TİC Holding Header
  • USD 32.332
  • EUR 35.072
  • Altın 2295.904
  • BIST 100 8880.09
  • Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Barış pınarlarının önünü açma ihtimali belki bugün belki yarın denecek kadar yakın"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,"Ülkemizi terör örgütünden uzak tutmak için sürekli yüzümüze gülen, sürekli diplomatik söz oyunlarıyla kendilerince oyalayanlara diyoruz ki, artık söz bitti. Hazırlıklarımızı yaptık, harekât planlarımızı tamamladık, gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti, belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır. Hem karadan, hem havadan bu harekâtı yürüteceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Kızılcahamam istişare kampında konuştu.
Türkiye’nin dış politikada geniş bir ilgi alanına sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan CHP’nin Suriyeli mültecilere olan tutumunu eleştirerek," Geçtiğimiz haftalarda, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığımız konuşma, bu zenginliğin bir ifadesiydi. Bu gerçeği bilmeyen veya görmezden gelenler, ülkemizin dış politika önceliklerini eleştirirken, aslında cehaletlerini ve sığlıklarını gösteriyorlar. Hatta bunların arasında, bekamızla doğrudan ilgili en kritik konuda dahi, ülkemizin cari politikalarının tam zıddı yönünde girişimde bulunanlar çıkabiliyor. Türkiye, kendi iddiasıyla bu ülkenin en eski partisinin, siyaset üretemediği için iradesini terör örgütlerinin güdümündeki yapılara teslim edişinin trajik hikâyesini seyrediyor. Bu parti, ülkemize sığınan Suriyeli mültecilere karşı bir nefret politikasının en başta gelen aktörlerindendir. Üstelik bunların terör örgütünün işgal ettiği yerlerdeki demografiyi değiştirme başta olmak üzere insanlık suçlarına karşı hiçbir itirazlarını da duymadık. Buna karşılık Türkiye’nin Suriyelileri evlerine kavuşturmayı amaçlayan adımlarına da şiddetle karşı çıkarak, rejimle ve terör örgütleriyle aynı çizgiye gelmekten çekinmiyorlar. Evleri, köyleri, kasabaları yerle yeksan edilmiş, çalışacak işleri kalmamış mazlumların iskânıyla ilgili projemizden rahatsız oldukları anlaşılıyor. Lafa gelince Suriye’nin toprak bütünlüğünden ve siyasi birliğinden söz ederler. Fiiliyatta ise tek dertleri zalim rejimin ve bölücü terör örgütünün borazanlığını yapmaktan ibarettir. İşte böyle sorunlu bir zihniyetle karşı karşıyayız" dedi.
"Türkiye’nin güvenli bölge politikası Suriye halkının kendi evlerine dönüşü konusundaki en makul en insani yoldur"
Demografik yapının değiştirilmesinin bir insanlık suçu olduğunu belirten Erdoğan Güvenli Bölge politikasının amacına ilişkin,"Suriye’de, milyonlarca Arap, Kürt, Türkmen, Süryani yaşadıkları yerlerden kopartılıp Türkiye başta olmak üzere ülke dışına sürülerek, çok büyük bir insanlık suçu işlenmiştir. Sadece rejim bölgesine değil, bölücü terör örgütünün işgali altındaki yerlere de kimse dönmüyorsa, bir sebebi var. Çünkü insanlar, terör örgütünün tahakkümü altında canlarını, mallarını, ırzlarını, geleceklerini güvenlik altında görmüyorlar.Suriye Kürtlerinden yüz binlercesi de aynı sebeple hala ülkemizde yaşamaya devam ediyor. Türkiye’nin güvenli bölge politikası, Suriye halkının kendi evlerine dönüşü konusundaki en makul ve insani yoldur. Bu gerçeği, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı bölgelerinde bizzat yaşayarak gördük. Oldukça küçük sayılabilecek bu bölgelere bile 360 bin Suriyeli geri dönerek yerleşti. Amacımız, Fırat’ın doğusunu da barış pınarlarıyla sulamaktır. Bu bölgede bir milyonu yeni inşa edeceğimiz yerlerde, bir milyonu da mevcut yerleşimlerde olmak üzere, iki milyon kişiyi iskân etmeyi planlıyoruz. Türkiye sınırları dibindeki terör oluşumlarına asla göz yummayacağını sayısız defa müttefikleri başta olmak üzere tüm dünyaya ilan etmiştir” diye konuştu.
