Hepimizin malumu olduğu üzere geçen hafta çok önemli bir sanatçıyı, Genco Erkal’ı kaybettik… Kendisini maalesef ki sahnede izleme şansım veya yakından tanıma şansım olmadı. Ama uzaktan bile çok sevdiğim bir insandı…
Aslında kendisini tanıma sürecim bir dönem içerisinde bulunduğum bir edebiyat çevresindeki sohbetlerimizde konu Nazım Hikmet şiirlerine geldiğinde Nazım’ın şiirlerini seslendirdiğini öğrenmem ile olmuştu. Şiirleri çok sevdiğimden hemen açıp birkaç seslendirmesini dinlemiş ve adeta hayran kalmıştım. O zamanlarda biraz daha yaşımın küçük olmasından dolayı belki de çocukça bir hissiyatla “Genco Erkal bir gün benim de bir şiirimi seslendirse keşke” demiştim. Dediğim gibi, çocukça bir hissiyattı işte…
Daha sonra Netflix’de yayınlanan “Genco” belgeselinde bir nebze de olsa daha yakından tanıma fırsatım olmuştu üstadı. Çocukluk yılları, gençlik yılları, üniversite süreci, tiyatroya başlaması, tiyatro sürecinde yaşadığı zorluklar vs. derken hayranlığım misli misli artmıştı. Artık ne zaman şiire ve tiyatroya dair bir konu açılsa benim içimde Genco Erkal’dan bahsetme isteği doğuyordu. Bir oyununu bulup gitmek, onu daha yakından tanımak en çok yapmak istediğim bir şeydi…
Fakat maalesef ki o gün geldi ve herkes için yazılmış olan son, bu defa Genco Erkal için geldi. Tanışamadan bir değerimizi daha kaybettik. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine başsağlığı ve metanet diliyorum.
Nur içinde yat güzel insan…