TİC Holding Header
  • USD 32.389
  • EUR 35.434
  • Altın 2322.704
  • BIST 100 8880.09
  • Siyaset

NATO ideallerine ve devam etmekte olan misyonlarına inanıyoruz

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'Türkiye’nin NATO’ya uzun süredir ve derinden sürdürdüğü bağlılık, Avrupa’yı korumuş ve ortak güvenliğimizi geliştirmiştir. NATO ideallerine ve devam etmekte olan misyonlarına inanıyoruz; aynı zamanda örgütün ortak güvenliğimiz ve geleceğimiz açısından oynadığı rolün sağlam bir şekilde masaya yatırılması gerektiğini de savunuyoruz.' dedi.
NATO ideallerine ve devam etmekte olan misyonlarına inanıyoruz
İletişim Başkanı Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 70 yıla yakındır Batı için vazgeçilmez bir müttefik olduğuna ve olmaya da devam ettiğine dikkat çekerek, “Türkiye 1952 yılında NATO’ya katılmış ve ittifakın güvenliği adına on yıllardır dünyada birçok kritik misyonda görev almıştır. NATO’nun kuruluş amacı, İkinci Dünya Savaşı sonrası zayıflayan özgür Avrupa ülkelerini Sovyetler Birliği’nden korumaktı. Daha genel anlamda ise NATO, komünizmin yayılmasını önlemek üzere hareket etmiştir. Bu iki hedefin de gerçekleştirilmesi noktasında Türkiye hayati bir rol oynamıştır” ifadelerini kullandı.

“NATO üyelerinin güvenliği, Doğu ile Batı arasındaki köprünün yanı sıra Karadeniz’e giden yolların kontrol altına alınmasıyla da yakından bağlantılıdır. Türkiye’nin Batı’nın tarafında yer alması, bu hedeflerin gerçekleştirilmesini de sağlamaktadır” diyen Altun, şöyle devam etti:
“Soğuk Savaş’ın Kore’deki ilk ’sıcak savaşı’ sırasında Türkiye komünizm akımını kontrol altına almak adına çok büyük katkılarda bulundu. Türkiye, Avrupa ülkelerinin gönderdiğinden katbekat sayıda birlik gönderdi ve üç bin kadar askeri bu uğurda hayatını kaybetti ya da yaralandı. Türkiye Soğuk Savaş’ın ardından da NATO’da güçlü bir rol oynamaya devam etti. İttifak, Bosna’daki soykırımı sona erdirmek için müdahale ettiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerleri de bu misyonda yer aldı. Türkiye’nin Bosna ile olan derin kültürel ve tarihi ilişkileri de bu misyonun başarılı olmasını sağladı. 11 Eylül’deki terör saldırılarının ardından Türkiye, terörle mücadelede hayati bir müttefik oldu. Türkiye, El Kaide’yi barındıran Afganistan’daki Taliban rejimini devirmek amacıyla gerçekleştirilen NATO operasyonuna yine birliklerini gönderdi. Terör karşı uluslararası dayanışma bu bağlamda yol gösteren ilkemiz oldu. Tıpkı Bosna örneğinde olduğu gibi Türkiye, Afganistan’ın istikrara kavuşturulması hususunda da kritik bir rol oynadı. Türkiye, Afganistan’ın yeniden inşa edilmesi için NATO öncülüğünde yürütülen Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’nün (ISAF) ilk komutanlığı görevini üstlendi. Barış inşa etme kapasitemiz ve buna bağlılığımız Afganistan’da tamamen gözler önündeydi. El Kaide’nin 11 Eylül sonrası estirdiği terör dalgasının ilk kurbanlarından biri Türkiye oldu. Teröristler 2003 yılının Kasım ayında İstanbul’daki Neve Şalom Sinagogu’na saldırı düzenledi. Türkiye, Yahudi vatandaşlarıyla dayanışma içerisine girdi ve hasar görmüş yapının bir an önce yeniden inşa edilmesini sağladı. Türkiye NATO ittifakının hayati bir parçası olmaya devam ediyor. Türkiye’nin coğrafyası değişmediği gibi Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar kültürel ilişkilerimizi derinleştirdik. Coğrafyamıza, kültürümüze ve ortak güvenliğe duyduğumuz bağlılığımız da değişmeyecektir. Türkiye, NATO’daki en büyük ikinci orduya sahip ülkedir. Türkiye, savunma konusunda her yıl Fransa ve Almanya gibi büyük güçlere kıyasla daha fazla harcama yapmaktadır. Aynı zamanda NATO’nun savunma harcaması konusunda üye ülkelere yönelik GSYH’nin yüzde 2’si hedefine yaklaşan birkaç ülkeden biri Türkiye’dir. Türkiye’nin NATO’ya uzun süredir ve derinden sürdürdüğü bağlılık, Avrupa’yı korumuş ve ortak güvenliğimizi geliştirmiştir. NATO ideallerine ve devam etmekte olan misyonlarına inanıyoruz; aynı zamanda örgütün ortak güvenliğimiz ve geleceğimiz açısından oynadığı rolün sağlam bir şekilde masaya yatırılması gerektiğini de savunuyoruz.”
Yorum Yazın