Maliye ikna oldu, müteahhidin ilk satışı 'Tapu Harcı İstisnası'na girdi
Buna pek çok düzenlemede rastlamaktayız. Öyle ki, daha düzenleme yeni yürürlüğe girdiğinde, uygulaması ve kapsamı tartışılmakta, ilgili idare ve kişiler ile yargı üçgeni arasında geçen bir ihtilaf başlamaktadır. İşin ilginç yanı da, açılan davaların tamamına yakın bir kısmı, ilgili idareler aleyhine sonuçlanmaktadır. Durum böyle olmasına rağmen, idareler yerleşik hale gelen yargı kararlarına uymamakta, kendi görüşlerinde ısrar etmektedirler. Diyeceksiniz ki ne var bunda? Çok şey var! Bir kere dava masrafları var, vekalet ücretleri var, mükelleflerin mağduriyetleri var, ödeyip alamadıkları paralar var, idarelerin üste faiz ödemeleri var, yargının meşgul edilmesi var, yani var oğlu var!
Bu konulardan birisi de, 6306 sayılı Afet Rı̇skı̇ Altındakı̇ Alanların Dönüştürülmesi̇ Hakkında Kanunun 7. Maddesinin 9. Fıkrasında düzenlenen vergi ve harç istisnası ile ilgilidir. Söz konusu istisnanın uygulamasında müteahhitler ve Maliye arasında ciddi sorun yaşandı, olayın yargıya intikal etmesi üzerine yargı organları Maliye aleyhine, müteahhit lehine karar verdi. İşin ilginç yanı, açılan davaların tamamına yakın bir kısmı Maliye aleyhine sonuçlandı.
6306 Sayılı Kanun’da Düzenlenen İstisna Nasıldı?
6306 sayılı Kanunun 7. Maddesinin 9. Fıkrasında düzenlenen istisna hükmü aynen aşağıdaki gibiydi:
“(9) Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.”
Müteahhitler Tapu Harcı İstisnası Konusunda Ne Düşünüyordu?
Müteahhitler, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından hak sahiplerinin yanı sıra 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin tapu harcından istisna olduğunu düşünüyorlardı.
Peki, Maliye’nin Bu konudaki Görüşü ve Uygulaması Nasıldı?
Maliye ise, her zaman olduğu gibi, istisna düzenlemesinin daha dar olarak uygulanması gerektiği, Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından sadece hak sahiplerine verilmesinin tapu harcından istisna olduğu, müteahhide kalan yeni yapıların 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin tapu harcından istisna tutulamayacağı, tapu harcına tabi olduğu görüşündeydi. Ki, uygulamayı da bu doğrultuda yönlendiriyordu.
Nitekim, konu hakkında verdiği bir özelgede aşağıdaki şekilde görüş bildirmiş olup, bu doğrultuda verilmiş çok sayıda özelgesi bulunmaktadır:
“6306 sayılı Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olup, bu uygulamada gayrimenkulü yıkılanlar lehine hak sahipliği esası benimsenmiştir. Kanunun uygulanmasından ise Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, İdare (Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında İl Özel İdareleri, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi halinde büyükşehir belediyesi sınırları içinde ilçe belediyeleri) ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yetkili bulunmaktadır. Buna göre, yapılacak konut ve işyerlerinin niteliği ve büyüklüğü ilgili kurumca belirlenmek kaydıyla; uygulama alanındaki taşınmaz maliklerine, uygulama alanında yapılacak olan konut ve işyerlerinden, taşınmaz malikleri ile düzenlenen sözleşme kapsamında verilecek gayrimenkullerin hak sahipleri adına tapuya tescilinde harç aranılmaması gerekmektedir. Uygulama alanlarında bu kapsam dışında kalan gayrimenkul satışlarının ise yukarıda açıklanan istisna hükmü kapsamında değerlendirilmesine imkan bulunmamaktadır.” (MB. GİB. İstanbul VDB.nin 13.09.203 tarihli ve 97895701-140[57-2013/165]-1519 sayılı özelgesi)
Peki, Yargı Organlarının Bu Konudaki Görüşü ve Kararları Hangi Doğrultudaydı?
Yargı ise, 6306 sayılı kanun ile 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca yapılacak devir ve tescillerin tapu harcından müstesna olduğu, buna göre anılan kanun uyarınca yapılan gecekondu önleme ve kentsel yenileme uygulamalarının belirtilen istisnadan yararlanacağı sonucun varıldığı, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından
3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin tapu harcından istisna tutulması gerektiği görüşündedir. Bu konuda verilen kararlar yerleşik hale gelmiş bulunmaktadır. (Örneğin, Danıştay 9. Dairesi’nin 31.05.2016 tarih ve E.2016/13098, K.2016/5271 sayılı Kararı)
Hükümet, Yargı Kararlarına Kayıtsız Kalmadı, Kanuna Müteahhitler lehine Açıklık Getirdi
Kanunda çok açık bir şekilde istisna olacağı belirtildiği halde, Maliye’nin görüşü doğrultusunda 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından
3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinde tapu harcı aranılması müteahhitleri zor duruma düşürüyordu. Şöyle ki, bu tapu harçlarını ödeyen müteahhitler akabinde dava açıyor, dava sonucunda yatırdıkları tapu harçlarını yasal faiziyle beraber geri alıyorlardı. Olay bununla da kalmıyor, üstüne Maliye bir de vekalet ücreti ödüyordu. Yani, yorum farklılığı ciddi maliyetlere neden oluyordu.
