TİC Holding Header
  • USD 32.377
  • EUR 34.976
  • Altın 2324.157
  • BIST 100 8880.09
  • Siyaset

Halkbank'ın yargı süreci hukuki olmaktan ziyade siyasi temellere dayalı

Adalet Bakanı Gül, Halkbank hakkında ABD'de başlatılan yargı sürecine ilişkin, "Barış Pınarı Harekatı'nın hemen akabinde yapılmış olması bunun hukuki olmaktan ziyade siyasi temellere dayalı olduğunu açıkça göstermektedir." dedi.
Halkbank'ın yargı süreci hukuki olmaktan ziyade siyasi temellere dayalı
Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcılığının iş birliğiyle Balçova ilçesindeki bir otelde düzenlenen "1. Balkan Ülkeleri Başsavcıları Çalışma Forumu"na Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Türk ve konuk ülkelerden başsavcılar katıldı.

Bakan Gül, forum açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Balkan ülkeleri ile ikili ilişkilerine büyük önem verdiğini ve bölge ülkelerinin tümüyle iyi ilişkiler sürdürdüğünü belirtti.

İkili ilişkilerin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı prensipleri üzerine kurulduğuna işaret eden Gül, "Tarihi bağlarımız ve iyi komşuluk ilkesi ışığında daha da gelişmiştir. Türkiye ve Balkan ülkeleri halkları arasında tarihsel ve güçlü bağlar bulunmaktadır. Balkan ülkelerinde azınlık, soydaş ve akraba topluluklar yaşamakta, ülkemizde de Balkan kökenli çok sayıda vatandaşımız bulunmaktadır. Bu nedenle, vatandaşı bulunduğunuz ülkeler ile olan ilişkilerimize ayrı bir önem atfetmekteyiz." ifadesini kullandı.

Gül, I. Balkan Ülkeleri Başsavcılığı Çalışma Forumu'nda katılımcı başsavcılık makamlarının bilgi paylaşımında bulunacağına işaret ederek, adli yardım talepleri, düzenli toplantılar, istişareler ve ortak eğitimler vasıtasıyla da bölgesel iş birliğinin gelişmesine de katkı sağlanacağını aktardı.

Forumun, özellikle uluslararası suçların etkin bir şekilde soruşturulmasında ve nihayetinde suçluların cezalandırılmasında önemli bir rol oynayacağına inandığını vurgulayan Gül, şöyle konuştu:
"Bildiğiniz üzere, günümüzde artık suç gruplarının yeni yöntem ve usuller kullanarak birçok suç işlediğine şahit olmaktayız. Başta terör, uyuşturucu ve göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti suçları olmak üzere son yıllarda bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte, dijital ve siber suçlar da giderek yaygınlık kazanmaktadır. Ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden boyutlara ulaşan bu suçlarla mücadelede ülkeler arası iş birliği kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu kapsamda, her yıl düzenlenmesi öngörülen bu forum vesilesiyle, adli ilişkilerin yoğun olduğu komşu Balkan ülkelerinin yargı makamları, tecrübe paylaşımında bulunma, uluslararası adli iş birliğinin yerine getirilmesinde karşılaştıkları güçlükleri yüz yüze tartışma imkanı bulabilecek ve çözüm önerilerini dile getirebilecekler."

Terörizme vurgu

Gül, insan hakları, demokrasi ve hukuk devletinin tahribini amaçlayan terörizmin dünya için kanayan bir yara olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin terörizmin ne olduğunu çok iyi bildiğinin altını çizen Adalet Bakanı Gül, "Türkiye, 40 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir. Bu süreçte yaklaşık 40 bin insanımızın katili olan bölücü terör örgütü PKK, silahlı eylem ve saldırılarına bugün halen devam etmektedir. Ne yazık ki Suriye'deki istikrarsızlık, bölgede PKK'nın Suriye kolu YPG ve DEAŞ başta olmak üzere aşırıcı grupların zaman içinde varlık kazanmasına ve güçlenmesine sebep oldu." değerlendirmesinde bulundu.

"Operasyon açık ve sınırlı hedeflerle gerçekleştiriliyor"

Gül, Türkiye'nin terör örgütlerine yönelik olarak Suriye'nin kuzeyinde 9 Ekim'de Barış Pınarı Harekatı'nı başlattığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Operasyon, açık ve sınırlı hedeflerle gerçekleştirilmektedir. İlgili tüm makamlar, bizzat devletimizin yetkili mevkileri tarafından bilgilendirilmiştir. Asla sivillere zarar vermemek üzere operasyon devam etmektir. Bu operasyon BM Sözleşmesi'nin 51. maddesine göre bir meşru müdafaa olarak gerçekleşmektedir. Uluslararası hukuka uygun şekilde Suriye'nin kuzeyinden ülkemize yönelik tehditler ve terör saldırısına karşı gerçekleştirilmektedir. Asla Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik değil, terör örgütü unsurlarına karşı başlatılan operasyondur. Bu operasyon asla bir etnik kesime yöneltilmemektedir bir terör örgütüne karşı yapılmaktadır. Terör örgütünün ülkemize yönelik yaptığı saldırıda ki birkaç gün içinde 20 civarında sivile yönelik yapılan saldırıyla hayatını kaybeden vatandaşlarımız bulunmaktadır. Bu vatandaşlarımız etnik olarak Türk'tür, Kürt'tür, Arap'tır ama terör örgütünün yapmış olduğu eyleme karşı bizim duruşumuz bir etnik karşı duruş değildir. Terör örgütüne karşı bu mücadeleyi vermektir. Terör örgütü Kürtler için de Araplar için de Hristiyanlar için de tehdittir."

Harekatın tüm insanlığın barışı için sürdürüldüğüne işaret eden Gül, "Türkiye, hukuk çerçevesinde bir insan hakları mücadelesi ortaya koymaktadır." dedi.

"Terörizm uluslararası toplumun sorunu"

Silahlı terör örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz'da gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbe girişimi ile terörün bir başka görünümü ile karşılaştığına dikkati çeken Bakan Gül, "Milletimizin demokrasiye ve devletine olan bağlılığı ve desteği, teröristlerin hain emellerine ulaşmalarına müsaade etmemiştir. Unutulmamalıdır ki terörizm bir ülkenin değil, bütün uluslararası toplumun sorunudur ve terörizmle mücadelede başarının sağlanması ancak uluslararası iş birliği ile mümkündür." diye konuştu.

Gül, terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksızın adli iş birliğini sürdürmenin gerekli olduğunu dile getirdi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, dostlukları tarihi temellere dayanan Balkan ülkelerinin uluslararası platformda oluşturdukları çalışma forumunun da bölgenin suçla mücadeledeki kararlılığının en önemli göstergesi olacağını sözlerine ekledi.

"Siyasi bir şantaj meselesi olarak değerlendirilebilir"

Bakan Gül, Halkbank hakkında ABD'de başlatılan yargı sürecine ilişkin şunları kaydetti:
"Barış Pınarı Harekatı'nın hemen akabinde yapılmış olması bunun hukuki olmaktan ziyade siyasi temellere dayalı olduğunu açıkça göstermektedir. Siyasi bir şantaj meselesi olarak değerlendirilebilir. Hem konjonktür itibarıyla hem zamanlama itibarıyla asla hukuki bir dayanağı olmadığını açıkça söyleyebiliriz. 'Sizlere yaptırımları yapacağız' derken hukukun bu şekilde siyasal bir yaklaşıma ya da düşünceye dayanak oluşturması, hukukun kullanılması kabul edilebilir bir şey değil." dedi.
Yorum Yazın