Diyarbakır Memur-sen İl Başkanı Ramazan Tekdemir, Diyarbakır Sümerpark'ta 1 Mayıs ile ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Hak-İş İl Başkanı Ahmet Dinç, Öz Sağlık İş Şube Başkanı Mehmet Aküzüm ve sendika heyetleri katılım sağladı.

Memur-sen Diyarbakır İl Başkanı Tekdemir, 1 Mayıs'ı kutladı

Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Tekdemir konuşmasında şunları söyledi:
'Öncelikle Kudüs şehidi Hasan Saklanan kardeşimizin Kudüste düzenlediği kahraman ve mücahitce eylemini selamlıyoruz. Şanlı şehidimizin şehadeti mübarek olsun.
Ümmetin uyanışına ve kıyamına vesile olsun. Bügün dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olan, Dünya Emekçileri olarak kutladığımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Gazze’de Soykırıma varan vahşice saldırlarda katledilen emekçi kardeşlerimizi selamlıyoruz. Gazze'de hakk hukuk tanımayan, barbar siyonist çeteler tarafından hunharca katledilen emekçilerle ilgili dünya kör ve sağır kalmakta.

Emek örgütleri başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, dayanışma örgütleri üç maymunu oynamaktalar. Gazze'de sağlık ve eğitim emekçileri başta olmak üzere, vahşi saldırılarla yok edilme noktasına getirilen insanlığın tarihte benzeri görülmemiş kıyımdan geçtiğine  tanık oluyoruz. Hukuki açıdan soykırım statüsündeki bu işgalin tüm süreçleri bütün ayrıntılarıyla dünyanın gözleri önünde gerçekleşmiştir.

İnsanlık, üzerlerine tonlarca bombalar yağdırılan, mazlum çocukların hikâyesini gözyaşlarıyla haykıracaktır. UNESCO, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), BM Kalkınma Programı (UNDP) ve uluslararası emek hareketlerinin iki yüzlü sessizliğine tepkimizi en üst perdeden haykırıyoruz.

Gazze’deki katliamın müşterek faili durumundaki dünya devletlerinin katliamı onaylayan sessizliği karşısında tüm yasaklamalara ve engellemelere rağmen meydanları ve kampüsleri dolduran halkların bilhassa gebnçlerin ‘Özgür Filistin ve Özgür Gazze’ haykırışlarını tüm benliğimizle selamlıyoruz. Esaretiyle gözleri yaşartan büyük ve derin acıların tanığı Mescid-i Aksa bir gün elbet özürlüğüne kavuşacaktır. Ancak tarih, sorumluluğunu yerine getirenler ile vicdanı ölenleri kaydedecektir.

Tarih bir kez daha; sözde insan hakları martavalları, uluslararası hukuk hezeyanları ile kandırılmıştır. Soykırımcı, Apartheid işgal rejimi İsrail ve destekçisi ülkelerin katliamlarının durdurulması adına İsrail'in hukuk kurallarına uymasını beklemek saffdillik olur. İsrail’in güçten anladığı tarihsel ve güncel bir hakikattir.

Sistematik katliamlarını soykırıma tahvil eden bir çete düzenine savunma hakkı safsatası içinde sınırsız ve süresiz yok etme gücü tanıyan mevcut küresel düzenin hiçbir ahlaki ve hukuki varlık gerekçesi kalmamıştır.  Yapılması gereken, İsrail'in Gazze halkına ve insanlık vicdanına yönelik işlediği tüm suçları nedeniyle cezalandırılmasıdır. Filistin toprakları sadece Filistin halkınındır.

Bu topraklarda işgalci rejimi devlet statüsüne taşıyan ve halkın meşru temsilcisi Hamas’ı örgüt yaftası ile değerlendiren yaklaşım, günü geldiğinde Selahaddinler tarafından tarihin çöpü haline getirilecektir.

Başkenti Kudüs olan bir  Filistin Devleti her Müslümanın değişmez gayesi olmalıdır. İsrail ise birey ve devlet bilincimizde Filistin halkının topraklarını işgal eden siyonist bir varlıktan öteye gitmemelidir. Ve israil 1947 yılı öncesi Filistin sınırlarının dışına itilmesi gereken bulaşıcı bir kötülüktür. Bu bulaşıccı kötülüğün kaynağı da Siyonizm akidesidir! Arz-ı Mevud inancıdır!

