Tarih 27 Kasım 2024,
Geçen Çarşamba.
Yer TBMM,
Ak Parti Grup Toplantısı,
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor,
Bir soru cümlesi var ki oldukça manidar:
“…Buna rağmen CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, nasıl bu kadar belediye kazanabiliyor, nasıl bu kadar cüret sahibi olabiliyor?
Ve cevap cümlesi:
 “Açık konuşmak gerekirse bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz.
Bu bir özeleştiridir, açık ve net. 'İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır' demiş atalarımız.
Biz de başkalarını eleştirmeden önce sorunu kendimizde arayacağız.”
Evet,
Doğru teşhis,
Doğru tespit ve doğru cevap.
Peki, ya pratik?
Çok farklı ve sahicilikten uzak…
Nasıl?
Bu konuşmadan hareketle açıklayayım:
Erdoğan “Başkalarını eleştirmeden önce sorunu kendimizde arayacağız” diyor,
Ama 52 dakikalık konuşmanın,
Yaklaşık 30 dakikası CHP eleştirisi,
Bunun 8 dakikası da CHP’lilerin bile unuttuğu Kılıçdaroğlu üzerine…

Kaldı ki,
Seçimin üzerinden 8-9 ay geçti,
Ve hala özeleştiri yapılmadıysa,
Veya yapılan özeleştirinin gereği hala yapılmamışsa,
Yahut da “sorunu kendimizde arayacağız” sözünden anlaşılacağı üzere yarınlar işaret ediliyor ise,
Epeyce geç kalınmış olmuyor mu?
Ve CHP nasıl bu kadar oy almış olabilir?

“Bu bir özeleştiridir” sözünden hareketle bakarsak;
Konuşma metni tam bir çelişkiler yumağı.
Ataların sözünün “İğneyi kendine batır” kısmının iğnesi kayıp ama çuvaldız, mızrak olmuş muhalefete sallanıyor ve saplanıyor:
—CHP kadrolarında liyakat yok, ehliyet yok,
—Bunların ne millete ne memlekete hizmet derdi var,
—…Şu haliyle CHP'ye bakıp da kendisi ve ülkesi adına umut görebilen tek bir vatandaşımız var mıdır acaba?
—…ülkeyi bunlardan herhangi birine emanet edebileceğine inanan aklı başında tek bir kişi var mıdır acaba?”
Yoksa özeleştiriden kasıt sadece CHP eleştirisi mi?
Ki öyle görünüyor,
Böyle olunca da yapılan özeleştirinin, gerçekten bir özeleştiri olup olmadığına dair yeni bir özeleştiri gereği ortaya çıkmıyor mu?
Daha 8-9 ay önce CHP yüzde 37 oy alarak birinci parti oldu.
Bu partiye 17 milyon seçmen oy verdi.
Velev ki, Erdoğan’ın konuşma metninde ifade edildiği gibi CHP yetersiz, liyakatsiz ve ehliyetsiz ise,
Ve buna rağmen bu kadar oy aldıysa,
Birinci parti olduysa; buradan şu anlam çıkmıyor mu:
“Mevcut olanlar o kadar yetersiz,
O kadar liyakatsiz,
Ve o kadar ehliyetsiz ki; bunlar gitsinler de yerlerine kim gelirse gelsin!”
Aksini iddia eden beri gelsin...
CHP bu kadar oyu nasıl almış olabilir acaba?

Bir Adalet Bakanı, bir muhalefet liderine “adam gibi izin isteyeceksin” diyebiliyor ise,
Bir Milli Eğitim Bakanı, bir belediye başkanına “Okuduğunu anlamıyor/İyi bir Türkçe kursuna gitmeli” diyebiliyor ise,
Koskoca Ak Parti’nin, PKK/Kürt Sorunu politikası bir Başdanışman’ın ağzından çıkacak laflara muhtaç hale gelmişse,
Koskoca Cumhurbaşkanı’na, belediyelerin açtığı kreş meselesi konuşturuluyor ise,
Burada bir hoyratlık, umursamazlık, narsizm, iplemezlik,
Kısaca bir anormallik yok mu?
CHP bu kadar belediyeyi nasıl kazanmış olabilir?

Ve hal böyleyken,
Yani “Sorumlusu biziz/Mesaj alınmıştır” denmesine rağmen
Gereğini yapmak yerine,
Başkaları suçlanıyor,
Başarılı olanın başarısı ve AKP’ye oy vermeyen seçmenin tercihi küçümseniyor,
Muhalefeti eleştirmek özeleştirinin gereği gibi görünüyor ise,
Üzgünüm ama söylemek zorundayım ki,
İktidarın, “CHP bu kadar oyu nasıl alıyor?” sorusundan daha önce ve daha büyük bir sorunsalı vardır:
Siyasal Hubris Sendromu ve İmamoğlu Kompleksi!..

**********

Piyasaya Sürülen Sahte Dolar
Gerçekten böyle bir şey oldu mu?
Olduysa gerçekten piyasaları dalgalandıracak kadar yüksek miktarlarda mı oldu?
Gerçekten, aslında ne oldu? Neden oldu?
Dedikodudan kimler zarar kördü?
Dedikodu devam ederken, acaba dolarları cepleyen birileri Üsküdar’ı geçti mi?