ZİNTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Avni Üster suskunluğunu bozdu ve bazı gelişmeler ve açıklamalar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

İş Adamı Üster; 'Ağız ishali olan insanlara verecek cevabım yoktur'

Üster, basın toplantısını sahibi olduğu ZİNTAŞ’ta gerçekleştirdi.

AİLESİNİ VE KENDİSİNİ TANITTI
Hüseyin Üster, toplantının hemen başında ailesi ve kendisinden söz etti. Üster şu ifadeleri kullandı: “Beni tanımadığınızı düşünerek müsaadenizle size ailemi ve kendimi tanıtmak isterim. Baba tarafım Seydiler Emreler Köyü’nden 1839 tarihinde Kastamonu’ya Hacı Salih Efendi diye anılan büyük dedem gelmiş ve helva ve şeker dükkanı açmış, sonra dedem ve babam devam etmiş, şehrimizde ilk fabrikayı da 1947 yılında -halen Dumlupınar Caddesi duruyor- babam helvacı hacı bey açmıştır. Şehrimizdeki bütün helva ve şeker imalatçıları dedem ve babamın yanında yetişmişlerdir. En son Kastamonu Gazetesi’nden Mine hanım rahmetli Mehmet Çemek ile yaptığı söyleşide bunu ifade etmiştir. Anne tarafım ise Kazım Karabekir Paşa’nın -İstiklal Harbimiz- adlı kitabında bahsettiği Taşköprülü Çerkez Aziz beyin kızıdır. Dedem ve babam şehrimizin çok sevilen simaları idi… Sevgili arkadaşlarım gelelim Hüseyin Üster’e… 2. Dünya Savaşı günlerinde 1945’de doğmuş, askere geç gitsin diye 1947’de nüfusa kaydolmuşum. 1953’de ilkokula başlamışım. Sonrasında kendimizi mühendis mektebinde bularak 1971’de mühendis olarak tekrar Kastamonu’ya gelmişim. İlk çalışma yerim YSE teşkilatında yol mühendisi... Bir yıl çalıştıktan sonra istifa ederek müteahhitliğe başladım. Ve zincirci amcanın Ankara yolunu kapattığı dediği fabrikamız 11000 m2… Ankara yolunu kapatma tarihi 1977-1984 aralığındadır. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün engelli kardeşlerimiz için yaptırdığım okulun açılışı... 3400 m2 şimdi 230 kardeşimizi ağırlıyoruz 4.000.000 TL’ye mal olan okul 2014’de Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hediye edildi.”

“ŞEREF DUYMALARI LAZIM”
Hüseyin Üster kendisi ve ailesini tanıttıktan sonra bazı değerlendirmelerde bulundu. Üster “Her şeyden evvel şeref duymaları lazım. Kastamonu’dan böyle bir insan çıkmış ve siyaseten de ilgisi olmadan, şahsi dostluklarımın dışında ben bugüne kadar geldim. Ben işime gücüme bakıyorum” dedi.

“ŞU ANKİ BELEDİYE BİNASINI BELEDİYE’YE BEN ALDIRDIM”
“Şu anda belediye başkanının oturduğu binayı belediyeye alıveren benim. Süleyman Yücel’i arayın, sorun… Belediye binasının olduğu yerde Şeker Fabrikaları’na ait taş bir bina vardı. İçerisinde pulluk falan bulunurdu. Süleyman bey, yeni otogar gündeme gelince orayı komple almak istedi. O tarihlerde de Şeker Fabrikası’nın o binası fonksiyon dışında, bir şey yoktu. O tarihte buraya 1 trilyon lira para ayrıldı. Belki 10 defa gitti, satış yapmıyoruz denildi. Bir gün bana geldi, -dostların var, şuraya bir el atalım.- Beraber Ankara’ya gittik, akşama bedavaya alıp geldi. Bunu ben bir yerde konuşmadım.
Sonra ikinci konu; Mustafa Afacan bir yazı yazdı. -Engelli çocuklar barakada, Devlet nerede?- başlıklı bir yazıydı. Canım sıkıldı. Böyle bir proje yapsak nasıl olur diye çalıştık ve ortaya 3 bin küsur metre karelik bir proje çıktı. Engellilerle ilgili bu yatırımı yaptık ve Cumhurbaşkanı’na açtırdık.
Tosya’ya Organize Sanayi Bölgesi yapıldı, nasıl yapıldı biliyor musunuz? O insanlarda halen sağ… Sait Gülabacı ve Aslan Yurt birlikte bana geldiler. Bir şehirdeki organizenin yüzde 75’i dolmadan ikinci bir organize sanayi yapılamaz diye hüküm var. Bunu istiyoruz, bize bu konuda yardım et dediler. Sanayi Bakanlığı’na beraber gittik, Sanayi Bakanı –bu mümkün değil, ama madem buraya kadar geldiniz size bir heyet göndereyim, heyet bir baksın hakikaten Tosya’da bu yapılabilecekse Tayyip bey o zaman Başbakan, Başbakan’a derdinizi anlatırsınız- dedi. Bir ay sonra imzalandı ve Organize Sanayi Bölgesi kuruldu. Adını verelim dediler, hayır gerek yok dedim.”

ARSA-KONAK TAKASI…
“Gelelim takas yolu ile alınan arsaya. 05.08.2017’de Mahir Altıkulaç ‘belediyenin reis konutu için konak aradığını konak bulduğunu 1.750.000 TL istendiğini ancak bu ara bazı yatırımlarının olduğundan yalnız alamayacağını beraber alalım mı’ diyerek ortaklık teklif etti. Ben bu konuşmayı el yazısı ile not defterime yazarak imzasını aldım. Konak sahiplerini tanımam hiç bir konuşmam olmadı, Sayın Altıkulaç’ın fabrikalarının yerinin imara açılması ve un fabrikası yanındaki Anadolu Hastanesi’nin imar konuları ile ilgili devamlı belediye ile görüşmeler yapmaktaydı. Bir sıkıntı olmaması açısından 12.08.2017 tarihinde saat 11.30’da konağın ortaklarından mühendis Hüseyin Aldı kardeşimizi arayarak ‘Mahir beye konağı satıyor musunuz? Bedeli nedir?’ diye sordum, cevaben ‘Abey dükkan daire verdi, bir miktarda para aldık işi bitirdik’ dedi. Sonra ‘masraflar göstererek 2.250.000 TL ödendi’ dedi. Ayrıca 489.000 TL’de belediyeye fark ödediğini söyledi. Bu ortaklıkla anlattığım bu bilgileri de kaleme alarak imzalattım. Bütün verdiğim bilgiler 2017 yılına aittir. Değer tespitleri Mühendisler Odası Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası ve Belediye Meclisi’nin bilgi ve kararları ile alınmıştır. Kastamonuspor hepimiz tarafından desteklenen iftihar vesilesidir. Yaptığımız yardımlar bankalardan öğrenilebilir.”

“HERKESİN KONUŞTUĞU GİBİ 18-20 KAT DEĞİL, 14 KATTIR.”
“2017 yılında buranın tapusu alınmış ve hadise bitmiştir. O tarihten bugüne kadar konu gündeme gelmedi. Şu anda Kastamonuspor inşallah 1.Lige çıkar. Orada hemen Kastamonuspor’un dibinde değil, arada 10 metre mesafe var. Şu anda inşaat alanı bir kata dört daire sığacak şekilde. Ve herkesin konuştuğu gibi 18-20 kat değil, 14 kattır. Projesi yapılmış, ruhsatı alınmış ve vergileri ödenmiştir. Kuzeykent’in sayın muhtarı diyor ki, burada böyle bir şey olmaz. Muhtarlık binasından proje yerine gelinceye kadar sanırım gözü yumuk geliyor ki, orada 20 katlı yerler var. Hiçbirini görmüyor. Mesela çimenler gölgede kalacakmış. Kusura bakmayın, bu 20.asrın lafı değil. Böyle bir laf var mı? Çimen gölgede kalacakmış, Kastamonuspor’un binası öyle mi kalacak? Zaman içinde oda kendisine bir yer bulacak, orayı satacak ve kendisine bir gelir elde edecek. Biz Kastamonuspor’a da yardım yapmamış bir kişi değiliz.”

“AĞIZ İSHALİ OLAN İNSANLARA VERECEK CEVABIM YOKTUR.”
“Geçenlerde bir doktor arkadaşım ile konuşuyordum. Dedi ki doktor, mikrofon insanı ağız ishali yapar. Mikrofon karşısına geçince ağız ishali olan insanlara verecek cevabım yoktur. Başkalarının şeref ve haysiyeti ile oynayanlar, kendileri şerefsiz ve haysiyetsizdir. Biz sizlere dedelerimizden söz ediyoruz. Bu lafında nereye gideceğini herkes bilsin. Ankara yolunu kapattı diyorlar. Bu bölgede en son aldığım tapu 1984 yılına ait. Ben burada fabrika kurmuşum, gürültülü iş yapıyorum. Yanımdan yer alır, ev yaparsa ben onu neden rahatsız edeyim? Seçim dönemi konuşulan laflar değerli laflar değildir. Biz işimize gücümüze bakıyoruz.”

“PLAY-OFF BİTENE KADAR İNŞAAT ÇALIŞMALARI DURDU”
“İnşaat çalışmalarını play-off bitene kadar durdurduk. Takas düşüncemiz yok. Senin ruhsatın cebinde olan arabana kimse müdahale edemez. Tapusu elimizde olan arsaya kimse müdahale edemez. Ancak bunu ısıtıp ısıtıp ortaya koyanları da biliyorum. Bunu da Allah ömür verirse zaman içinde göreceğiz.”
OGÜNhaber