TİC Holding Header
  • USD 32.239
  • EUR 35.133
  • Altın 2507.198
  • BIST 100 10643.58

"Durum iyi değil" bile diyemeyenlerle bizden bir cacık olmaz!

"Durum iyi değil" bile diyemeyenlerle bizden bir cacık olmaz!
"Sıkıntılıyız,
Ekonomik durum iyi değil,
Enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz ama yakın vadede düşecek gibi görünmüyor,
Derin sorunlarla karşı karşıyayız…"
Kim diyor bunları?
Amerika Başkanı,
İngiltere Başbakanı,
Almanya Başbakanı,
Hollanda Başbakanı,
Rusya Başkanı,
Çin Devlet Başkanı,
Ve, daha birçok gelişmiş ülke yöneticileri…

Bu ülke yönetimlerinin dert yandıkları enflasyon kaç?
Yüzde 10'lar civarı…
Bizde enflasyon kaç?
Yüzde 85,
(Bu da ne kadar doğru, tartışmalı)

Daha kötü ve beter durumdayız ama iş lafa gelince; sanki her şey yolunda;
"Düzelteceğiz,
Yapıyoruz, yapacağız, edeceğiz,
Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır (ne halt yapıldıysa artık)
Halk bize güvensin, gerisini merak etmesin!" gibi sözleri bol keseden savuruyoruz!

Çok dikkatimi çekiyor,
İki önemli konuda ilginç bir şekilde gerçeklikten kopuk, kandırıkçı ve sorumluluktan kaçıcı olmayı seviyoruz.

Birincisi;
Gerçekleri söylemekten imtina etmek,

İkincisi;
Başarısızlığın sorumluluğunu başkasına atmak ve neredeyse ondan bile kendimize paye çıkartmaya çalışmak…

Amerika'nın, İngiltere'nin, Avrupa Birliği'nin sadece liderleri değil, Merkez Bankası Başkanları da çıkıyor ve özellikle enflasyon konusunda yaşanan vahim durumu gizlemeden, saklamadan aleni ve açıkça paylaşıyor.

Bizim Merkez Bankası Başkanı'nın enflasyon tahmini ise, 9 ayda yüzde 181 oranda sapma yaşıyor!

Ocak ayında konuşuyor;
2022 sonu enflasyon yüzde 23, 2 olacak.
Olmuyor bir-iki ay sonra yine konuşuyor;
2022 sonu enflasyon yüzde 42, 8 olacak.
İki ay geçiyor ve yine olmuyor;
Bu defa da 2022 sonu enflasyon yüzde 60,4 olacak diyor.
Tutuyor mu?
Tabi ki hayır.
Ve geliyoruz Ekim 2022'ye,
Muhterem yine konuşuyor;
2022 sonu enflasyon yüzde 65,2 olacak!

Hadi sen söyle başkan,
Söylediklerine kendin inanıyor musun,
Ya da, sana nasıl ve ne için inanalım…

İki şey var,
Ya bu işi bilmiyorsun,
Veya kandırıyorsun!
İş bilmezlik olduğunu düşünmüyorum,
Çünkü ortaya çıkan tutarsızlık hayatın olağan akışına bile aykırı ve bunu en çolpa insan bile bilir.
Kala kala, kandırıkçılık kalıyor ki; olan ve yaşanan maalesef bu!

Sadece Merkez Bankası mı böyle?
Değil tabi ki,
En tepe yöneticilerimiz bile aynı yaklaşımda,
Durumu tüm gerçekliğiyle halkla paylaşmak yerine, toz pembe söylemlerle "nasıl gizleriz" çabasındalar.

Düşünsenize,
Ekonomik ve siyasal bir trajedi yaşanıyor ama yüce devlet yöneticilerimiz "Türkiye Yüzyılı" boyasını almış eline; halkın, akıl duvarlarına grafiti yapmakla meşguller!
Sanki, doğruyu söylerlerse yaldızları sönecek ve yiğitliğe b.k sürülecek!
Üstelik birisi çıksa,
Hem de, kendilerinden olan birkaç iyi adam çıksa ve "bu yaptığınız yanlış, neden gerçekleri gizliyoruz" dese; eyvah ki eyvah…
Sen misin bunu diyen!
Başlar itibarsızlaştırma ve tu kaka etme!...
Bu konuda, aslında kişisel/bireysel olarak da bir farkımız yok ve hepimiz aynı şeyin lacivertiyiz!
Moralimiz yerlerde, canımız sıkkın veya bir hastalığımız var diyelim.
Ama buna rağmen, "nasılsın" sorusuna "iyi değilim" demekten kaçınır ve bunu söylemeyi bir acziyet olarak algılarız!
İşlerimiz kesat halde ama biz, "ne demek yahu, kim demiş işlerimin bozulduğunu" demeyi ve diyenleri suçlamayı seçeriz!
Hatta böyle söyleyenleri de, arkadaşlıktan sileriz!
Peki, böyle olunca gerçek değişiyor mu?
Ne gezer…
Eni-sonu olanlar oluyor ve bir yerimizin açıkta kaldığı kabak gibi ortaya çıkıyor.
Ne oldu peki yapılan mavralara ve "her şey iyi" edebiyatına!
Ama genetiğimiz ve geleneğimiz böyle,
Resmen aç kabadayılık…
Deyimlerimiz bile bu cihette oluşmuş.
"Kuyruğu dik tutacaksın abi,
Kan tükürsen bile, kızılcık şerbeti içtim diyeceksin…"
Tamam da, kuyruğu dik tutayım diye diye kuyruğun kopuyor ve kızılcık şerbeti içtim diye diye ciğerlerin sökülüyor ve tahtalı köyü boyluyorsun!
N'aber?..
Gizlemek, saklamak ve cilalamak işe yaradı mı!..

