Duayen Gazeteci; Emin Çölaşan

Bu haftanın bir portresi Türkiye'de belki de adından yıllardır en çok söz edilen duayen gazeteci EMİN ÇÖLAŞAN.

Emin Çölaşan'ı 1984 yılında tanıdım.
O yıllarda Milliyet Gazetesi'nde ''Haftanın Röportajı'' adı altında haftada bir gün tam sayfa bir konuğu ağırlıyor, gündemden seçtiği soruları sorarak nerede ise haftanın gündemini oluşturuyordu.
Beni de âcizane bir hafta haftanın konuğuna almak istemişti.
Önce kabul etmedim ama sonra bir yaz günü sadece söylediklerimi yazacağının garantisini alarak kabul ettim.
Kendisi İzmir'de eşi ile beraber tatilde idi.

Benden İzmir Efes Oteli'nde buluşup buluşamayacağımızı sordu, ben de kabul ettim.
Randevulaştık ve İzmir Efes Oteli'nde buluştuk.
Bugüne değin yaptığım belki de en güzel röportajımı yaptım.
O gün için cevaplamak istemediğim hiçbir soruda ısrarcı olmadı.
1 saat süren röportaj sonunda birbirimize saygı duyguları ile ayrıldık.
Gazetede röportajım çıkınca helal olsun Emin Bey'e demekten de kendimi alamamıştım.
Özellikle o yıllarda basınla bir konuşur üç okurdun.

Emin Çölaşan bunu yapmamıştı, ne konuştuk ise onu yazmıştı.
Bu da kendisine saygı duymamı sağladı.
Daha sonraki yıllarda zaman zaman konuşup sohbet etmek imkânım oldu.
Emin Çölaşan ister beğenilir, ister beğenilmez ama doğru bildiklerini anlatan ve konuşan bir gazetecidir.
Hiç bir dönem iktidar kayığına binmedi bence ve hep yanlışları satırlarına taşıdı.
Yıllar içinde hep izledim Emin Bey'i.
Bir gün halasının oğlu olan Hüsamettin Cindoruk'u bile eleştirirken okuduğumda helal olsun demekten kendimi alamamıştım.

Bir gün medyanın menfi bir anlamda üstüme geldiği yıllarda Emin Çölaşan'ı arayıp ''ağabey ben hayatımı yazıp bu yapılanlara sert bir cevap vereceğim'' diyerek fikrini sorduğumda ''bu daha erken senin için bence bekle şimdi.
Ayrıca da sen birilerine kızarken onların durumuna düşeceksin.
Çok iyi düşün'' diyerek de bana engel olmuştu.
O yıllarda bu kararımın doğru olup olmadığını bile çok düşünmüştüm ama şimdi düşündüğümde Emin Bey bana doğru olanı tavsiye etmişti.

Bir gün medyadan bahsederken ''ağabey yalan yanlışta çok şey yazılmıyor mu'' diye sorduğumda ''Evet, her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de kalemini kötüye kullananlar var.
Ama inan bunu yapanlar sadece bir sepetteki 3-5 çürük elmadan ibaret ve mutlaka ayıklanır'' demişti.
Tabi bu çürük elmaların bir gün tüm sepeti çürüteceğini ve sağlam elmalarında kendi gibi çok az kalacağını o yıllarda sanırım o da bilememişti.

Geçen yıl iktidarı eleştirdiği için çalıştığı gazeteden bile ayrılmak zorunda kalan Emin Çölaşan'ın geçmişte halaoğlu Hüsamettin Cindoruk'un partisi Doğru Yol Partisi'ni ve onun o yıllardaki Genel Başkanı Süleyman Demirel'i nasıl eleştirdiğini sanırım kimse dikkat etmemişti.
Ama belki de bizim bildiğimiz sebeplerden başka bir sebeple ayrılmak zorunda kalmıştı, Çölaşan Hürriyet gazetesinden.

Düşünüyorum da Ak Parti'ye muhaliflikten dolayı ayrılmış olsa Hürriyet gazetesi o günde bugün de muhalif değil mi idi ki.
Basın dünyasında da tıpkı iş dünyasının başka dallarında olduğu gibi ne gibi olaylar dönüyor kimse tam olarak bilemez.
Ama bilinen bir gerçek varsa o da Emin Çölaşan'lar kolay yetişmiyor veyahut yetişmek isteyenler de kendilerini gösterme şansı bulamıyorlar.
Ben de kendisini çoğu zaman kolayı seçiyor ve hep muhalefet yapmayı seçerek pirim yapmaya çalışıyor diye kendimce eleştirmedim değil.
Ama daha sonra düşündüğümde muhalif olmanın daha zor olduğuna karar verdim.

Emin Çölaşan'ı birçok gazeteci gibi kokteyllerde, ödül törenlerinde yıllarca göremedim.
O kendine ait dünyasında hep mütevazı yaşadı.
Belki eşinin hukukçu olmasının da bunda payı vardı.
Bazen öyle güçlerle savaştı ki Emin Bey'in arkasında nasıl bir güç var diye kendime çok sordum.
Sanırım bunun cevabını da hala bulamadım ancak Hürriyet gazetesinden ayrılınca bu gücün en azından Doğan Grubu olmadığına da karar verdim.

Ben âcizane kendisini tanıdığım kadarı ile Emin Çölaşan'ın bir portresini çıkarmaya çalıştım.
Kendisi bir gün oturup da bir portreler yazmaya başlasa sanırım yine ortalıklar karışır ama o farklı bir gazeteci.
Bekliyor, sabrediyor ve yine yerinde kalıyor.
Ben Emin Bey'in gazeteciliğine ve yaşamına alkış tutarım, deseniz ki tüm yazdıklarını onaylar mısın?

Asla derim ama bu ülkede Emin Çölaşan'ın yazdıklarını onaylayan, destek veren çok ciddi bir okur ve halk kitlesi olduğunu da kimse inkâr edemez.
Bunun da en basit göstergesi de Sözcü gazetesi değil mi?
Emin Çölaşan'ın eski yazılarını kullanarak bile ciddi tiraj yapmıyorlar mı? Evet,

Sevgili okurlar bu haftanın bir portresini burada sonlandırırken haftaya yeni bir Portrede buluşmak dileği ile sağlıcakla kalın.


 

OGÜN/17-23.Ağustos.2008/Sayı:86/Sayfa:14

Gazete baskısı için tıklayınız. 

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın