TİC Holding Header
  • USD 32.407
  • EUR 35.53
  • Altın 2322.291
  • BIST 100 8880.09
  • Genel

Ege'de bir yiğit

İnsan büyür beşikte mezarda yatmak için. Ve Kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için.
Ege'de bir yiğit
Ozan Koltuk - Fırat daha 24 yaşındaydı PKK'lı teröristin soğuk bıçağı ile can verdiğinde, 24 yaşında içti şehadet şerbetini. 24 yaşında arkasında milyonlarca gözü yaşlı insan bıraktı.

Ege Üniversitesi'nde Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisiydi Fırat. Okulundan mevzun olacaktı çok sevdiği atalarını anlatacaktı öğrencilerine. Fatih'i Yavuz'u Atatürk'ü.

CHP'li bir ailede yetişen Fırat İzmir'de Ülkü Ocakları sorumlusu olmuştu. Ve ailesinin bundan haberi yoktu. Ailesi onu hala küçük bir çocuk olarak görüyordu. Böyle bir yiğit
yetiştirdiklerini vefatından sonra öğrenmeleri onlara hüzün dolu bir gurur yaşattı.

Okuduğu okulda ona düşman onlarca insan vardı, karalama kampanyaları yapılıyor okula girişine izin verilmiyordu. Arkadaşının sorduğu ''Korkuyor musun Fırat ?'' sorusuna cevabı ''Allah var gam yok'' olmuştu. Sırf vatanını sevdiği için okuluna giremiyordu. Sınavlara ise polis eşliğinde giriyordu.

Atatürkçü Düşünce Derneği ile yürüyüşü sonrası hedef gösterilen Fırat defalarca tehdit almasına rağmen okula girmek için her gün üniversite kapısına gidiyordu.

Son 3 ayını derslerine daha fazla asılarak geçirdi, akademik kariyer yapmak istiyordu. Çünkü hoca olacak ve kendisi gibi güzel bireyler yetiştirecekti.

Fırat Çakıroğlu'na yazılan mektup

Mahir Kulaksız, MHP'deki danışman kriziyle ilgili çarpıcı bir mektup kaleme aldı.

Kulaksız, şehit Çakıroğlu'na ilişkin çarpıcı bir anektodu paylaşırken, "sorgulamayın, sorgularsanız, kandırıldığınızı anlarsınız" dedi.

İşte Kulaksız'ın çok konuşulan o mektubu:

Bu fotoğrafı bugün gördüğümde aklıma Fırat Reis'in son anlarında çekilen fotoğrafı geldi. Sapsarı solgun yüzü bir tarafa yatmış, pantolonu kanlar içinde.

Sanıldığı gibi içim cız etmedi o an.

Kinlendim, öfkelendim ve acıdım.

Etrafta ne yüzüne tükürülecek ne de yüzüme tükürecek biri vardı.

Düşündüm...

Daha çok düşündüm...

15 dakikalık molama birkaç saatlik anıyı sığdıracak kadar düşündüm. Sonra başka şeyler geldi aklıma. Partide bir tane adamın bir oğlu vardı. Babasının kıyağıyla yönetime girip görev almış. Çocuğun teşkilat geçmişini geçtim, okulda PKK'lılara fişlenmemek için bize selam dahi vermeyen şerefsizin biriydi. Bir akşam Bornova Ocak'ta otururken Fırat Reis bu çocuğun partiden burs aldığını öğrenmişti. Aradı, çocuğa bir temiz saydırdı. Çocuk telefonda üste çıkmaya çalıştı ama başarılı olamadı. En sonunda “Sen kimsin lan.” diyebildi. Fırat Reis küfredip telefonu yüzüne kapatmıştı.

Şimdi o çocuğun(un) Fırat Reis'e sorduğu son soru bu fotoğrafla daha anlamlı bir hal aldı.

Sahi, siz kimsiniz lan?

Parti işleri sizin neyinize?

Siz s**tirin gidin okulu birbirine katın. Kavga edin, yaralanın hatta geberin. Ama kirli sicilinizi partiye bulaştırmayın. Seçimden seçime bayrak asın, aday g*tü kovalayın; gerisini koltuktaki büyüklerinize bırakın.

Bedel mi ödediniz?

Ne bedeli oğlum, adamlar meclisi bombaladı meclisi. Bir Ruhsar Demirel kadar ne bedel ödediniz?

Sizin neyinize partide görev almak. Çok meraklıysanız gelin genel merkezde çağrı merkezinde çalışın. Veya sizi ayyaş bir vekile danışman yapalım. Mesela gecenin bir yarısı içkiliyken sizi arayıp TV kumandasının yerini sorsun, bağırsın, azarlasın. Kolay iş. Sonuçta siz okulda PKK'lılarla çatıştınız. Yaralandınız, uzaklaştırma aldınız... Bu iş size vız gelir. Ama önce bedel ödemeniz gerek. Neticede ideolojik tanrılar kurban istiyor. Biraz kanınızı akıtın. Hastaneden de rapor alın, gelin ertesi gün başlayın. Fazlasını istemek yok ama. Nedenini sormayın. Bilmediğiniz şeyler var. Bilmenize de gerek yok zaten. Bayrak asın, kortej yapın, el öpün, oy verin yeter. Gerisini biz dava adamı siyasiler hallederiz. Sormayın, sorgulamayın. Bu fotoğrafı da öyle... Yoksa ihanet etmiş olursunuz liderinize. Neticede lider demek, dava demek. Sorgulamayın. Yoksa kandırıldığınızı anlarsınız.
Sorgulamayın. Sakın sorgulamayın... Tatava yapmayın. Pusulada üç hilali görünce "Evet" mührünü basın geçin. Sorgulamayın. Yoksa partiye hizmet ederken aslında davanıza,
doğrulara ihanet ettiğinizi fark eder "Ulan kimler için neyin mücadelesini veriyorum ben" diye hayıflanırsınız.

FIRAT ÇAKIROĞLU'NUN SON MEKTUBU ORTAYA ÇIKTI

Vahdet gazetesinin haberine göre, Çakıroğlu'nun geçtiğimiz aylarda Rektörlüğe verdiği dilekçede anlattıkları tüyleri diken diken ediyor.

Islak imzasını taşıyan dilekçede Çakıroğlu, bölücü terör örgütü sempatizanı grupların dışarıdan destek alarak üniversite öğrencileri üzerinde baskı kurduklarını, bunun güvenlik zafiyetinden kaynaklandığını, illegal eylemlerine karşı herhangi bir hukuki müeyyide uygulanmadığını belirtiyor.

NEDEN SESSİZ KALINIYOR?

Yasa dışı yollarla öğrencilerin eğitim görme hakkının ellerinden alındığını ifade eden Çakıroğlu, sessiz kalınmaya devam edilmesi halinde okul ve ülkede birlik ve beraberliği hedef alan grupların şiddet olaylarının artarak devam edeceğini kaydediyor.

CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK

Fırat Çakıroğlu dilekçesinde Anayasa'nın 17. Maddesine atıfta bulunarak, bu yasaların uygulanmadığını, üniversite sınırları içerisinde can güvenliklerinin bulunmadığını söylüyor.

Çakıroğlu şöyle diyor:
“Üniversitemizin öğrencisi olarak yaşadığımız mağduriyetin kaldırılması, okulda süre gelen terör eylemlerinin ve propagandasının engellenmesi için gerekli yönetmeliklerin uygulanması, eğitim ve öğretim hakkımı, can güvenliğimi tehdit eden unsurların üniversiteniz bünyesinde görev alan güvenlik birimlerince ve gerekli müracaatlar sonucu sorumluluk alacak olan emniyet teşkilatı birimlerince tahkik edilmesini talep eder, bilgilerinize sunar, gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.”

RUHUN KUT BULSUN FIRAT'IM 

Ölüme karşı göz kırpmadan yapılan her saldırış, büyük bir ülkü için çekilen her kılıç; bil ki boşuna değildir.

Hüseyin Nihal Atsız
Yorum Yazın