"Tehlikenin kapımıza dayanmasını beklemeyecek, sorunu kaynağında çözeceğiz"
İki ayrı harekâtla toplam 4 bin kilometrekarelik bir alanın terör örgütlerinden temizlendiğini kaydeden Erdoğan, güvenli bölge konusunda asla taviz verilmeyeceğini ifade ederek, ”Fırat’ın doğusuyla ilgili de, muhataplarımıza her türlü ikazı yaptık, yeteri kadar da sabırlı davrandık. Kara devriyesiymiş, hava devriyesiymiş, bütün bunların hikâye olduğunu görüyoruz. Müttefikimize sorumuz gayet açıktır:Siz, SDG adıyla gözlerden kaçırmaya çalıştığınız PKK-YPG’yi terör örgütü olarak tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz?Bu yönde bir beyan duymadığımız gibi, bazı Amerikalı yetkililer alenen PKK-YPG’nin birlikte çalıştıkları bir yapı olduğunu söylüyor. Öyleyse, sözün bittiği yerdeyiz. Evet Ülkemizi terör örgütünden uzak tutmak için sürekli yüzümüze gülen, sürekli diplomatik söz oyunlarıyla kendilerince oyalayanlara diyoruz ki, artık söz bitti. Hazırlıklarımızı yaptık, harekât planlarımızı tamamladık, gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti, belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır. Hem karadan, hem havadan bu harekâtı yürüteceğiz. Suriye tarafındaki kardeşlerimizin de, tüm güçleriyle bizim yanımızda yer alacağımızdan şüphemiz yoktur.Hem kendi güvenliğimiz, hem ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin bir an önce evlerine dönebilmeleri için bu harekâtı yapmaya ve başarıya ulaştırmaya mecburuz. Şayet bugün bu adımı atmazsak, yarın karşımıza çok daha büyük sıkıntıların çıkacağı gün gibi aşikârdır. Tehlikenin kapımıza dayanmasını beklemeyecek, sorunu kaynağında çözeceğiz.Hiç kimsenin bunun için Türkiye’yi suçlamaya hakkı yoktur. Avrupa ve Arap ülkeleri başta olmak üzere, tüm dünyayı bu ulvi mücadelesinde Türkiye’ye destek olmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.
"Ülkemiz, daha önce benzer şartlara sahip olduğu devletlerden pozitif yönde ayrışmıştır"
“Türkiye’nin güvenliğini sadece sınırları içinde ve dışında ortaya çıkan terör tehditlerinden ibaret görmüyoruz” diyen Erdoğan, Eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, enerjiden sosyal güvenliğe kadar her başlığı, ülkemizin geleceğini ve dolayısıyla güvenliğini ilgilendiren stratejik alanlar olarak görüyoruz. Ekonomi, hiç şüphesiz en başta gelen konumuzdur. Bugün Türkiye, ekonomi alanında, 17 yıl öncesinden çok farklı bir konumda, çok farklı bir yerde duruyor. Hayata geçirdiğimiz ekonomik reformlarla, ülkemizin çehresini değiştirdik. Sadece rakamlara baktığımızda dahi, Türkiye’nin 2000’ler öncesiyle mukayese edilemeyecek bir büyüklüğe, bir güce, bir üretim kapasitesine kavuştuğu anlaşılabiliyor. Güçlü büyüme performansı, sağlam kamu maliyesi ve küresel krizlere karşı dirençli yapısıyla ülkemiz, daha önce benzer şartlara sahip olduğu devletlerden pozitif yönde ayrışmıştır. Son yıllarda küresel çaplı spekülatif saldırıların odağında yer almamıza rağmen, bu güçlü konumumuzu korumayı başardık” dedi.
“Bu şartlar altında Türkiye, kazanımlarını korumakla kalmamış, cari açık gibi müzmin bir sorununu da çözebilme başarısı göstermiştir”
Dünya’nın bölgesel istikrarsızlıkların, göçlerin, ticaret savaşlarının, Avrupa Birliğindeki Breksit kaynaklı belirsizliğin, arttığı bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Erdoğan, Bu şartlar altında Türkiye, kazanımlarını korumakla kalmamış, cari açık gibi müzmin bir sorununu da çözebilme başarısı göstermiştir. Bugün Türkiye, son dönemde aldığımız tedbirler sayesinde, küresel ticaret savaşlarının ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların etkilerine en hazırlıklı ülkelerin başında geliyor. Yeni Ekonomi Programımızla, orta ve uzun vadede sürdürülebilir ve dengeli bir büyümeyi sağlama yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Kısa vadedeki gelişmelerin büyüme oranımızla ilgili ortaya çıkardığı tereddütler, içeride ve dışarıda önemli düzeyde giderilmiştir. Nitekim, son günlerde her platformda, ülkemizin bu yılı pozitif büyümeyle kapatacağı, önümüzdeki yıllarda da hedeflerine ulaşabileceği yönünde ardı ardına değerlendirmeler yayınlanıyor. Uyguladığımız programın en büyük kazanımını cari dengede elde ettik” şeklinde konuştu.