Hazine ve Maliye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlarımız bu olaya kayıtsız kalmadılar ve 10 Aralık 2018 tarihli ve 3061 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7153 sayılı Çevre Kanunu Ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da yargı kararları doğrultusunda bir düzenleme yaparak, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin de tapu harcından istisna olduğuna açıklık getirdiler.
Yapılan bu düzenleme ile, Devlet ile vergi mükellefleri arasında kangrene neden olan bir konu daha çözüme kavuşturuldu ve arşivdeki yerini aldı.
Yapılan Düzenleme İyi Ama Eksik! 775 Sayılı Gecekondu Kanunu’nda Aynı İçerikli Değişiklik Yapılması Unutuldu!
Yapılan bu düzenleme ileriye dönük olup, 10 Aralık 2018 tarihinden itibaren yapılacak devir ve tapuya tescil işlemleri için geçerli. Yani, 10 Aralık’tan önceki tarihlerde yapılan işlemler için geçerli değil. Bize göre, düzenleme bu yönüyle eksik. Bize göre, söz konusu Kanunda geriye dönük işlemler için de bir madde konularak, yargı kararları dikkate alınmak suretiyle sorun geçmişe dönük olarak da çözülmeliydi ve açılan davalardan feragat edilmesi sağlanmalıydı. Bu şekilde, çok sayıda ihtilaf da sonlandırılmış olacaktı. Ancak, bu fırsat kaçırıldı.
Düzenlemedeki diğer bir eksiklik ise, aynı düzenlemenin 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33. Maddesinde yapılmamış olması. Çünkü, 6306 ve 775 sayılı Kanunların içeriği ve amacı hemen hemen aynı. Söz konusu düzenlemenin 6306 sayılı Kanunda yapılırken, 775 sayılı Kanunda yapılmamış olması, 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında işlem yapan müteahhitlere karşı bir haksız rekabet oluşturdu. Bize göre, bu eksikliğin şu an
TBMM’de görüşülmekte olan Torba Yasa’ya aynı içerikli bir madde eklenerek giderilmesi gerekmektedir. Yani, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33. Maddesinde de değişiklik yapılarak, bu Kanun kapsamında yapılan yeni yapıların, müteahhitlerce ilk teslimlerinin de aynı şekilde harç ve damga vergisi istisnası uygulanmalıdır.
Bu konudaki haksızlığın bir an evvel giderilmesini bekliyoruz.
Bu konulardan birisi de, 6306 sayılı Afet Rı̇skı̇ Altındakı̇ Alanların Dönüştürülmesi̇ Hakkında Kanunun 7. Maddesinin 9. Fıkrasında düzenlenen vergi ve harç istisnası ile ilgilidir. Söz konusu istisnanın uygulamasında müteahhitler ve Maliye arasında ciddi sorun yaşandı, olayın yargıya intikal etmesi üzerine yargı organları Maliye aleyhine, müteahhit lehine karar verdi. İşin ilginç yanı, açılan davaların tamamına yakın bir kısmı Maliye aleyhine sonuçlandı.
6306 Sayılı Kanun’da Düzenlenen İstisna Nasıldı?
6306 sayılı Kanunun 7. Maddesinin 9. Fıkrasında düzenlenen istisna hükmü aynen aşağıdaki gibiydi:
“(9) Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.”
Müteahhitler Tapu Harcı İstisnası Konusunda Ne Düşünüyordu?
Müteahhitler, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından hak sahiplerinin yanı sıra 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin tapu harcından istisna olduğunu düşünüyorlardı.
Peki, Maliye’nin Bu konudaki Görüşü ve Uygulaması Nasıldı?
Maliye ise, her zaman olduğu gibi, istisna düzenlemesinin daha dar olarak uygulanması gerektiği, Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından sadece hak sahiplerine verilmesinin tapu harcından istisna olduğu, müteahhide kalan yeni yapıların 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin tapu harcından istisna tutulamayacağı, tapu harcına tabi olduğu görüşündeydi. Ki, uygulamayı da bu doğrultuda yönlendiriyordu.
