Dua, Mevlit ve Atatürk…

Dua, Mevlit ve Atatürk…

Zamana yenik düşmek…
Mukadderdir…
En çok da,
Siyaset oyununda yaşanan bir sahnedir…
Ama,
Ne hikmetse;
Senaristin muzipliğinden mi,
Yoksa ,
Kendini role fazlaca kaptırmaktan mı bilinmez; siyasetçi rolünü oynayanlar birkaç bölüm daha oyunda kalmak için direnir de direnir...
Hatta öyle ki;
Bazı siyasi liderler; bu kaderi değiştirmek için yapılmaması gereken her şeye başvururlar…
Adeta,
Bir, “Kadere Karşı Koy AŞ.” kurarlar…
Peki sonuç?
Kişisel itibar cellatlığı…
İyi hatıraları bile unutturuş…
Kötü final,
Ve,
Zilletli bir bitiş…

Türkiye özelinde bu kuralın tek bir istisnası var:
Mustafa Kemal Atatürk…
İnandığı gibi yaşadı,
Başardı,
Ve,
İnandığı gibi öldü…
Yaşarken de büyüktü ama asıl önemlisi, ölümünden sonra daha da büyümesi…
Çok sevip sömürenlere,
Ve,
Nefret biriktirip düşmanlık edenlere rağmen,
Ölünce, daha bir ölümsüzleşti…

Neden?

Çünkü,
“Ecel birdir tegayyür etmez” diyen ama ecel vaktini değiştirmek/ertelemek için yapmadık şey bırakmayan kimileri gibi ecelden hiç korkmadı.
Çünkü,
Kendisine Tanrısal güç atfedenlere inat; “Tanrı’yı oynamadı”, bir insan olduğunu hiç mi hiç unutmadı.
Çünkü,
Yapması gerekenleri,
Önce konuşup sonra yapan bir adam olmadı.
Ne öncesinde ne sonrasında konuştu; sadece yaptı ve sadece başardı…
Hatta,
Birileri,
Yenilgi yenilgi büyüyen zafer edebiyatı patlatırken,
O,
Yenilgi travmasıyla malul psikotik bir topluma bir nevi terapist oldu.

O yüzden,
Son 250 yılda,
Hayal edebilen ve hayal ettiklerini yapabilen, tek Türk/Ata Türk oldu…
Fırın açıp,
Adını “Kemalizm” koyup; rant ve ayrıcalık edinenlere,
Fırın açıp,
Adını “Anti Kemalizm” koyup; İslamcı buğdaydan ekmek pişirip Siyasal İslam devşirenlere rağmen,
Atatürk ve Atatürkçülük dalga dalga büyüdü…

Bugün,
Akademik jargonlarla,
Kimileri övmek ve yüceltmek,  kimileri yermek hatta yerin dibine gömmek için
Atatürkçülük ve Kemalizm tanımları yapıyor.
Geçin kardeşim geçin…
İster Z kuşağı deyin, ister X-Y deyin veya isterseniz alfabenin tüm harflerini kullanarak söyleyin;
Gördünüz ve görüyorsunuz ki,
Bu millet, yaşlısıyla genciyle; tam da Atatürk’ün istediği gibi, Atatürk’ü kendi tanıyor ve kendisi tanımlıyor.
Milletin tanımı,
Son derece sade/basit ve yalın:
Atatürk,
Hayal edebilen, hayal ettiğini başarabilen ve nasıl başarılı olunabileceğini gösteren bir Türk, bir insanoğlu insan…


Bunun delili nedir?
Bunun delili,
Ölümünden 87 yıl sonra,
Sol siyasetle özdeşleşen ve adeta CHP nezdinde tekelleştirilen Kemalizm düşüyor.
Atatürk düşmanlığını beslenme referansı gören Siyasal İslamcılık, iktidarda olmasına rağmen iflas ediyor.
Ama,
Atatürkçülük,
Milletin tanımladığı Atatürkçülük,
Hiç görülmedik düzeyde (Yüzde 80’lerde) millete ittifak noktası oluyor…
Daha ne olsun!

