İHA -
Toplantıda konuşan Akarca, Yargıtay’daki dosya sayısının azaldığında tasarruf edilen süreyi adli kalitenin artırılmasına ayıracaklarını belirtirken, Yargıtay Başsavcısı Şahin ise, HDP’nin kapatılmasına ilişkin süreçte iddianameye ek bir aşamaya gerek olmadığını ve davalı partinin hala aynı eylemlere devam ettiğini ifade etti.
Yargıtay Başkanlığındaki değerlendirme toplantısında açıklamalarda bulunan Akarca, basının halka Yargıtay arasında iletişim köprüsü olduğunu vurgulayarak, güvenli kurulan iletişimin yargıya olan güvenin sağlanması veya artırılması bakımından büyük bir önem taşıdığına dikkat çekti.
Avrupa Konseyi’nin fonlarıyla oluşturulan Yargıtay’ın kurumsal kapasite güçlendirme çalışmaları hakkında bilgi veren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Yapay Zeka teknolojisini kullanarak dosyaların önem sırasına göre düzenleneceğini ve yüzlerce sayfa notları 20 sayfaya yakın özetleme şansları olacaklarını vurguladı. Gene aynı teknoloji sayesinde eski kararların sisteme yüklenmesiyle vatandaşların davayı kazanma oranlarını kendilerinin tespit edeceği de aktarıldı.
46 daireli Yargıtay’dan 24 daireli Yargıtay’a geçiş sürecine değinen Akarca, “Kanunda öngörülen hedef süreden bir yıl önce, geçtiğimiz yılın Temmuz ayında tamamlanmıştır. Daire sayısının azaltılması sadece fiziki ya da organizasyon anlamında bir değişiklik değildir. Bu dönüşümün tamamlanması ile birlikte aynı işe farklı dairelerin bakmasından kaynaklanan içtihat farklılıkları önlenmiştir. Yargıtay’ın hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlama görevini daha etkin yapabilmesi sağlanmıştır” dedi.
“ULUSLARARASI ALANDA YARGITAY’IN ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR”
2021 yılında uluslararası ilişkiler bakımından son derece öneme sahip toplam 7 adet uluslararası sempozyum düzenlediklerini söyleyen Akarca, “Geçtiğimiz ay La Hey’de bulunan Uluslararası Adalet Mükemmelliği Enstitüsü yönetim kuruluna Yargıtay’dan bir temsilcimiz seçilmiştir. Bu yıl Japonya’nın Kyoto şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Uluslararası Kongresinde, Birleşmiş Milletlerin temel metinleri ile birlikte İstanbul Bildirgesine de atıf yapılmıştır. Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler ile sürdürdüğümüz işbirliğinin yanı sıra uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla olan ilişkilerimiz sayesinde dünyada çok yönlü ve güçlü bir bilgi ve iletişim ağı oluşturduk. Yargıtay’ın liderliğinde yapılan çalışmalar sonucunda 2019 yılında İstanbul Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey’de kabul edilmesi, Yargıtay’ı dünyada önemli bir aktör haline getirmişti. Uluslararası alanda Yargıtay’ın devam eden bu çalışmaları, Türk yargısının dünyadaki görünürlüğüne de olumlu katkılar sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Yargı hizmetinin etkinliğini ve kalitesini artırarak, halkın yargıya duyduğu güveni daha üst seviyelere getireceklerinin altını çizen Akarca, “Ceza dairelerinin ortalama görülme süresi 2020’de 424 gün iken 2021’de 341 güne inmiştir. Hukuk daireleri bakımından 2020’de 459 gün olan bu süre, 2021’de 164 güne düşmüştür. Bu süreler, ortalama olup dairelere veya dosyaların niteliğine göre farklılık gösterebilir. 2020 yılının sonunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında devreden dosya sayısı 203 bin 632 iken, 2021 yılı sonunda 97 bin 8 olmuştur. Ceza dosyalarında birikmiş iş yükü yarı oranında azalmıştır. 2021 yılında hukuk daireleri tarafından 148 bin 990, ceza daireleri tarafından 213 bin 442 olmak üzere toplamda 362 bin 432 karar verilmiştir. Bir yandan üye ve tetkik hakimi sayısı kademeli olarak azalırken, arşivdeki dosya sayımız da azalmaktadır. Örneklerini verdiğim istatistikler her geçen gün Yargıtay’ın iş yükünü daha iyi yönetebildiğini göstermektedir. Dosya sayısını azaltarak tasarruf ettiğimiz zamanı, adli kalitenin yükseltilmesine ayıracağız. Bu şekilde yargı hizmetinin etkinliğini ve kalitesini artırarak, halkımızın yargıya duyduğu güveni daha üst seviyelere getireceğiz” şeklinde konuştu.