Nitekim, konu hakkında verdiği bir özelgede aşağıdaki şekilde görüş bildirmiş olup, bu doğrultuda verilmiş çok sayıda özelgesi bulunmaktadır:
“6306 sayılı Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olup, bu uygulamada gayrimenkulü yıkılanlar lehine hak sahipliği esası benimsenmiştir. Kanunun uygulanmasından ise Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, İdare (Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında İl Özel İdareleri, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi halinde büyükşehir belediyesi sınırları içinde ilçe belediyeleri) ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yetkili bulunmaktadır. Buna göre, yapılacak konut ve işyerlerinin niteliği ve büyüklüğü ilgili kurumca belirlenmek kaydıyla; uygulama alanındaki taşınmaz maliklerine, uygulama alanında yapılacak olan konut ve işyerlerinden, taşınmaz malikleri ile düzenlenen sözleşme kapsamında verilecek gayrimenkullerin hak sahipleri adına tapuya tescilinde harç aranılmaması gerekmektedir. Uygulama alanlarında bu kapsam dışında kalan gayrimenkul satışlarının ise yukarıda açıklanan istisna hükmü kapsamında değerlendirilmesine imkan bulunmamaktadır.” (MB. GİB. İstanbul VDB.nin 13.09.203 tarihli ve 97895701-140[57-2013/165]-1519 sayılı özelgesi)
Peki, Yargı Organlarının Bu Konudaki Görüşü ve Kararları Hangi Doğrultudaydı?
Yargı ise, 6306 sayılı kanun ile 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca yapılacak devir ve tescillerin tapu harcından müstesna olduğu, buna göre anılan kanun uyarınca yapılan gecekondu önleme ve kentsel yenileme uygulamalarının belirtilen istisnadan yararlanacağı sonucun varıldığı, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından
3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin tapu harcından istisna tutulması gerektiği görüşündedir. Bu konuda verilen kararlar yerleşik hale gelmiş bulunmaktadır. (Örneğin, Danıştay 9. Dairesi’nin 31.05.2016 tarih ve E.2016/13098, K.2016/5271 sayılı Kararı)
Hükümet, Yargı Kararlarına Kayıtsız Kalmadı, Kanuna Müteahhitler lehine Açıklık Getirdi
Kanunda çok açık bir şekilde istisna olacağı belirtildiği halde, Maliye’nin görüşü doğrultusunda 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından
3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinde tapu harcı aranılması müteahhitleri zor duruma düşürüyordu. Şöyle ki, bu tapu harçlarını ödeyen müteahhitler akabinde dava açıyor, dava sonucunda yatırdıkları tapu harçlarını yasal faiziyle beraber geri alıyorlardı. Olay bununla da kalmıyor, üstüne Maliye bir de vekalet ücreti ödüyordu. Yani, yorum farklılığı ciddi maliyetlere neden oluyordu.
Hazine ve Maliye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlarımız bu olaya kayıtsız kalmadılar ve 10 Aralık 2018 tarihli ve 3061 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7153 sayılı Çevre Kanunu Ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da yargı kararları doğrultusunda bir düzenleme yaparak, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhit tarafından 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemlerinin de tapu harcından istisna olduğuna açıklık getirdiler.
Yapılan bu düzenleme ile, Devlet ile vergi mükellefleri arasında kangrene neden olan bir konu daha çözüme kavuşturuldu ve arşivdeki yerini aldı.
Yapılan Düzenleme İyi Ama Eksik! 775 Sayılı Gecekondu Kanunu’nda Aynı İçerikli Değişiklik Yapılması Unutuldu!
Yapılan bu düzenleme ileriye dönük olup, 10 Aralık 2018 tarihinden itibaren yapılacak devir ve tapuya tescil işlemleri için geçerli. Yani, 10 Aralık’tan önceki tarihlerde yapılan işlemler için geçerli değil. Bize göre, düzenleme bu yönüyle eksik. Bize göre, söz konusu Kanunda geriye dönük işlemler için de bir madde konularak, yargı kararları dikkate alınmak suretiyle sorun geçmişe dönük olarak da çözülmeliydi ve açılan davalardan feragat edilmesi sağlanmalıydı. Bu şekilde, çok sayıda ihtilaf da sonlandırılmış olacaktı. Ancak, bu fırsat kaçırıldı.
Düzenlemedeki diğer bir eksiklik ise, aynı düzenlemenin 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33. Maddesinde yapılmamış olması. Çünkü, 6306 ve 775 sayılı Kanunların içeriği ve amacı hemen hemen aynı. Söz konusu düzenlemenin 6306 sayılı Kanunda yapılırken, 775 sayılı Kanunda yapılmamış olması, 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında işlem yapan müteahhitlere karşı bir haksız rekabet oluşturdu. Bize göre, bu eksikliğin şu an
TBMM’de görüşülmekte olan Torba Yasa’ya aynı içerikli bir madde eklenerek giderilmesi gerekmektedir. Yani, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33. Maddesinde de değişiklik yapılarak, bu Kanun kapsamında yapılan yeni yapıların, müteahhitlerce ilk teslimlerinin de aynı şekilde harç ve damga vergisi istisnası uygulanmalıdır.
Bu konudaki haksızlığın bir an evvel giderilmesini bekliyoruz.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.