İkinci noktaya gelince;
Önce siyaseten bakalım yine,
Muhalefet, yapabileceği şeyi bile yapmaz; adam gibi muhalefet etmez, şunu da yapsaydım demez ama ağzı dolu dolu bunun sebebi iktidardır der.
İktidar ise sorumluluk merciinde ve yetki sahibidir,
İcraat yapması gereken konumdadır,
Ama yaptıkları ve yapamadıklarıyla başarısız olunca, başlar suçu muhalefete atmaya…

Yahu arkadaş,
Hadi, muhalefetin seni eleştirmesi ve kendisini daha iyi gibi göstermesi neyse de; sen ki, her türlü yetki ve imkanla mücehhezken, olumsuzlukların kaynağı olarak muhalefeti göstermenin ve başarısızlıktan bile övünç çıkartmaya çalışmanın yenir yutulur bir yanı var mı…
Ama böyleyiz biz!
Hatta futbolda da böyleyiz, sosyal hayatımızda da…
Beyefendi transfer zamanı çekişe çekişe pazarlık yapar,
Sanki dünya yıldızı!
Ve an gelir; maça çıkar,
Futbol adına hiçbir şey yapmaz,
Koşmaz, kaytarır,
Hatta bir gece önce eğlencede sabahlamıştır ve sahaya çıkınca nefesi bir yerlerinden çıkmaktadır.
Böyle olunca sonuç malum tabi; 35 bin nüfuslu San Marino'ya yenilgi…
Ama bizim yıldız topçumuz toz kondurmaz kendine,
S.çtık bari, biraz da sıvayalım kabilinden başlar konuşmaya;
"Sahanın kaygan olması, hakemin taraf tutması ve şansın rakipten yana olması nedeniyle yenildik…"
Aile içi ihtilaflarda, kişisel kavgalarımızda bile böyleyiz,
"Ayranım ekşi" demeyiz asla!
En güzel savunma saldırıdır der ve "Ya Allah Bismillah" diyerek hücuma geçer; suçlama furyasını başlatırız!
Evliliklere bakınız mesela,
Canımlı-cicimli, davullu-zurnalı evlenilir,
Herkes mutlu ve herkes çok iyidir.
Ne zaman ki ihtilaflar oluşmaya ve istenmeyen aile içi kavgalar yaşanmaya başlar; işte o zaman saflaşma ve acımasız ötekileştirme, sazı alır eline…
Bir diğerini kahramanca suçlamaya başlarız.
Kim haklı-kim haksız; ne önemi var ki!..
"Kavgada yumruk mu sayılır" be kardeşim der; karşı tarafı, dibin dibine gömmeyi maharet sayarız.
Hatta sonra da oturur;
"Nasıl s.çtık ağızlarına ama…
Sen de taşı gediğine tam koydun; ağzının payını nasıl verdin" kabilinden cümlelerle; haksızlığı setretmenin, üste çıkmanın ve en şarlatan olabilmenin dayanılmaz cazibesiyle iftihar ederiz!..
Bu yüzden de,
Boşuna ümitlenmeyin ve hamaset söylemleriyle "uçuyoruz, şahlanıyoruz, kalkınıyoruz" sözleri ve "Türkiye Yüzyılı/Türk Asrı" gibi laflarla, kendi kendinizi gazlamayın.

Bu kafayla,
Halkına bile doğru söylemeyen siyasetle,
"Hata bende idi veya ben başarısızdım" diyemeyen ezik bireysellikle bizden bir cacık olmaz!..

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Neclp UYSAL
    Kaleminize sağlık…
  • Hakan Demirci
    Herkesin okuması gereken bir yazı olmuş...
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri