Teknoloji, her dakika gelişiyor, trendlere ayak uydurmak zorlaşıyor, bir saat önce edindiğiniz bir bilgi bir saat içinde tamamen değişebiliyor. Kısacası bilgi yağmuruna tutuluyoruz. Bu ilk bakışta muazzam bir şeydir: Sürekli yeni bir bilgi öğrenmek. Fakat tüm süreç yalnızca bu kadar mı? Yani mevzu sadece bilgi edinmek mi? Ya sonra ne olacak? Yani, sayısız bir bilgiye sahibiz. Varsayalım ki evrenin sırrına eriştik. Bu yeter mi? Bu bilginin işlenmesi, günlük hayata senkronizasyonu ne olacak?
Her an yeni bir bilgi öğreniyoruz. Bundan hiçbir şikâyetim yok. Hatta benim ve diğer tüm insanların bilgi dolu olması, bilinçlenmesi muhteşem bir olay. Fakat benim asıl dert edindiğim husus şudur: Aldığımız bilgilerin kaçını kullanıyoruz? Gazetelerden, dergilerden, kitaplardan, makalelerden, internetten, sinema ve tiyatrodan, insan ilişkilerinden sayısız bilgiler ediniyoruz ama bu bilgiler nerede? Bu bilgileri heybemize doldurup doldurup yalnızca kendi yükümüzü mü artırıyoruz, yoksa insanlığa faydalı bir iş için kullanıyor muyuz? Mesela; bu bilgilerden bir proje üretebiliyor muyuz? Bu bilgileri birileri ile paylaşabiliyor muyuz, yoksa yalnızca kendi çıkarlarımız mı ön planda?
Günümüz yaygın anlayışında her şeye yalnızca "Para" gözüyle bakmak var. "Şu bilgi bana şu parayı getirsin, şu kadar kazandırsın. Ya bırak şimdi toplumu. Ben kendi cebime, kendi keseme bakarım" anlayışı yaygın. Bu anlayışta olanları kınamıyorum. Gereksiz romantizm yapmak abesle iştigaldir. Evet, para gereklidir. Yalnız şunu da göz ardı etmemek gerekir ki; bu ülke kalkınmalı ki paranın değeri olsun. Ülke kalkınmazsa, birileri tarımı, birileri üretimi geliştirmezse; yani üretmeden tüketirsek enflasyon artar, kazandığınız miktarın hiçbir anlamı kalmaz.
Bana göre bilmek de böyledir. Bu çağda bilgi tüketmekten kolay bir şey yok. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2021 yılı Ağustos ayında yayınlanan Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması'na göre Türkiye'de internete erişim imkânı olan hane oranı %92,0 oldu. Yani Türkiye'nin %92 elini attığında saliseler içinde milyonlarca bilgiye sahip olma imkânına sahip. Peki kaçımız bu imkânı kullanıyor? Ya da edindiğimiz bilgi nereye gidiyor?
Biraz uyanmamız lazım. Ömür boyu tüketerek geçinemeyiz. Bilgiyi tükettiğimiz kadar üretmeliyiz de. Okuduğumuz gibi yazmalı, dinlediğimiz gibi konuşmalı, aldığımız gibi vermeli, tükettiğimiz gibi üretmeliyiz. İslam inancına sahip bir kişi bilir ki şeytan "Ben" dediği için Cennet'ten kovuldu. Evet, insanların bir nebze bireyselleşmesi gerektiğine ben de katılıyor, bu görüşü ben de savunuyorum. Fakat benim bireyselleşmekten kastım; kendi hayatının sorumluluğunu alabilmek, ömür boyu sorumluluklarını ebeveyne veya bir otoriteye yıkmadan yaşamaktır. Yoksa bu topluma hepimizin borcu var. Bilgiyi tüketiyorsak bu toplumun faydasına da bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Özetle; bilmek yetmiyor, bildiğimizi kullanmamız da gerekiyor. Okullarımızın da yalnızca bilgi yüklemesi yapılan bir ortamdan çıkarılıp; alınan bilginin incelenip, işlenerek yeni bir bilgi üretilen ve toplumun faydasına sunulan bir fikir fabrikası haline getirilmesi gerekiyor.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlar, iyi günler dilerim.