TİC Holding Header
  • USD 32.331
  • EUR 35.048
  • Altın 2280.745
  • BIST 100 8880.09
  • Genel

Türk halkının 'Deprem Dedesi' Ahmet Mete Işıkara vefatının 8. yılında anılıyor

Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli jeofizik mühendislerinden Işıkara, Marmara Bölgesi'nde yaşanan ve arkasında büyük acılar bırakan deprem sonrası toplumu bilinçlendirme çabalarıyla özellikle çocukların zihninde 'Deprem Dede' olarak yer etti.
Türk halkının 'Deprem Dedesi' Ahmet Mete Işıkara vefatının 8. yılında anılıyor
AA - Türk halkının gönlünde, "Deprem Dede" olarak taht kuran ve deprem bilincini 7'den 70'e herkese aşılayan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, vefatının sekizinci yılında anılıyor.

Mersin'de 22 Ekim 1941'de doğan Işıkara, ilkokula 1947'de Gazi Paşa İlkokulu’nda başladı.1954'te Mersin Lisesine giren Işıkara, 1965'te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Bölümü’nü bitirdi ve aynı bölümde asistan oldu. Ardından burslu olarak Londra Üniversitesi İmperial College Fizik Bölümü'nde ihtisas yapan Işıkara, daha sonra Almanya'da Göttingen Üniversitesi Jeofizik Kürsüsü'nde görev aldı.

Işıkara, 1964-1976 yılları arasında Arzmanyetik alanının değişimi ile ilgili çalışmalar yaptı, manyetik ve elektromanyetik yöntemlerle yer kabuğunun yapısının araştırılması çalışmalarında bulundu. 1976-1983 yılları arasında Türkiye Ulusal Jeodezi ve Jeofizik Birliği Ulusal Jeomagnetizma ve Aeronomi Komisyonu Başkanlığı yapan Işıkara, 1979-1982 yılları arasında Avrupa Depremlerin Önceden Belirlenmesi Çalışma Grubu'nda koordinatörlük, 1980-1983 yılları arasında Türkiye adına Avrupa Konseyi Deprem Uzmanları Komitesi’nde temsilcilik yaptı.

Boğaziçi Üniversitesi’nde 1985'te göreve başlayan Işıkara, aynı yıl Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü’nde müdür yardımcısı, 1991'de ise müdür oldu. Işıkara, 1991-1992 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi'nde Rektör Yardımcılığı, 1985-1999 arasında ise Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeofizik Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. 1991-2002 yılları arasında Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü olarak görev yapan Işıkara, 1992-2000'de Boğaziçi Üniversitesi'nde Yönetim Kurulu Üyesi oldu.

Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu'nda, 1993-2000 yılları arasında Depremlerinin Önceden Belirlenmesi Değerlendirme Danışma Komitesi Üyeliğinde bulunan Işıkara, 2000-2002 Başbakanlık Ulusal Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü Ulusal Danışmanlığı görevini yürüttü.

Işıkara, 2002'de Afete Hazırlık Eğitim Derneği (AHDER) Başkanlığı görevinde bulundu ve 2005-2012 yılları arasında Türk Kızılay Genel Başkan Danışmanlığı yaptı.

Evli ve iki çocuk babası olan Işıkara, 21 Ocak 2013'te 72 yaşında hayatını kaybetti.

"Depremlerin önceden belirlenmesi araştırmalarına öncülük etti"
Türkiye'de deprem bilincini 7'den 70'e herkese aşılayan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'yı, ölümünün sekizinci yılında çalışma arkadaşları ve öğrencileri AA muhabirine anlattı.

Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oya Yazıcı Çakın, 1980'li yıllarda, İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümünde, Işıkara'nın öğrencisi olduğunu belirterek, Işıkara'nın kendine özgü anlatımı, esprileriyle dersleri akıcı ve eğlenceli kıldığını bu nedenle öğrencileri tarafından çok sevildiğini söyledi.

