TİC Holding Header
  • USD 32.388
  • EUR 34.981
  • Altın 2331.671
  • BIST 100 8880.09
  • Dünya

Tunus'ta tırmanan toplumsal krizde Cumhurbaşkanı Said yönetiminin etkisi tartışılıyor

Tunus'un güney kısmında protestolara sahne olan 'atık krizinin' ardından ülke genelinde yapılan işsizlik eylemleri siyasi ve ekonomik krizle boğuşan ülkede yeni bir 'toplumsal kriz' yaşanmasına neden oldu.
Tunus'ta tırmanan toplumsal krizde Cumhurbaşkanı Said yönetiminin etkisi tartışılıyor
AA - Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz'da Meclis'in çalışmalarını dondurması ve başbakanı azletmesinin ardından oluşan istisnai durum sürecinde tırmanan krizlerde Tunus yönetiminin tutumunu değerlendiren uzmanlar AA muhabirine konuştu.

Cumhurbaşkanı, 25 Temmuz kararlarının ardından 22 Eylül'de yeni kararnameler ile yasama ve yürütme yetkisini genişletti. Yasa tekliflerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetleyen geçici komisyonu da fesheden Said, bu süreçte atadığı yeni Başbakan Necla Buden Ramazan'ın oluşturduğu kabine 11 Ekim'de göreve başladı.

Siyasilerin ülkede yaşanan krizleri çözemediği gibi bu krizleri körükledikleri iddiasıyla bütün yetkileri elinde toplayan Cumhurbaşkanı Said ve yeni hükümetin krizlere karşı tutumu ülke genelinde tartışmalara neden oluyor.

Ülkede patlak veren sosyal krizler
Ülkede yaşanan krizleri değerlendiren Tunus Ekonomik ve Sosyal Haklar Forumu’nda siyaset uzmanı olarak çalışan Munir Hüseyin, “Cumhurbaşkanı Said’in aldığı olağanüstü kararların ardından yaşanan toplumsal krizlerdeki tutumu, 25 Temmuz’dan önce uygulanan siyasete dönüşün bir ispatı. 25 Temmuz’dan önce birbirini takip eden hükümetler, sosyal ve ekonomik sorunları çözümde yetersiz kaldı. Şu an geldiğimiz noktada, işsizlik, yoksulluk ve dışlayıcı politikalar ile bu sorunların artarak devam ettiğini görüyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı'nın aldığı kararları “halk istiyor” diyerek yaptığını vurgulayan Hüseyin, Safak’ta yaşanan ‘atık krizi’ sürecinde kasım ayında Akrab kentinde düzenlenen gösterilere atıfta bulunarak, “Cumhurbaşkanı Safaks kentinde yaşanan ‘atık krizinde’ yaşanan eylemlerde ‘halk istiyor’ demedi, güvenlik güçlerini kullanarak bu eylemleri bastırdı. Cumhurbaşkanı olayları siyasi bir komplo olarak ele aldı ve güvenlik güçlerinin eliyle savunmasız insanlara yönelik şiddet kullandı.” diye konuştu.

Tunus'un çeşitli kentlerinde protestolara neden olan, yüksek eğitimini tamamladıktan sonra on yıl işsiz kalanları kamuda istihdam etmeyi öngören 38 numaralı istihdam kanununa ilişkin değerlendirmede bulunan Hüseyin, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı 2020’de kendi imzaladığı 38 numaralı istihdam kanununu uygulamayacağını duyurdu. İşsiz gençlere, sosyal ve toplumsal ekonomi kanunları ile güvence altına alınan hakları, başka alternatif sunmadan iptal etmek anlaşılır bir durum değil.”

"Cumhurbaşkanı Said’in elinde krizleri halledecek bir çözüm yok"
Cumhurbaşkanı Said’in 2019 yılında düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında “bir programım yok” açıklamasını hatırlatan Hüseyin, “Cumhurbaşkanı'nın elinde krizleri halledecek bir çözüm yok. 25 Temmuz’da kendisine destek verenler şimdi Cumhurbaşkanı'nın verdiği kararlara şiddetle karşı çıkıyor. Toplumsal olayları suç sayan eski politikaların hala yürürlükte olduğunu, bugüne kadar taleplerin yerine gelmediğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Said’in gençlerin taleplerine cevap veremediğini savunan Hüseyin, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı, halkın talepleri karşısında utanç verici bir durumda ve onları devletin dışına itiyor. Bu durumda toplumsal olayların artacağını düşünüyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın, ekonomik kalkınmayı isteyen, daha iyi bir sosyal statü talep eden, kamplaşmayı ve yoksulluğu reddeden grupların sorunlarını çözebilecek bir politikası bulunmuyor. Aynı şekilde hükümet de temel ve acil sorunlara kaynak sağlamanın peşinde koştuğu için bu sosyal çatışmaya çözüm bulacağını düşünmüyorum.”

“Protestolar artarak devam edecek”
Sosyolog Prof. Dr. Muhammed el-Cüveyli ise ülkede yaşanan krizlere ilişkin değerlendirmesinde “protestoların artarak devam edeceği” açıklamasında bulundu.

Cüveyli, “Ülkede kalkınma ve istihdamla ilgili artan toplumsal hareketliliğin merkezinde, on yıldan fazla süredir radikal ve net çözüm bulunamayan kronik meseleler yer alıyor. 25 Temmuz olağanüstü kararları siyasi bir karardır, doğrudan bir kalkınma veya toplumsal sorunların çözümüne yönelik alınmış bir karar değil.” diye konuştu.

25 Temmuz olağanüstü kararlarının yeni bir gelişme olduğuna dikkat çeken Cüveyli, “25 Temmuz kararları yeni bir kalkınma hamlesi ya da toplumsal olaylara çözüm getirecek bir karar değil. 25 Temmuz kararları, parlamentoyu kapatan, yeni hükümeti atayan, devlet yönetimine ilişkin kararları içeriyor. Bu yüzden şu anki yönetimden bir çözüm bulmasını beklemenin yakın zamanda mümkün olmadığını düşünüyorum.” dedi.

Yönetimin krizlere ilişkin net cevap vermekten kaçındığını kaydeden Cüveyli, şöyle konuştu: “Sosyal ve toplumsal sorunlar ağırlaşıyor, devletin bu konuda net cevaplar verememesi, orta ve yakın vadede bu sorunların çözülemeyeceğini gösteriyor. Yolsuzlukla mücadele ettiğini belirten yönetimin bu konuda attıkları adımların da sosyal kalkınma ile bir ilişkisi yok. Bu yüzden kronik sorunların çözümsüz kalacağını ve protestoların artarak devam edeceğini düşünüyorum.“
Yorum Yazın