Halkı Müslüman ülkelerin sessizliği, İslam işbirliği teşkilatının kofluğu, müslüman dünyasına liderlik yapacak iradenin boşluğu yüreklerimizi başka bir açıdan yaralamıştır.

İşgalci İsrail ile siyasi ilişkilere ayar veremeyen, ticari ilişkileri kökünden kesemeyen, sadece hamasetle yetinen İslam dünyasının umarsız hali yaramıza tuz biber ekmiştir.

İslam dünyası evlerinin en mahrem köşelerine kadar siyonizmin esiri olan kukla yönetimlerden bir an önce kurtulmalıdır.

Değerli kardeşlerim, kıymetli basın mensupları,
Millete hizmeti ve hürmeti onur sayan kamu görevlileri olarak; gelir dağılımında adaleti, alın terimizin hakkının ödenmesini, refahın hakça paylaşımını talep ediyoruz.

Eski Türkiye’nin korkularını bugüne taşıyan, Yeni ve Büyük Türkiye’ye yakışmayan siyaset ve grev yasaklarından yeni bir anayasa ile birlikte kurtulmak istiyoruz. 

Türkiye’nin en büyük emek örgütü,​ Anadolu’nun ve çağın erdemliler hareketi, akademik hizmet sendikacılığının merkezi, toplu sözleşme hakkının mimarı Memur-Sen olarak;
örgütlenmede yasaklar olmasın, toplu sözleşmede sınırlamalar kalksın istiyoruz. Vergide adalet esas olmalı, gelir vergisinde oran sabit kalmalı, matrahlar artırılmalı diyoruz.

Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılsın, personeli diğer hizmetler sınıfına aktarılsın teklifimizi yineliyoruz. Alın terinden tasarruf olmaz diyoruz. Kariyer ve liyakat esas olmalı, görevde yükselme ve unvan değişikliğinde engeller kalkmalı, mülakat artık yapılmamalı kararlılığımızı tekrar ediyoruz.

Aileyi korumak, anne-baba ve çocukları ayırmamak devletin öncelikli görevi, eş durumu mağduriyetini gidermek temel hedefi anlayışını benimsiyoruz.

Değerli kardeşlerim;
Bizler bugünden sonra da,Filistin’den, Suriye’ye, Arakan’dan, Doğu Türkistan’a, dünyanın farklı bölgelerinde ve ülkelerinde insanlığı yok eden, insanları katleden zalimlerin karşısına dikileceğiz.

İnsanı değerli ve insana dair olanı önemli gören kadim medeniyetin mensupları olarak; insanı nesne, emeği mal, emekçiyi köle, alın terini değersiz gören hiçbir anlayışa izin vermeyeceğiz. Emperyalizme ve kapitalizme karşı fikri ve fiili direnişimize yılmadan devam edeceğiz.

Sömürüden beslenenlerin, zulmü sürdürenlerin, dünyayı ve insanlığı savaşa sürükleyenlerin karşısına dikileceğiz. İnsanlık onurunu esas alıp, insanı kalkınma için ter dökeceğiz.

Adil paylaşma ve asil dayanışma anlayışını evrensel değer haline getirmek için yılmadan, yıkmadan, yorulmadan ve yozlaşmadan mücadele edeceğiz. Mazlumlara, mahzunlara, mağdurlara el uzatmaktan, omuz vermekten hiç vazgeçmeyeceğiz.

Sürdürülebilir kalkınma, kapsayıcı sosyal güvenlik ve insanı esas alan sosyal politikalar için fikirden eyleme, bilgiden erdeme, yerelden evrensele doğru ses vereceğiz, söz söyleyeceğiz.

Yaşasın emeğimiz, ekmeğimiz ve alın terimiz,
Yaşasın emperyalizme karşı direnen birliğimiz,
Yaşasın kapitalizme karşı onurlu mücadelemiz,
Yaşasın sömürüye ve zulme karşı dayanışmamız,
Yaşasın Gazze onurlu direnişimiz,
Yaşasın hasan saklanan ve tüm aziz şehitlerimiz,
Yaşasın emek ve dayanışma gücümüz,
Yaşasın 1 Mayıs.'
OGÜNhaber