"Hedefimiz önümüzdeki yıllarda büyümeyi yüzde 5’in altına düşürmemektir"
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin tüm rekorlarını kırarak, Temmuz ayı itibariyle cari hesapta yıllık 4,4 milyar dolar fazla veren bir ekonomik yapıya kavuştuğunu ifade eden Erdoğan,” İhracatta ve turizmde elde ettiğimiz istikrarlı yükselişi devam ettirmekte kararlıyız. Yapısal reformların da desteğiyle, cari dengedeki açık sorununu, inşallah bir daha geri gelmemek üzere kapatmış olacağız. Ekonomide sağladığımız istikrar sayesinde enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara indirmeyi başardık. Türkiye’nin risk pirimi ve dolayısıyla faiz maliyetleri düşerken, imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi eşik değer sayılan 50’nin üzerine çıktı. Merkez Bankasının yerinde ve doğru müdahaleleriyle faiz oranları, makul seviyelere gerilemiştir, inşallah daha da gerileyecektir. Bankacılık sektörünün ekonomiye desteğini güçlendirmek için sorunlu kredilerle ilgili reform niteliğinde adımlar attık.Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna açıkladığımız 2020-2022 dönemine ilişkin ekonomi programında, bu sürecin yol haritasını ortaya koyduk. Bu programla milletimize, üretimi, verimliliği, büyümeyi, adaletli paylaşımı esas alan bir ekonomi yönetimi vaat ediyoruz.Yüksek katma değerlerin üretimini tüm gücümüzle teşvik edeceğiz. Sadece ekonomimizin değil, geleneksel toplum yapımızın da belkemiği olarak gördüğümüz KOBİ’leri finanstan pazarlara erişime kadar her alanda güçlü şekilde destekleyeceğiz. Hedefimiz önümüzdeki yıllarda büyümeyi yüzde 5’in altına düşürmemektir. Böylece program dönemi sonunda enflasyonu yüzde 5’in, işsizliği de yüzde 10’un altına indirmiş olacağız.Finans piyasalarında, vatandaşlarımızın borsaya ve sermaye piyasalarına ilgisini artıracak düzenlemeler yapıyoruz" dedi.
"Birikimlerini yabancı para yerine ,Türk Lirası bazlı finansal ürünlerde değerlendirmelerini özellikle istirham ediyorum"
Vatandaşlara seslenen Erdoğan, “Birikimlerini yabancı para yerine Türk Lirası bazlı finansal ürünlerde değerlendirmelerini özellikle istirham ediyorum. Mali disiplin, AK Parti hükümetlerinin asla vazgeçmediği bir prensibidir. Kaynakların verimli kullanımı ve tasarruf temelli bir bütçe yönetiminde kararlıyız. Bütçe açığının milli gelirine oranını kesinlikle yüzde 3’ün altında tutacağız. Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranını yüzde 72’den yüzde 30 seviyesine düşürmüştük. Yıl sonu itibariyle bu oranın yüzde 33’ün altında gerçekleşeceği anlaşılıyor. Maastricht kriterlerinde bu oran yüzde 60’tır. Türkiye olarak, yaşadığımız onca sıkıntıya rağmen, hamdolsun, bu konuda da telafi edilemeyecek bir hasar almadık. 11’nci Kalkınma Planı ile güçlü, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme yoluyla ülkemizin üst gelir grubuna çıkabilecek bir vizyonu ortaya koyduk. Seçimsiz geçecek önümüzdeki 4 yılda, ekonomideki yol haritamızı hassasiyetle takip edecek ve inşallah 2023 hedeflerimize ulaşacağız" diye konuştu.
"Bugüne kadar 517 yerleşim merkezini doğalgaza kavuşturduk, yıl sonu hedefimiz bu sayıyı 550 yerleşim merkezine çıkarmaktır"
Enerji konusunda son dönemde tarihi önemde atılımlar içinde olunduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan,”Hükümete geldiğimizde doğalgazı tüm şehirlerimize ulaştırma sözü vermiştik. Bu sözümüzü tuttuk ve 2018 yılı sonu itibariyle 81 şehrimizin tamamına doğalgazı ulaştırdık. Şimdi bu güvenli ve çevreye saygılı enerji kaynağının ilçe ve belde merkezlerine yaygınlaştırılması için çalışıyoruz. Bugüne kadar 517 yerleşim merkezini doğalgaza kavuşturduk, yıl sonu hedefimiz bu sayıyı 550 yerleşim merkezine çıkarmaktır. Yerli kaynaklardan elektrik üretim oranımız yüzde 65’ler seviyesine geldi. Böylece yılda 1,5 milyar doları yurt dışına ödemekten kurtulduk. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı da yüzde 48,5 düzeyine ulaştı. Bu sene rüzgâr enerjisinde önemli bir yarışma gerçekleştirdik. 4 bölgede belirlediğimiz bin megavatlık kapasite için yerli ve yabancı pek çok enerji şirketi başvuruda bulundu. Böylece ülkemize önemli bir enerji yatırımı daha kazandırmış olduk. Enerji Bakanlığımız, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili yeni yarışmalar için çalışmalarını sürdürüyor. Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Fatih Sondaj Gemisi, yürüttüğü çalışmalarda 4 bin metrenin altına indi. Bu yıl envanterimize eklediğimiz Yavuz Sondaj Gemisini de, Karpaz’daki görevinin ardından Güzelyurt-1 kuyusuna uğurladık. MTA Oruç Reis Gemisi, Antalya açıklarında yaptığı sismik faaliyetlerin yüzde 30’luk kısmını tamamladı” diye konuştu.
“Trakya’da bu yılın başlarında toplam doğal gaz rezervimizi iki katına çıkaran yeni sahalar keşfettik”
Karada da, petrol ve doğal gaz çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ettiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye Petrolleri’nin , yurt içi petrol üretiminde 50 bin varili geçerek, son 20 yılın rekorunu kırdığını, Diyarbakır’da ilk defa hidrolik çatlatma yöntemiyle ticari petrol üretimine başlandığını açıkladı. Bu tekniği daha da yaygınlaştırarak yeni kuyular açmaya devam edileceğini dile getiren Erdoğan,”Trakya’da bu yılın başlarında toplam doğal gaz rezervimizi iki katına çıkaran yeni sahalar keşfettik. Yaklaşık 3 milyar metreküp rezerve sahip bu sahalar, 300 bin hanenin 10 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacaktır. Buradan elde edeceğimiz doğalgaz, cari işlemler dengemize 5 milyar lira düzeyinde bir olumlu katkı yapacaktır. Bu tür çalışmalarda bulunan miktarın küçük veya büyük olmasından daha önemlisi, rezervlerin üretilebilir hale gelmesi ve ülke ekonomisine kazandırılmasıdır. TürkAkım’ın deniz altından geçen kısmını geçtiğimiz yıl tamamlamıştık. Bu sene sonuna doğru TürkAkım’da inşallah ilk gaz akışını gerçekleştireceğiz. TANAP’ın ikinci bölümü olan Eskişehir-Edirne kısmı tamamlandı, yakında devreye alınacak.Bor cevherinin ileri teknolojiyle işlenmesi için yeni bir projeyi hayata geçiriyoruz.Balıkesir’de temelini atacağımız fabrikayla, inşallah özellikle taktik araçlar, helikopterler, uçaklar, hafif zırhlı araçlar ve personel koruyucu yeleklerde kullanılan bor karbürünü Türkiye’de üreteceğiz.Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Tesisinin 5,4 milyar metreküplük toplam kapasitesinin tamamlanmasını sağlayacak son bölümün temelini bu yıl attık. Hâlihazırda 600 milyon standart metreküp depolama kapasitemizin yüzde 100’ü doludur.2021 yılında bu kapasiteyi, inşallah iki katına çıkartıyoruz. Bu yıl temelini attığımız bölümün 2023’te devreye girmesiyle de, tuz yapılarında dünyanın en büyük depolama tesisine sahip olacağız” ifadelerini kullandı.