Kendini, solcu veya CHP’li veya Kemalist veya Atatürkçü olarak konumlayıp medyatik köşe başını tutanların Atatürk savunularını,
Ve,
Kendini, muhafazakar veya AKP’li veya İslamcı olarak konumlayıp akademik/medyatik köşe başını tutanların sövgülerini duymuyorum ve umursamıyorum bile…
Gerçekten çok komik!
Bir kesim Atatürk’ün adını anmıyor diye Diyanet’e kızıyor,
Öteki kesim Atatürk’ün adının anılmaması için kırk takla atıyor…

Yahu Arkadaş!
Atatürk,
Bu milletin hem aklında, hem gönlünde hem duasında olduktan sonra;
Diyanet veya herhangi bir resmiyet,
Atatürk için Mevlit okutsa ne okutmasa ne…
Herhangi bir camide duaya dahil edilse ne edilmese ne…
Dar düşünceler dar görüşler…

Yeminle,
Çok komik ve gülesim geliyor…
Tam bir zavallılık…
Atatürk için mevlit okunacak diye birileri gösteri düzenlemiş…
40-50 kişi iştirak etmiş sadece…
Katılımcıdan çok pankart var ve pankartın birinde şöyle yazıyor:
“Biz, Atatürk’e değil sadece Allah’a kulluk ederiz…”

Ulan Oğlum!
Bir kere,
Senin Atatürk karşıtı argümanın bile sakat…
Birincisi;
Böyle diyerek zaten “Önce Allah sonra Atatürk”  demiş oluyorsun.
İkincisi;
“Sadece Allah’a kulluk ederiz” diyerek, sadece 40-50 kişi toplayabiliyorsan senin “kulluk” anlayışında bir sıkıntı var.
Üçüncüsü;
Atatürk,
Bırak kendisine kul olunmasını; kula kulluk edilmesine şiddetle karşı çıkmış
Hatta,
Bu nedenle padişahlıktan Cumhuriyet’e geçmiş birisi…
Sen bu cümlenle,
Demek ki,
Kula kulluk etmeye oldukça aşina ve teşnesin…

Son olarak;
İstihza içinde sorulan ama aslında ezikliğin ve hazımsızlığın dışavurumu olan bir soru var.
En tilt olduğum soru:
“Atatürk ne yaptı ki?..”
Aslında,
Bu da bir ikrar ve cevabı içinde bir sorudur.
Yapmak bir eylemdir,
Eylem yoksa, yapmak diye bir şey de olmaz.
Eğer
“…ne yaptı ki” diye soruyorsan; bir şeyler yapmıştır ki, bu soruyu soruyorsun…

Soruya soruyla karşılık vererek yazıyı bitireyim:
Vakti zamanında,
Atatürk neyi yapmamış olmalı da; “Atatürk ne yaptı ki” gibi bir soru sorulabiliyor?

Benim duam:
Ulu Önder, Güzel insan…
Biliyorum;
Üzerinde tepinenleri, semirenleri, riya gösterenleri zerre miskal umursamıyor ve takmıyorsun.
Çünkü,
Beni anlayanlar anladı, anlıyor ve fevç fevç artıyor diyor ve eminim yattığın yerden şadan bir şekilde,
“Neden dua edilmiyor/Neden dua edelim” diye dua üzerinden müptezellik yapan düalistlere sadece acıyorsundur…
Bence,
“Sana dua edelim mi veya sana kim dua etsin istersin” diye sorulabilse şunu söylerdin:
“En berrak zihinler, en safi gönüllere sahip ilkokul çocukları dua etsin yeter!
Geri kalanlar zaten birbirini yiyor,
Birbirine beddua etmekten duaya vakit bulamıyor...
Onları boşver…”

Valla Atam,
Sana karşı vebalimiz çok, yüzümüz yok ama yine de yüksek hoşgörüne sığınarak diyorum ki:
“Mekânın Cennet olsun!
Allah senden razı olsun!
İyi ki varsın ve iyi ki hala yaşıyorsun…”

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet