TİC Holding Header
  • USD 32.607
  • EUR 34.769
  • Altın 2496.061
  • BIST 100 9586.02

Mehmet Uygun





















Hepinizin meşhur; ''Hâkim ve Savcılarımız vicdan ve cüzdanları arasında sıkıştı'' sözleri ile hatırlayacağınız, Yargıtay Onursal Başkanı Mehmet Uygun'u anlatacağım.

Ülkemizde son günlerde sıkça gündemde olan yargıyı da hedef alan kaoslardan dolayı bir zamanlar yargının en tepesinde bulunan ve 2 yıl önce kaybettiğimiz Mehmet Uygun'u Bir Portre'ye almayı tercih ettim. Tabi sırası ile birçok ünlü insanı bu satırlarda bulacaksınız.

Mehmet Uygun'la 1996 yılında tanıştım. O yıllarda Ankara'da ziyaretine gittiğim Anayasa Mahkemesi Başkanı (daha sonra da 11.Cumhurbaşkanı olan) Ahmet Necdet Sezer'di. Sayın Sezer ile makamında sohbet ederken ziyaretine gelen grubu da bekletmemek için içeri alınca rahmetli Mehmet Uygun ve iki arkadaşı ile tanışma şerefine eriştim.

Benim Sayın Sezer'e ziyaretimin amacı Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na atanması ile ilgili kutlama olduğu için ziyaretimi gelen konukları da düşünerek kısa kesip kalkmak isteyince Mehmet Uygun kartını vererek bizler de ziyarete bekleriz deyince, o muhterem insandaki dost ışığını görüp kısa bir süre sonra kendisini ziyaretimle de daha yakından tanıyıp dost olma şansını yakaladım.

O yıllarda başlayan dostluğumuz ölümüne kadar devam etti. O kadar güzel sohbetleri vardı ki, bu güzel bir insandan öyle şeyler örgendim ki sayfalar dolusu yazsam inanın anlatamam. Benden oldukça büyük olmasına rağmen sanki arkadaş gibi idik. Ne zaman arasam ağabey özledim desem hemen atla gel derdi bana.

Böyle büyük bir kurumun başında olmasına rağmen hiç mütevazılığinden bir şey kaybetmemişti. Yıllar içinde ailece de görüşmeye ve sohbetler etmeye başladık. Artık yakın bir aile dostumuzdu Mehmet Ağabey, muhterem eşi ve çocukları. Eşi son derece hanım efendi biri idi. Evlerine gittiğimizde eşi bizzat kendisi ikramları sunardı.

Çocuklarını da kendi gibi yetiştirmişti, oğlu da kızı da tam bir Anadolu kültürü ile büyümüşlerdi. Sizin kim olduğunuz önemli değildi. Misafir olmanız yeterli idi onlar için. Yargıtay Başkanı idi ama sanki Anadolu'da hâkimlik yapan babacan biri idi. Mehmet Uygun hiç bozulmamış pırıl pırıl bir insandı kısaca.

Onlarca dostumun Yargıtay'da işi oldu ama tek gün karşısına çıkıp da ağabey bir işimiz var yardımcı olur musun denemeyecek kadar mesleğine ve kurallarına âşık biri idi. Ben de hiçbir zaman kendisine bir ricaya gitmedim zaten. Ülkesini çok seven vefakâr bir insandı.

Kesinlikle hukukun üstünlüğüne inanmış biri idi ama yargıçlarda hata yapa bilir diyordu. Yine de herkes yargıya güvenmeli diyerek sözünü tamamlıyordu konuşmalarımızda. Mehmet Uygun kendisini yargının ağabeyi olarak görüp tüm yargı camiasına sahip çıkmayı görev edinmiş biri idi.

Makamında çok kez hiç tanımadığı Anadolu'nun her hangi bir yerinden gelmiş, hâkim ve savcılarla konuşurken çok gördüm. Onların dertlerini dinler ve yardımcı olmak içinde elinden geleni yapardı. Hâkim ve Savcılarımızın dertleri çok derdi, özellikle de aldıkları ücretin yetersiz olduğunu her zaman vurgulardı. Her kesimde olduğu gibi bizde de çürük yumurtalar olabilir ama inan derdi varsa da en azı bizdedir.

Demekten de kendini alamazdı. Kedisinden randevu isteyen şaibeli insanlardan uzak dururdu ama birini dost da kabul edip inandı ise sonuna kadar yanında olurdu. Bu görevler geçici bugün varsın yarın yoksun. Hayat çok kısa kimler geldi, geçti. Bizler de sadece emanetçiyiz buralarda derdi. Son derece inançlı bir insandı.

Tüm Ülkemizi seviyordu ama memleketi Gaziantep'e âşıktı. Konu Gaziantep olduğunda gözlerinin ışıldadığına çok şahit oldum. Bir gün emekli olup çocuklarda okullarını bitirmiş ve hayata hazır olursa gidip Gaziantep'teki evime yerleşmeyi düşünürüm derdi sohbetlerinde ama emekli olduktan sonra da yargı onu Onursal Başkan seçip Ankara'dan ayrılmasına izin vermedi.

Yargı'nın sorunları ile ilgili bir gün Yargıtay'da ciddi bir rapor ve öneriler hazırlatmış sonra da tüm parti başkanlıklarına göndermiş. Ancak ne o gün ki Başbakan Mesut Yılmaz'dan, ne DSP Genel Başkanı Başbakan yardımcısı rahmetli Bülent Ecevit'ten, ne de muhalefetteki DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'den bir ilgi ve yanıt alamamış. Sadece Refah Partisi ilgilenip destek ve öneriler alınca çok üzülmüştü.

Böyle olmamalı yargı herkese lazım diye dertleşmişti benle. Bir gün çok sevdiğim bir dostum aradı ve yakın dostu olan İstanbul Belediye Başkanı şimdiki Başbakanımız Tayyip Erdoğan'ın o yıllarda Siirt'te yaptığı bir konuşmadan dolayı mahkemece aldığı cezadan bahsederek, Yargıtay Başkanı dostunmuş.

Dosya Yargıtay'da ne olur biter dosya bozulur mu, onaylanır mı bir sorsana, yanlış anlaşılmazsa deyince ilk kez zincirimi kırıp Mehmet Ağabey'in karşısına geçip ezilip büzülerek bu soruyu sorduğumda ''bu konuda çok spekülasyonlar yapılıyor, çok değerli bir dairede dosya. Eminim en doğru kararı vereceklerdir'' demişti.

Ben bu sözün üzerine başka hiçbir şey soramadan konuyu kapatmış ve beni arayan dostuma da durumu aktarmıştım. Karar onaylandıktan sonra ise Mehmet Ağabey bana ''Ben kimsenin fikirleri, konuşmalarından dolayı ceza almasını istemem ancak yasalarımız da bu suçsa ne yapılabilir ki'' diyerek de üzüntüsünü dile getirmişti.

Ben de o günlerde Tayyip Bey'in hızla yükselişini hisseden Necmettin Erbakan'ın Tayyip Bey'in cezasının onaylanması için çaba sarf ettiğine dair dedikodular var ağabey ne dersin deme cesaretini gösterince de gülerek belki ister ama yargıya bunu yaptırmaya gücü yetmez, ne Sayın Erbakan'ın ne de başkasının demişti.

Bir gün bir miktar para biriktirdiğini ve bir ev almak istediğini. Ankara'da bildik emekli olunca oturabileceği bir yer aradığını söyleyince o yıllarda ortaklık yaptığım birinin evlerinden bahsedip bir gör ağabey dedim. Beraber gidip baktık, beğenince de ben pazarlığını yapıvereyim dedim. İnanın pazarlık bile yaptırmadı.

O günkü rayiç değerinden aldı daireyi ve taksit yaptırayım dedim onu da istemeyerek, yanlış anlaşılır kardeşim. Evi beğendi çocuklar vesile oldun Allah razı olsun deyip eksiğini de bankadan kredi alarak ödedi peşinen. Evi aldığımız arkadaş bile şaşırdı yahu nasıl bir insanmış helal olsun demişti rahmetli için.

Bir gün bir mahkeme ile benim sorunum oldu ve davayı kaybettim ama Mehmet Ağabey'e hiç bahsetmedim bile. Karar onandıktan sonra haberi oldu ve bana sadece teşekkür etti. Kendisinden yardım istemediğim için. Belki davayı kaybettiğime üzülmüştü hatta haksızlık bile yapıldığını bana dosyayı daha sonra okuyunca fark etmişti ama yine de yardım istemediğim için mutlu olmuştu.

Sanırım bir an boşluğa düşüp yardım istese idim de üzülse de yardımcı olmazdı. Zira Mehmet Uygun böyle bir insandı. Ben Allah'tan bir kez daha gani gani rahmet dilediğim bir Mehmet Uygun tanımış olmak şeref ve gururuna eriştim sevgili okurlar. Emekli olduktan sonra da yargının ağabeyi olmaya devam etti. Ankara'daki ofisinde zaman zamanda üniversitede genç hukukçulara dersler vererek hizmetini sürdürdü.

Bir kaç kez anjiyo oldu. Ameliyatları başarılı geçse de istirahat etmesi gerekiyordu ama bunu beceremedi. Genç yaşta daha ona çok ihtiyacımız varken, aramızdan ayrıldı Mehmet Uygun. Yargı camiasını ve tüm sevenleri ile ailesini öksüz bırakarak ve kendi deyimi ile ''Bir varsın bir yoksun, bu dünya misafirhane. İyi şeyler yapıp peşimizden iyi anılmak lazım.

Doğduğumuza sevindiğimiz gibi yaratana kavuşurken de sevinmeliyiz, yeter ki verilecek hesabımız olmasın'' diyerek geçip gitti. Merak ediyorum şimdi bir yerlerden çok sevdiği Ülkesi'ne bakıp da ne düşünüyordur. Haftaya yeni Bir Portre'de buluşmak üzere sağlıcakla kalın...              

 

 

OGÜN/27.Temmuz-02.Ağustos.2008/Sayı:83/Sayfa:14



Gazete baskısı için tıklayınız. 

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri