Kendisinin bile kendisini kızdıramadığı süper sakin adam
Adalet Bakanı,
En sevdiğim Bakan…
Onu dinlemek büyük keyif,
Müthiş saadet,
Harika dinginlik…
Adam sakinlik limanı ve sakinleştirici ilaç gibi…
Ne sorulursa sorulsun mimikleri bile hiç değişmiyor.
Mübarek sanki Tunç’tan bir abide-i sükunet…
Gündemi meşgul eden güncel ve alevli olaylar var,
Hatta hukukî /yargısal olaylar…
Ama Adalet Bakanı yine aynı.
Yılmaz ve onulmaz bir iyimser,
Yine pozitif, yine aynı tonda ses,
Ve değişmeyen heykelimsi duruş;
"Sakin Sakin,
Bu telaş nedir arkadaşlar? Don’t panic!
Meseleleri, bu kadar mesele etmeye ne gerek…
Bir sorun varsa ve eğer çözümü de varsa; elbet bulunur,
No Panic…
Bir sorun varsa ve eğer çözümü de yoksa ne yaparsak yapalım bulunmaz.
Yine No Panic!..”
Arada bir, diğer bakanlar gibileşmeye çalışıp muhalefete yükselse de ona gitmiyor,
Eğreti duruyor ve ödünç ceket giyenin hali gibi oluyor.
Söylemsel politize dikleniş ise benim gülesimi getiriyor…
Aslında onun bu hali, hoşuma gitmiyor da değil.
Tıpkı İçişleri Bakanı’nın bakanlık edişi gibi…
Toplumsal agresyonun zirve yaptığı,
Siyasetin kan davasına dönüştüğü,
Milletin vekillerinin bile bir diğerini alt etmek için Millet Meclisi’nde sözün şehvetine teslim olduğu bir süreçte bu iki bakanın yaptığı işler, yapmadığı siyasî didişmeler ve basınla iletişimde gösterdiği sükunet örnek olacak cinsten…
Siyasetin en çok konuştuğu ama en önem vermediği söylemler
- Hele gerekçeli karar çıksın da…
- Hiç kimse bize had bildiremez…
- Bizim vatanseverliğimizi sorgulayacak olanın alnını karışlarım…
- Sen önce bir terörü lanetle de öyle konuş…
- Sokağa çıkamaz hale gelirsin…
- Bu can, bu bedende oldukça…
- Bedel ödemekten çekinmedik…
- Kayıtlara geçsin Sayın Başkan…
- Bu millet sandıkta gereğini yapacaktır…
- İspat etmeyen şerefsizdir…
- İspat et milletvekilliğinden ben istifa edeceğim; ispat edemezsen sen de edecek misin…
- Terörün her türüne lanet olsun…
- Misliyle karşılık verdik…
- Kanları yerde kalmayacaktır…
- Kimse şehitlerimiz üzerinden siyaset yapmasın…
- Yargı sürecinin bitmesini bekleyeceğiz…
- Bağımsız ve tarafsız yargımız gereğini yapacaktır…
- Kimse Türkiye’ye diz çöktüremez…
- Kanında boğulacaksın İsrail…
- Önce, sen aynaya bir bak…
- Bir zamanlar FETÖ’nün kucağına oturanlar…
***
Veziroğlu Can Furkan’dan…
Bir ennui sarmalında kalbimin içi,
Çıkmaz bir kederden süzülen sinsi bir yumruk,
Yarınlar, artık kalın bir sızı gibi…
Olmayacak ve olamayacak yarınların korkusu
Taze tükendi değil;
Hazan yelleri almış yerini…
Nostalji raflara mahkum sevgi kokusu,
Geçmişten gelen bir el işareti,
Bir ses,
Ve sıcacık bir nefes gibi aranır oldu…
Asla olmayan,
Kanırtılan ihtimalin bile kalmadığı,
Rüyadan ibaret kekremsi tat gibi,
Hayale mahkum, tatlı dokunuşlar…
Canlandırmaya çalıştığında yüreğinde,
Bir hayaletten farksız sevgilinin, sarıldığını duyumsarsın…
Uykusuz geçen her anın bir yumruk gibi iner beynine,
Aklını alırcasına,
Silinmez bir iz gibi aklına kazınırcasına...
Sanki onca farklı diyarın,
Onlarca çeşit simanın,
Olası gerçekliklerin,
Olmayası modernitenin
Ve kahrolası felsefenin,
Gördüğün her şeyde ve şeyinde;
Sen geldin,
En kötüsüne düştün…
Ennui: can sıkıntısı
Son Söz
Yeni yıl daha iyi geçsin,
Daha bir bolluk ve refah getirsin,
Barış, huzur ve esenlikler bol olsun filan demiyorum!
Çünkü bunların ne kadar gerçeklikten uzak, olması imkansız ve fanteziden ibaret dilekler olduğunu,
Kurtla kuzu bir arada yayılsın gibi imkansızı dilemekten başka bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz!
Bu nedenle,
Sırf söylemiş olmak için,
Sırf gelenek olduğu için,
Ve bazılarına inat bazılarına ahenk olsun diye, laf olsun kabilinden "Herkesin yeni yılı kutlu olsun…” diyorum!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Egemen
10 numaralı şehir