“Tarımsal gelirimizi 37 milyar liradan 217 milyar TL’ye çıkardık”
Tarım ve gıda konusunun stratejik öncelikler arasında yer aldığını kaydeden Erdoğan,”Gelecekte gıdayı kontrol edenin dünyayı da kontrol edeceği gerçeği, her geçen gün biraz daha netleşiyor. Dünyada mevcut 13 milyar hektar toprak alanının sadece 5 milyar hektarı tarım toprağıdır ve bunun da sadece 1,5 milyar hektarlık alanında tarım yapılmaktadır.Ülkemizde ise 24 milyon hektarda tarım yapılıyor ve 14,6 milyon hektar ise mera olarak kullanılıyor.2050 yılında, dünya nüfusunun 10 milyarı, ülkemiz nüfusunun ise 100 milyonu geçeceği öngörülüyor. Şehirleşmenin artması, küresel ısınma, toprağın yanlış kullanımı, çölleşme, erozyon gibi gelişmeler tarıma elverişli arazileri tehdit ediyor. Bunun için üretim potansiyeli yüksek 65 ilimizde 7 milyon hektara karşılık gelen 265 ovayı “Tarımsal Sit” alanı olarak ilan ederek koruma altına aldık.Ülkemiz, 2005 yılından beri tarımsal hasılada dünyada ve Avrupa’da lider ülke konumundadır. Tarımsal gelirimizi 37 milyar liradan 217 milyar TL’ye çıkardık. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımızı, 4 milyar dolardan 17,7 milyar dolara yükselttik. Bugün Türkiye 195 ülkeye bin 690 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyor. Tarım destek ödemelerini 1,8 milyar liradan bu yıl itibariyle 17 milyar liraya ulaştırdık” dedi.
“Son 17 yılda toplam hayvancılığa 32,7 milyar lira destek verdik”
Son 17 yılda çiftçilere 134,5 milyar lira destek ödemesi yapıldığını söyleyen Erdoğan,”Sadece mazot desteği olarak çiftçilerimize geçtiğimiz yıl 2,4 milyar lira ödedik. Hayvancılığı da öncelikli sektör olarak ele aldık. Son 17 yılda toplam hayvancılığa 32,7 milyar lira destek verdik. Büyükbaş hayvan sayısını 9,9 milyon baştan 18,2 milyon başa; küçükbaş hayvan sayısını 32 milyon baştan 49,8 milyon başa ulaştırdık. Kırmızı et üretimini 421 bin tondan 1,1 milyon tona, beyaz et tüketimini 696 bin tondan 2,2 milyon tona, süt üretimini 8,4 milyon tondan 22,1 milyon tona yükselttik.Süt Konseyi, sütün referans litre fiyatını, 15 Kasım’dan itibaren 2,3 liraya çıkarmıştır. Hükümetimiz döneminde daima üreticinin yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. 2019 yılında fındık, hububat ve bakliyat olmak üzere 13 üründe hasattan önce fiyatlarımızı açıklayarak, verimli bir alım kampanyası yürüttük. Toprak mahsulleri Ofisi kanalıyla üreticilerimizden 4 milyar lira tutarında ürün alarak piyasa fiyatlarının üretici aleyhine düşmesine engel olduk.Ülkemiz topraklarının bereketini artırmak için yürüttüğümüz sulama altyapısı faaliyetleri için 206 milyar lira yatırım yaparak, 7.927 adet tesisi hizmete açtık. Taşkın koruma amacıyla 4.856 tesisi tamamlayarak, 305 bin hektara yakın araziyi ve 4.774 yerleşim yerini emniyete aldık. Denizlere, göllere ve barajlara erozyonla taşınan toprak miktarını yılda 500 milyon tondan yaptığımız çalışmalarla 154 milyon tona düşürdük. Orman varlığını artıran nadir ülkelerden biri olarak 20,8 milyon hektar olan orman alanımızı 22,7 milyon hektara çıkardık. Kurduğumuz erken uyarı sistemi ile yangınlara hızla müdahale ederek, yanan alanları geçmiş yıllar ortalamasının dörtte birine indirdik.Önümüzde aylarda, 81 ilimizde 11 milyon fidan dikmeyi planlıyoruz. ” şeklinde konuştu.
“Türkiye demokraside ve ekonomide ilerlemeye devam ettikçe önümüze yeni sorunlar, yeni fırsatlar, yeni imkanlar çıkacaktır” diyen Erdoğan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü;
“AK Parti, geçtiğimiz 17 yıl boyunca, sorunları çözerek, fırsatları değerlendirerek, imkanları genişleterek Türkiye’yi bugünlere getirdi. Önümüzdeki dönemde de aynı anlayış ve kararlılıkla, elbette yeni yöntemler, yeni araçlar, yeni politikalar geliştirerek yolumuza devam edeceğiz. Vatandaşlarımız şundan emin olsun: Türkiye’de bugüne kadar ne yapıldıysa AK Parti yaptı.Bundan sonra da ne yapılacaksa AK Parti yapacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.Milletime, bugüne kadar AK Parti’ye güvendiği, her mücadelemizde yanımızda olduğu için şükranlarımı sunuyorum. Önümüzdeki dönemde de aynı inanç ve kararlılıkla mücadelemize devam edeceğimizi özellikle ifade ediyorum. “