Araştırma Şirketi şu soruyu sormuş:
"Kamu kurumlarında çalışanlar başörtüsü takmamalıdır" şeklindeki görüşe katılıyor musunuz..?
Verilen cevaplar dikkatimi çekti.
CHP’lilerin % 80'ni "yasak olmamalı",
% 15'i "yasaklanmalı" demiş.

Önemli mi; evet çok önemli.
Çünkü, CHP gibi bu konuda "yasaklanmalı" yaklaşımıyla özdeşleşmiş bir partinin % 80'lik bir kesimin "yasak olmamalı" yaklaşımı çok önemli bir gelişmedir.

Ama daha önemlisi/ilginci, irdelemeye ve analize değer kısmı AK Partililerde çıkan sonuçtur.
AK Partililerin % 82'si serbest olmalı derken,
% 12'si "yasak olmalı" fikrini desteklemiş.

İlginç ve manidar geldi.
Bu durum, fikrine hiç katılmadığım Fikri Sağlar'ın sözlerini aklıma getirdi.
"Türbanlı Hakim istemiyorum…" demişti.
Hükümet yetkilileri en üst dozda ve şiddetle eleştirmiş ve çok ağır sözler etmişlerdi.
Ama sonuçlarını gördüğümüz ankete bakınca, AK Parti bünyesinde % 12’lik bir kesim galiba Fikri'nin fikriyle hemfikir.

Şimdi,
Ankete eleştiri getirilebilir,
Anketlerin güvenilmezliği dillendirilebilir,
Taraflı yapılmış denebilir,
Manipülasyon var diyen olabilir…

Ama merak ediyorum;
"Acaba biz nerede yanlış yaptık…" diyerek, aleni/aşikare/kamuoyuna açık şekilde olmasa bile, kapalı kapılar ardında konuya dair özeleştiri yapılır mı/yapılacak mı!..

"En büyük gurur icraatımız olan "Başörtüsü yasağının kaldırılması" konusuyla ilgili bu noktaya nasıl geldik,
Ve kendi tabanımızda hiç de azımsanmayacak bir oran "yasaklanmalı" fikrini neden/niçin savunabiliyor ki", denecek mi..?
Acaba 28 Şubat süreciyle başörtüsü aleyhinde zirve yapan ayrımcılığın tersi bir versiyon mu oluştu yoksa…  diye, derin bir sosyolojik/kamusal/siyasal analiz ve özeleştiri yapılacak mı..?

Mesela;
Kamu personel alımı konusunda mülakat yapılırken,
Ve/veya karar verici inisiyatif kullanılırken,
"Liyakat/Ehliyet" olgusundan ziyade,
"Başı örtülü olan/olmayan" ayrımı mı yaptık/yapıyoruz,
Yahut, öyle bir ayrımcılık/kayrımcılık/tarafgirlik içine girdik ki; kendi içimizde bile bir tepki oluştu da; Bunun faturası "Başörtüsü Yasaklanmalı" şeklinde bir dışavuruma mı dönüştü acaba… denecek mi..?
Hatta ve hatta bu konuda bazı söylem ve eylemlerimizle öyle bir noktaya geldik ki;
Kendi tabanımız bile şüpheye düştü/inancı sarsıldı/samimiyet sorgusu başlattı ve biz bu sınavı kaybettik mi yoksa… diye, düşünerek; 

"Eyvah ki eyvah, biz de eleştirdiklerimize benzemeye başladık, galiba…" şeklinde bir kritizasyon ile, "Zararın neresinden dönersek kârdır" gibi bir olgunluk sergilenecek mi..?

Veyahut da;
Tüm bunların hiçbirini yapmayıp, sadece ankete, anket şirketine ve/veya Durmuş Fikri Sağlar'ın fikrine söverek kamuoyu oluşturup,

Sonuçların üstü örtülerek, araştırma sonucu geçiştirilip, görmezden mi gelinecek..?
Gerçi bütün bunlara da, aslında hiç gerek yok.
Çünkü Anket Şirketleri ve araştırma sonuçları sübjektif/taraflı/güvenilmez ve kötüdür(!)…