TİC Holding Header
  • USD 32.586
  • EUR 34.686
  • Altın 2526.813
  • BIST 100 9586.02
  • Dünya

Washington’dan Venezüella yaptırımlarında geri adım: ‘ABD, Maduro hükümetini tekrar tanıdı’

Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Venezüella, ABD’nin başarısız iktidar değişikliği girişiminin ardından uyguladığı yaptırımlar nedeniyle büyük bir ekonomik kriz içinde yaşıyor. Derinleşen enerji krizine çare arayan ABD bu ülkeye uyguladığı petrol yaptırımlarını hafifletiyor. Gelişmeleri siyaset bilimci Yunus Soner değerlendirdi.
Washington’dan Venezüella yaptırımlarında geri adım: ‘ABD, Maduro hükümetini tekrar tanıdı’
AJANSLAR - ABD Hazine Bakanlığı'ndan 26 Kasım’da yapılan açıklamaya göre ABD, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro hükümeti ile muhalefet arasında Meksika’daki görüşmelerde varılan anlaşmalara yanıt olarak bu ülkeye uyguladığı petrol yaptırımlarını hafifletmeyi kabul ettiğini duyurdu.

Öte yandan ABD Hazine Bakanlığı, yıllardır Venezüella’da faaliyet gösteren ancak yaptırımların ardından operasyonlarını durduran Amerikan enerji şirketi Chevron'a Venezüella'da 6 ay boyunca petrol çıkarma ve petrol ürünleri üretme, ayrıca bu ürünleri ABD pazarına tedarik etme izni veren lisans da sağladı.

Venezüella’daki krizin geçmişine baktığımızda ABD’nin dünyanın birçok noktasında yaptığı gibi sözde ‘demokrasi götürme’ vaadiyle ülkedeki iktidarı darbe, işgal veya halk ayaklanması yoluyla devirme girişimleri bulunuyor. Bu noktada da hedef Nicolas Maduro oldu.

Ülkenin eski lideri Hugo Chavez’in 2013 yılındaki ölümünden sonra düzenlenen seçimle iktidara gelen Nicolas Maduro, Chavez’in politikalarını devam ettirerek ülkeyi özellikle petrol üretiminde ve rafinerisinde ABD’ye bağımlılıktan kurtarmak için bir mücadelenin içine girdi.

Ancak o dönemde başlayan petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş Venezüella gibi 304 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ve gelirinin çok büyük bir kısmını bu kaynaktan elde eden bir ülke için bir ekonomik krizi de beraberinde getirdi.

ABD destekli sağcı muhalefetin de bu dönemde el yükseltmesi ülkede hızla tırmanan enflasyonu daha da tetikledi ve kriz derinleşti.

Aralık 2015’teki parlamento seçimlerinde Demokratik Birlik Masası (MUD) altında birleşen sağ muhalefet mecliste çoğunluğu kazanınca Maduro da bir karşı hamle olarak parlamentonun yasama yetkisini almak için Kurucu Meclis’i kurmak için harekete geçti ve Temmuz 2017’de yapılan seçimlerle kuruldu.

Kurucu Meclis’in sağ muhalefetin kurduğu Ulusal Meclis’in yetkilerini askıya alması ise Chávez döneminden beri Venezüella’daki Bolivarcı iktidarı devirmek isteyen ve ülkedeki muhalefeti yılladır Demokrasi için Ulusal Fon (NED) vererek destekleyen ABD’nin ‘demokrasi’ adına müdahalesine yol açtı.

Ağustos 2017’de Donald Trump döneminde ABD, Venezüella’daki tek meşru demokratik kurumun Juan Guaidó başkanlığındaki Ulusal Meclis olduğunu ve Maduro hükümetine yönelik ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlayacağını açıkladı. Petrol sektörünü de kapsayan ambargo ve yaptırımlarla petrol ticaretinin önemli bir kısmını ABD ile yürüten Venezüella’ya sert bir darbe oldu.

Avrupa Birliği de bu dönemde yaptırımlara katılırken Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkeler ise bu süreçte Maduro’nun yanında olduğunu açıkladı.

Darbe girişimi başarısız oldu
2019 ise Venezüella için kritik bir yıl oldu. ABD'nin desteklediği Ulusal Meclis Başkanı Guaidó, 23 Ocak 2019'da kendini "geçici devlet başkanı" ilan etti ve 30 Nisan 2019'da Maduro hükümetini devirmek üzere halkı sokağa çağırdı.

Muhaliflerin bu çağrı üzerine birçok kentte sokağa çıkmasının ardından Caracas'ta askeri birlikler yolları kesti ve ülkede şiddetli çatışmalar yaşandı.

Maduro destekçilerinin etkisi ve ordunun Guaido yerine Maduro'nun yanında durması darbe girişimini başarısız kıldı.

Bu süreçten sonra yaptırımlar daha da ağırlaşırken dünya petrolünün yüzde 17,7'sini elinde bulunduran Venezüella’nın küresel petrol üretimindeki payı yüzde 2,3 seviyesine kadar geriledi.