Prof. Dr. Çakın, mezun olduktan sonra da Işıkara ile bağının kopmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "1985'te hoca Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'ne geçti ve orada Jeofizik Anabilim Dalı'nı kurdu. O yıl lisansüstü öğrencileri almaya başlayan bölümün ilk öğrencilerinden, izleyen sene de ilk araştırma görevlilerinden biri oldum ve uzun yıllar birlikte çalıştık. Depremlerin önceden belirlenmesi araştırmalarına ülkemizde öncülük etti. Türk-Alman ve Türk-Japon projeleri olarak bilinen ve uzun yıllar süren iki büyük projeyi ülkemize getirdi. Değişik kurumlardan pek çok yerbilimcinin bu araştırmalarda görev almasını sağladı. Bu projelerden yüksek lisans, doktora tezleri ve çok sayıda yayın çıktı. Hiç tatil yapmaz, sürekli çalışırdı. Sadece yurt içinde değil yurt dışında da akademik çevresi çok genişti ve bizleri yurt dışındaki eğitim, sempozyum, konferans gibi etkinliklere yönlendirir, ufkumuzu genişletmemize destek olurdu."

Çakın, 1999'da yaşanan Marmara Depremi'nden sonra yapılan kamuoyu araştırmalarında en güvenilen kurumlardan birisinin Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü olduğunu hatırlatarak, "Enstitü Müdürü olan Işıkara hocanın ağzından çıkan her bilgi dikkatle takip ediliyordu. Yeniliklere açık ve girişimci kimliğiyle öne çıkan hocanın liderliğinde, toplumun bilinçlendirilmesi doğrultusunda projeler başlatıldı. Bu süreçte kendisi de ülkemizin çok sevilen 'Deprem Dedesi' oldu." ifadelerini kullandı.

Öğrencisi, asistanı ve meslektaşı olarak Işıkara'dan hayata dair de çok şey öğrendiğine işaret eden Çakın, "Değerli eşi Aysel Hanım ile birlikte iyi ve kötü günlerimizde hep yanımızda oldular, evlerinin kapısı hepimize açıktı. O yüzden sadece hocam değil ailemizin büyüğü olarak hayatımızda ayrı bir yeri olmuştur. İnsan ilişkileri güçlü, mütevazı, sevgi dolu, neşeli, sosyal, nev-i şahsına münhasır, çok özel bir insandı. Hocanın kahkahalarını çok özledik." dedi.

"Onun yanında rasathane müdür yardımcılığı yapmaktan gururluyum"
Türkiye Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Bilge Siyahi de Işıkara'yı üniversite camiasında yapılan ulusal ve uluslararası konferans ve seminerlerden hayranlıkla takip ettiğini vurgulayarak, "1999'da doçent olduğumda, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Mühendisliği Anabilim Dalında göreve başladım. Bu vesileyle hocayı daha yakından tanıma ve birlikte çalışma fırsatı buldum." dedi.

Prof. Dr. Siyahi, "O dönem büyük Marmara ve Düzce depremleri henüz meydana gelmiş, inanılmaz bir hasar, can ve mal kayıpları oluşmuştu. Hasarın büyüklüğü ve yaygınlığı, kamuoyunun bu konudaki çaresizliği ve bilgi eksikliği, acil müdahale sistemlerinin öneminin henüz çok anlaşılamamış olduğu bir dönemdi. O yıllarda bu konuyla ilgili çalışan insanların dışında, bugün çok iyi bilinen, 'fay, deprem şiddeti, deprem büyüklüğü, afet yönetimi, acil müdahale sistemleri, deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında alınacak tedbirler' gibi tanımların bilinmesi çok olağan değildi. Böyle bir dönemde Ahmet hocanın, rasathane akademisyen ve personelinin dünya çapında kapasitesinin de verdiği güç ile yorulmadan, bıkmadan kendine has üslubu ile son derece kolaylıkla anlaşılır biçimde anlatması çok önemliydi." değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Siyahi, Işıkara'nın ülkenin her köşesinde, her yaş grubuna, hiç kimseyi ayırmadan özellikle ilköğretim sırasında deprem bilincinin yerleşmesi için çalıştığını, konferanslar ve seminerler verdiğini aktararak, şunları söyledi: "Aynı zamanda rasathane alt yapısının düzeltilmesi, sismik ağların ülke çapında yaygınlaştırılması ve özellikle büyük şehirlerde yerel sismik ağların o zamanın teknolojisine göre kapasitelerinin arttırılması için yoğun çabaları takdire şayandır. Ahmet hocanın rasathane müdürlüğünün son yıllarında, rasathane müdür yardımcılığını yapmaktan dolayı gururluyum. Kendisi ile son derece uyumlu, ulusal ve uluslararası projelerde yoğun olarak çalıştığımızı hatırlıyorum. Titiz, düzenli, araştırmacı akademisyen kimliğinin yanında, beyefendi bir çalışma arkadaşı, çok şefkatli ve herkesle güzel iletişim kurabilen bir hocamızdı. Kendisini tanımaktan, o yorucu günlerde, yoğun gündemlerle çalışmış olmaktan mutluluk duymaktayım."

"Deprem bilinci kazandırılmasında liderlik rolü üstlendi"
Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış ise Ahmet Işıkara ile ilk defa lisans eğitimi sırasında tesadüfen tanıştıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: “Lisans eğitimi sırasında hoca-öğrenci ilişkisini saygı çerçevesinde yürütürdük ama bir taraftan da birlikte futbol maçlarına bile giderdik. Öğrencileriyle ilişkisi çok sıcaktı, saygı, sevgi ve hoşgörü üzerine kuruluydu. Ahmet hoca, derslerinde mizahı severdi ve kendine özgü meşhur kahkahasını bol bol atardı. 1985'te Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüne geçtikten sonra, enstitüye yüksek lisans öğrencisi olarak başladım. Eylül 1986’da Ahmet hoca, bana ve 3 arkadaşıma araştırma görevlisi olarak çalışıp çalışamayacağımızı sordu. Biz de tereddüt etmeden kabul ederek göreve başladık. Sık sık arazi çalışması için birlikte seyahatlerimiz oldu. Arazi çalışmaları sırasında Ahmet hocanın gerek idari, gerek organizasyon ve sosyal ilişkilerini izleyerek çok yönlü bir insan olmanın gereğini kendisinden öğrendik."

Işıkara ile 1986-2002 yılları arasında çalıştığını aktaran Barış, "Afet eğitimleri konusunda farklı projelerde öncülük ederek toplumun depreme karşı bilinçlendirilmesinde liderlik rolünü üstlendi. Ahmet hoca, başta çocuklar olmak üzere toplumun her kesimi tarafından çok sevildi." dedi.

"Deprem Dede" sevgisini birçok yere kendisiyle birlikte giden birisi olarak yakından gözlemledim." diyen Barış, Işıkara'nın, gördüğü bu sevgiyi ve saygıyı, toplumun her kesimine deprem bilincini aşılayarak, halkı bilgilendirerek karşılıksız bırakmadığını söyledi.

Prof. Dr. Barış, Işıkara ile 17 yıl birlikte çalıştığının altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Ülkemiz deprem bilinci açısından hocanın çabaları ile önemli mesafeler kat etti. Onun sayesinde, afet eğitimlerine ve projelerine ağırlık verilmeye başlandı. Ahmet hocanın, gelişmemizde önemli katkıları oldu, inanılmaz vizyonuyla bizlere dünyanın ve disiplinli çalışmanın önünü açtı. Özellikle eleştiriye çok açıktı, tam bir hümanistti, hem zeki hem de duygusal bir kişiliğe sahipti. Zaman zaman aniden parlar ama çok çabuk söner ve gönül alırdı. Ayrıca Kandilli Rasathanesi'nin güçlü bir enstitü olmasına ve ülkemizin ulusal deprem ağının gelişimine de büyük katkısı oldu. Hocayı tanımaktan, onunla birlikte çalışmaktan gurur duyuyorum. Bizler onun öğrencileri olarak taşıdığı bayrağı yere düşürmemeye, ileriye götürmeye gayret ediyoruz."
Yorum Yazın