına" tırmandılar.
Vampir gibi sardılar ve hayat damarlarındaki kanı emmeye başladılar.
Böylece de, "Kuralsızlık-Kurumsuzluk-Siyasetsizlik" siyaset oldu; "ulu çınarda" dal-budak salarak, teslim almış oldu.
Sonuç nedir dersek;
Emin olun ki, öncekilerden bir fark olmayacak.
Bu dönemin tek farkı, "üçlemenin" iktidarı daha geç teslim almış olmasıdır.
İster 2023'de zamanındaki seçim ve isterse herhangi bir erken seçim, iktidarın sonunu getirecektir.
Bunun sinyalleri, zaten 2019 yerel seçimlerinde verilmişti.
Ki Özal'a da, 1989 yerel seçim sonuçları işaret fişeğini çakmıştı.
Son olarak şunu söyleyeyim,
Bu durum ve malum son, sadece Ak Parti'nin sonu ve sorunu değil.
İnsan faktörünün olduğu her yerde,
Her yönetimde,
Her şart ve koşulda, "Kuralsızlık-Kurumsuzluk-Siyasetsizlik" denen "lanet ve melanet" şeyin musallat olduğu iktidarların, çözemediği sorun ve kaçınılmaz sonudur.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Önemli
Hakan D.
Önemsiz