Sürecin devamında yaşananları ve sonuçlarını siyaset bilimci Yunus Soner, Sputnik’e değerlendirdi.

‘ABD bu siyasetinden yaklaşık bir sene önce vazgeçti’
Siyaset bilimci Soner, ABD’nin Venezüella’ya karşı yaptırımları hafifletmesini “ABD’nin Venezüella hükümetini yıkma girişimi kesinlikle sona erdi” diye yorumlayarak şunları kaydetti:
“ABD bu siyasetinden yaklaşık bir sene önce vazgeçti. Bir sene önce, Maduro hükümeti ile Juan Guaidó dışındaki muhalefet arasında, Norveç aracılığı ile Meksika’da bir diyalog masası kuruldu. Bu masa, federal sistemle yönetilen Venezüella’da 2021 eyalet ve belediye seçimlerinin başarılı ve sonuçlarının karşılıklı ve uluslararası düzlemde tanınmasını sağladı. Ardından Mart 2022’de Biden yönetimi, Venezüella’ya uygulanan yaptırımların esnetilmesi amacıyla Maduro mükümeti ile resmi müzakerelere başladı. Bu müzakereler ve Chevron’un elde ettiği imtiyaz ile ABD hükümeti bugün Venezüella Bolivar Cumhuriyeti’nin Nicolas Maduro Hükümetini tekrar tanıdı.”

ABD’yi karar değişikliğine iten etkenler
ABD’nin karar değişikliğinin nedenlerini birkaç madde halinde sıralanabileceğini ifade eden Soner, bunları şöyle anlattı:
Birinci madde: Venezüella direndi ve ABD, hükümeti devirme girişimlerinde başarısız oldu. ABD’nin uyguladığı ambargonun ekonomik sonuçları, Venezüella’nın Rusya, Çin, Hindistan, İran ve hatta Türkiye ile yürüttüğü işbirliği sayesinde yumuşadı ve halkı isyan edecek noktaya getirmedi. ABD’nin örgütlemeye çalıştığı darbe girişimleri, temelleri Hugo Chavez tarafından atılan ‘sivil-asker birlikteliği’, yani ordunun halkla kaynaşması sayesinde engellendi.

İkincisi: ABD Venezüella’yı diplomatik olarak izole etmeye çalıştı. Ancak, yukarıda bahsedilen işbirliklerin yanında, Venezuela bu izolasyonu Latin Amerika’da da aşmaya başladı: Meksika, diyalog masasına ev sahipliği yaptı ve Meksika ve bir dizi kıta devlet başkanı, Venezüella hükümet davet edilmediği için Los Angeles’ta düzenlenen Amerika Kıtası Zirvesi’ne katılmadı. Arjantin, dondurduğu diplomatik ilişkileri tekrar canlandırdı ve büyükelçi atadı. Bu adımı son olarak, Venezüella’nın komşusu olan Kolombiya da attı ve ülkenin Devlet Başkanı Gustavo Petro, Venezüella’ya resmi ziyaret gerçekleştirdi. Brezilya’nın yeni seçilen Devlet Başkanı Lula’nın da benzer bir yaklaşım sergilemesi ve Venezüella’ya Güney Amerika’nın uluslararası örgütlerine, örneğin Mercosur’a tekrar kapıların açılması bekleniyor. Özetle: ABD yaptırım ve izolasyon politikası ile yalnız kaldı.

Üçüncü ve kısa vadeli etken, Venezuela Hükümetinin dondurduğu ulusal diyalog masasının Kasım sonunda tekrar faaliyete geçmesi oldu. Hükümet ve muhalefet, diyaloğun tekrar başlatılmasını ve ortak bir komisyon kurulmasını öngören bir anlaşmayı 26 Kasım’da imzaladı.

‘ABD kendi yaptırımlarını deldi’
“Maduro hükümeti temsilcisi Jorge Rodriguez, komisyonun en önemli çalışma alanlarından birinin, Venezuela’nın ‘uluslararası sistemde el konulmuş varlıklarının tekrar Venezuela halkına devredilmesi olduğunu’ açıkladı” diye devam eden Soner, şunları ekledi:
“Bunların yanında, dördüncüsü, tabii ki Venezüella’nın dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ülke olması önemli bir etken. OPEC rakamlarına göre Venezüella, 323 milyar varille tüm dünya petrol rezervlerinin dörtte birine sahip. Kendisiyle görüştüğüm Venezüella Parlamentosu Petrol ve Enerji Komisyonu Başkanı Angel Rodriguez, yaptırımların kaldırılması durumunda Venezüella’nın günlük 2 milyon varil petrol üretebileceğini belirtmişti. Diğer yandan OPEC, ABD’nin petrol üretimini artırma talebine olumsuz yanıt verdi. Dolayısıyla ABD’nin yönetmeye çalıştığı küresel petrol piyasasında zor bir duruma düştüğü ve kendi yaptırım politikalarını gözden geçirmek ve hatta delmek zorunda kaldığı da önemli bir gerçek.”
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri