TİC Holding Header
  • USD 32.37
  • EUR 34.984
  • Altın 2323.963
  • BIST 100 8880.09
  • Sağlık

Bütün dünyada 339 milyon astım hastası var

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türk Toraks Derneği Batı Anadolu Şubesi Başkanı Prof. Dr. M. Sinan Erginel, bütün dünyada 339 milyon kişinin astımı olduğunun tahmin edildiğini, 2016 yılında dünyada astıma bağlı 417 bin 918 ölüm görüldüğünü açıkladı.
Prof. Dr. M. Sinan Erginel Dünya Astım Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklama yaptı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) astımın çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu kabul ettiğini anlatan Erginer, "DSÖ’ye göre tüm dünyada 339 milyon kişinin astımı olduğu tahmin edilmektedir ve 2016 yılında dünyada astıma bağlı 417 bin 918 ölüm görülmüştür. Solunum Hastalıklarına Karşı Küresel Birlik (GARD) Türkiye kapsamında, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği işbirliği ile her yıl Dünya Astım Günün’de toplum ve sağlık çalışanları için eğitim ve farkındalık toplantıları düzenlenmekte ve o yıla özgü farklı bir tema belirlenmektedir. Bu yıl da 5 Mayıs 2021 tarihinde ‘Astımda Doğru Bilinen Yanlışlar’ temalı etkinlikler düzenlenmektedir" diye belirtti.
Erginel, astımın, akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan müzmin (kronik) bir akciğer hastalığı olduğunu anlatarak, "Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı/ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Dünyanın hiçbir yerinde astımı tamamen ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi yoktur. Astım tedavisinin amacı hastanın şikâyetlerinin kontrol altına alınması ve yaşamını normale en yakın şekilde devam ettirmesidir. Uygun ilaç tedavisinin verilmesi ile astım belirtileri kontrol altına alınabilmektedir. Astım tedavisi ulusal ve uluslararası uzmanların katılımıyla hazırlanan ve her yıl yenilenen rehberdeki önerilere göre yapılmaktadır. Uluslararası ve ulusal astım rehberindeki en önemli yenilik, nefes açıcı (kurtarıcı) ilaçların astım atak tedavisinde artık tek başına kullanılması yerine mutlaka asıl tedavi edici ilaç olan inhaler kortizon ile birlikte alınması önerisidir. Dünyada astım hastalığının tedavisi ve takibi için kullanılması önerilen her türlü ilaç ve malzeme ülkemizde bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisiyle astımlıların önemli bir kısmı iş ve okul dahil günlük yaşamlarına, hastalık nedeniyle herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebilirler. Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etki ile direkt hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar. Astım tedavisi için kullanılan inhalasyon cihazlarının pek çok farklı şekli vardır. Bu cihazların doğru kullanılması tedavinin etkin yapılabilmesi için çok önemlidir. Tedaviye başlanırken bu cihazların kullanım şekli mutlaka hastalara gösterilmelidir. Astım kontrolünü güçleştiren etkenler ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanılmaması ve bunun yanında alerjenler gibi özel veya enfeksiyon, sigara dumanı ve kimyasallar gibi genel tetikleyicilere maruz kalmak sayılabilir. Yapılan araştırmalarda hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği şekilde kullanmasının, sigarayı bırakmanın, obez hastaların kilo vermesinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın, solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Ne yazık ki hastaların ve toplumun bazı yanlış kanaatleri nedeniyle bazen astımın kontrol altına alınmasında zorluklar yaşanmaktadır. Bu yıl Dünya Astım Günü’nde ele alınan ‘Astımda Doğru Bilinen Yanlışlar’ teması, astımlı hastaların bu hastalığın tedavisi ile ilgili gelişmelerden gönül rahatlığı ile faydalanmalarını engelleyen, astımla ilgili sık duyulan söylenti ve yanlış kanıları belirlemeye yönelik bir çağrıdır. Sonuç olarak, astım tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Hastanın tedaviye uyumunu etkileyebilecek, azaltabilecek yanlış bilgilerin, diğer bir ifadeyle doğru bilinen yanlışların ortadan kaldırılması için hastaların ve toplumun bilgilendirilmesi hastalığın kontrolü açısından önem taşımaktadır.” dedi.
(Moshıur Rahman /İHA)